Çarşamba, Kasım 28, 2012

HELÂLLE VEDÂLAŞMA!...



Bugün; net adresli isimsizlere, millet yaşasın diye, ölümü öldürerek ölümsüzleşen yiğitlere, tarih eliyle mektup mahîyetinde bir şeyler yazmaya çalışacağım…
Gönderen belli, alıcı ise çok daha bellidir: İsimsiz Kahramanlarımız!...
"Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun ayetlerindendir." (Rûm-22)'den, Türk yaratılıp Türkçe ile donatıldığımı öğrendikten sonra, bir de İslâm'la tâçlandırarak Türk Milleti'ne ayrıcalık tanıdığına inandığım Tanrım’a sonsuz hamd'ederim!…
Ben âciz kulunu; Türk yaratıp, Türkçe ile donatıp, İslâm ile tâçlandırdıktan sonra bir de elime; "Nûn! Yemîn olsun kaleme ve yazanların satır satır yazdıklarına." (Kalem-1) diye and içtiği kalemi nasîp eden Çalabım'a hamd ve şükürde yetersizim! Aldığım her nefes, verdiğim her soluk; hamd'imdir, şükrümdür el-hamd ü lillâh!
"Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır!" (Alak-1) diye başlayan Kur’ân-ı Kerim’de Allah; "O’dur kalemle öğreten/kalemi kullanmayı öğreten O’dur. // İnsana bilmediğini öğretti. // İş sanıldığı gibi değil! İnsan gerçekten azar: // Kendisini her türlü ihtiyâçtan/ herkesten âzâde görmüştür. // Oysaki, dönüş yalnız Rabbinedir! " (Alak-4, 5, 6, 7, 8)  
"Hadi çağırsın kurultayını/derneğini! // Biz de çağıracağız zebanileri! // Sakın sakın! Ona boyun eğme; secde et ve yaklaş!" (Alak-17, 18, 19) buyuran Allah; Kalem Suresi ile devâmla; "Nûn! Yemîn olsun kaleme ve yazanların satır satır yazdıklarına." Diye and içiyor! 
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk; Kalem Suresi'nin başındaki "Nûn!" un. mürekkep olabileceğini söylüyor.
Seksen milyon nüfuslu bir ülkede, kaç kişi olur bilemem ama eline kalem nasip olan kişiler, bölgelerinde ve yerlerinde bellidir. Bencillikten, kibirden, enâniyyetten Allah'a sığınarak bize bu ayrıcalığı nasip eden Tanrım'a ne kadar hamd etsem yeter mi?
Kalem Suresi'nde Hz. Peygamber(s.a.v.)'e ve O'nun seçkin şahsında, bütün zamanlardaki  kullara, Allah'ca îkâz devam ediyor ; "İstediler ki sen, alttan alıp gevşek davranasın/yağcılık edesin de onlar da yağcılık etsinler/yumuşaklık göstersinler. // Şunların hiçbirine eğilme, uyma: Çok yemin eden, bayağı-alçak, // Alaycı/gammaz, koğuculuk için dolaşıp duran, // Hayrı engelleyen, sınır tanımaz-saldırgan, günaha batmış, // Kaba-obur, bütün bunlardan sonra da soyu bozuk, kötülükle damgalı. // Mal ve oğullar sahibi olmuş da ne olmuş?" (Kalem- 9, 10, 11, 12, 13, 14)
Bir ara, bir ayraç yüzünden yaklaşık bir yıl hiç kitap okuyamamıştım! Ayraç’ta; "Bütün kitaplar, bir tek Kitâbı anlamak için okunur." yazıyordu ve ben, bir yıl sadece Kur'ân okudum; dönüp dönüp yine okudum!
"Benim oğlan bina okur; dönüp dönüp yine okur!"  tekerlemesini bir yıl yaşadım, ömrümün sonuna kadar da bu tekerlemeyi yaşayacağım! 
Yeri gelmişken bu tekerlemenin hikâyesini de duyduğum kadarıyla paylaşalım. Eskiden medreselerde Arapça Gramer Kitabına "Bina" denirmiş. Derse başlayan sınıfa, her yeni gelen öğrenciyle "Bina" kitabı baştan tekrarlanırmış! Dolayısıyla da öğrenci katılımı devâm ettiği sürece "Bina" dersi, döne döne okunurmuş!
Benim Arapçam yok, dolayısıyla Bina kitabına da ihtiyâcım… 
Ama hayatımın gramerinin kitabı Kur'ân-ı Kerîm… Nerede yeni bir şey duysam, nereden yeni bir şey okusam; dönüp dönüp Bina'mı, hayat gramerim Kur'ân'ı okuyorum, okumaya da devâm edeceğim inşallah…
Sicil özetimde, sekiz istifâm olduğu için, hiçbir sosyal güvencem yok! Allah(c.c.)'tan sigortalıyım hamd'olsun. 
Yıllardır rızkımı kalemimden yazmış Çalabım. Yedi yılı aşkın bir süredir de kalemimle yazılan rızkımı Yeniçağ'dan taksîm etmişti Rabbim. Yedi yıldır Yeniçağ'dan olan nasîbime şükr'ederken, buna vesîle olan Yeniçağ Gazetesi'ne de çok teşekkür ederim.
Bir yerden gelen, gitmek içindir bilirim! 
Su, bir yerde çok kalınca kokar, onu da bilirim! Galiba su misali kokmaya yüz tutmuş olmalıyız ki; gitmenin zamanı geldi!
Yedi yılı aşkın bu sürede çok rahat ettim! Allah, Gazetenin İmtiyaz sahibi Ahmet Çelik ve Gazete çalışanlarının tamamından râzı olsun, ben râzıyım!
Ama dedik ya su misali kokmaya yüz tuttuk galiba! Mütedeyyin tevekkülümle, Türk'çe gurur ve vakârımla; tek silâhım, tek kalkanım Kalemim'le açtığım MEYDAN'ımı, Yeniçağ'da kapatmak lüzûmunu duydum.
Gazete'ye davetle katılmış, Ahmet Çelik Bey'e maddi durumumu kendim söylemiştim. Bana yedi yılda verdiği desteklere teşekkür ve helâlleşmek için aradığımda telefonuma cevap vermediler! Canları sağ olsun, patronluk haklarını kullandılar! Bu vesile ile kendileriyle helâlleşmek isteğimi de iletmiş olayım...
Yuvamı soğutan, su gibi durgunlaşıp kokmaya yüz tutmama vesîle olan olaylar, benimle mezâra gidecek Allah'ın izniyle...
Allah'ın sonsuz merhâmetine ve bağışlayıcılığına sığınarak, görünen sebeblerim yukarda arz'ettiğim Âyet-i Celîlerde âyan-beyândır zannederim, demek istiyorum vesselâm... 
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: