Salı, Kasım 20, 2012

YOL BİLMEYEN, KAYBOLUR...

Yalnız kurtların ömrü az olur!
Yalnız kurtluğu kendim seçtim ve kurt sürüsünün geçtiği izden geçmeden ama izden fazla uzaklaşmadan takip ediyorum, menzîle ermek için!...
Önden gidenler, iz bıraktılar biliyorum! Becerebildiğimce ben de iz bırakmaya gayret ediyorum ki; yalnız kurtluğu seçenlerin yolu denk gelirse, kolay iz sürebilsinler!...
Sürüden ayrılmanın, sürüden kopmanın sebepleri vardır elbette! Hiç kimse samur da olsa suçu giyinmez ama suçum varsa kabullenerek, başkasının toplumsal suçlarına ortak olmamak düşüncemle ayrıldım sürüden! 
Ne sürü başını, ne de sürüden her hangi bir kurdu, bir başkasına, bir yetkili etkisize şikâyet etmeden yürüyorum!...
Yolun, uzun ve engebeli olduğunu, 45 yıl önce bu Kutlu Sefer'e davet eden Başbuğ söylemişti! 1967- 1997 arası 30 yılı; Başbuğ Türkeş öğretisiyle, engellerle oynayarak, ay ışığında, kaya dibinde yatmayı eğlenceleştirip kamplaştırarak ve kurttan korkmak üzere yaratılmış itleri ürkütüp ürüterek; Türk'ten korkmak için yaratılmış Türk'lük düşmanlarını, Ecevit'in ağzından Meclis'te; "Komando kampları yapıyorlar!" diye; "Komandolar geliyor! Bozkurtlar gümbür gümbür geliyor! Görmüyor musunuz?" diye feryâd ettirerek yaşadık! 
Karaoğlan'ın Meclis'te haykırdığı korkusunu ve sebebini Meclistekiler duymadı ama Okyanus ötesinden duydular!... Ve "Bizim çocuklar" sıfatlıların başı "Netekim General" elebaşlığında Birinci 12 Eylül Kıyâmeti'ni koparttırdılar!
Yakalanan yakalandı! Firâra çıkan oldu! Nasıl firârlık, nasıl kaçmak/kaçaklıksa kaçarken de Türk Düşmanlarının peşine düştü, yakaladı itlâf ettiler, kaçaklar!...
Okyanus ötesinin "Bizim çocuklar" sıfatlı NATO Generallerine, "denge diye" bir oradan , bir buradan Türk Fidanlarını kırdırdılar! Çınar adayı Türk gençleri ölümsüzleştirdiler!
Güya bitirmek için idam ettiler, inâdına çoğaldık!
Kurşunladılar kahpece; "Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle" tarifini hak ederek çoğaldık!
Güya kaçıp firâr edenler, kaçakken alaylar dizdiler akıncılar benzeri! Avrupa'nın göbeğine Türk mühürler vurdular, ıstampalarını Asala sırtlanlarının kanlarıyla ıslatarak!
Türk'ü yüzlerce yıl, onlarca Haçlı Seferi ile savaş meydanında alt edemeyen emperyalistler, Birinci 12 Eylül Kıyâmeti'nde NATO Generalleri eliyle toplama kampları icât ettiler! "Karıştır-Barıştır!" uyguladılar güya! Burada da üç Ülkücü, yüz kişiye hükmetti "Kurt Duruşu" ile!...
Sonra yağmurlar yağdı ve kavruk topraklardaki yarıklar kapandı! 
Sürek avı yapmadan at izi ile it izini birbirine karıştırdılar, film stüdyolarında! Faruk Nafiz'in;
"Ninem beşyüz altına satılmış bir esirdi,/ Dedem beşyüz altını sayan bir derebeyi...
Köpek kanı, kurt kanı biri birine girdi,/ İkisinden meydana çıktı bir kurt köpeği!"
tarifli cambaza bakan kurt köpekleriyle doldu etrâf!

Kurt gibi uzağı göremeyen ama it gibi kokudan iz süren bu melezler, hep zengin sofra kokularına yöneldiler! Yiğit fakirlerin yerini dolar zengini korkaklar, iyi rol yapan aktörler, harika kıvıran zenneler, bedava konu mankenleri aldı! 
Hangi kurt köpeği, daha güzel kurt taklîti yapıyorsa ona kılavuzluk verildi! 
Bunlardan kimi, "AB'nin yolu Diyarbakır'dan .." dedi, kimi; "BOP ve Medeniyetler İttifakı Eş Başkanlığı" ile övündü, kimisi de; "Onurlu üyelik" diye onursuzluğa maske aradı!
Yabancının, garîbin, yol bilmezin kaybolması doğaldır! Yalnız ve yabancı yolcu, "Sora sora Bağdat bulunur!" gayretiyle gecikmeli de olsa aradığını bulur ama yol bilmez kılavuzluğunda yola çıkanlar kaybolurlar elbette! 
Nitekim; kurt köpeği sürüsü, Okyanus ötesinin usta yapımcı ve senaristlerinin kurdukları stüdyolarda, teşrîfatçılara rağmen kayboldular!...
Onları, kayboldukları sahne labirentten alıp çıkarmak ta, bize düştü! 
Şeffaf labirentte, kristal duvarlara çarpa çarpa dolaşanları, dışarıdan izlememize rağmen biz de şeffaf labirentin girişini bulamadığımız için içerdekileri çıkarmayı başaramadık henüz!
Uğraşıyoruz! Vazgeçmeyeceğiz! Girişi bulacağız, geçtiğimiz her yere iz vuracağız ve labirentte, gözönünde kaybolanları alıp, kendi izlerimiz takiple geldiğimiz yerden dönmek kaydıyla çıkaracağız!
600 yıllık Osmanlılıktan sonra yeniden Türklüğümüze döndüğümüz 1923-1938 arasındaki kimlikli, karakterli Türklük ve Türk Milliyetçiliğine, Milletçilik mefkûresine/ ülküsüne bürünerek yeniden sefere başlayamazsak; labirentten çıkardıklarımızla beraber biz de kaybolabiliriz! Yüzme bilmeyenden cankurtaran olmaz çünkü... 
Kurdun kılavuzu Bozkurt olmalı vesselâm!...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: