Pazartesi, Nisan 14, 2008

ALLAH(c.c.), LÂYIKIMIZI VERSİN !...

Haftaya, sabah haberleri ile başlamak istedim korka-korka! Ne kadar korkakmışım!
Bu, güllük-gülistanlık memlekette, güne nasıl başlayacağımı merak etmek gibi bir korkuyla günle selâmlaşmak kadar "Ergenekonculuk" olabilir miymiş?!...
Memleketimin olmazsa olmaz değerdeki üç temel taşı insanı, düğün yapmışlar! Yerler, yerlerinden oynamış! Her birinin, bilmem kaçar tâne nikâh şâhidi varmış! Allah(c.c.), üçünü de bahtiyar etsin.
Yetmişiki milyon nüfuslu, dünya ile çok barışık, Avrupa ve AB'nin; "Aman! N'olur? Sakın bizden başka bir topluluğa gitmeyin!" diye elli yıldır kapısını aşındırdığı bir memlekette, bir insanlığın yüz karası çıkmış; savaşa, hem de İsrail ve ABD'nin savaşlarına hayır demek için tura çıkmış olan bir "Barış Gelini"ne tecâvüz ederek katletmiş!
Önemli değil! Boş verin! Müteveffâ'nın kardeşi, Türk Milleti'ni suçlamadı nasılsa!
Arabistan'da, bir vatandaşımız; komşusunun şikâyeti üzerine yargılanarak îdama mahkûm edilmişmiş! Amaaaan sende! O da Allah(c.c.)'a küfretmeseymiş! Bilmiyor mu ki orası Adana değil! Bilmiyor mu ki, adamlar Allah'larına küfredeni idam ediyorlar!... Zâten Cumhurbaşkanımız, eski patronuna ricada bulunmuş! Başbakanımız da bütün samîmiyetini ortaya koyarak meseleye müdahele etmiş! Boş veeer!
Pirince, bulgura korkunç zam yapılmış!
Bak bak bak! Bak hele! Kardeşim işiniz mi yok? Pazarda kaça satılırsa satılsın, bir kaç gün sonra paket-paket ve bedâva olarak kapılarımız çalınarak bize verilmeyecek mi o pahalılanan pirinç ve bulgurlar! Asıl haberiniz var mı; "Başbakan, mel'un" muş!...
Askerimiz aylardır Güneydoğu'ya sınırlarımıza yığınak yapıyor! İlker Başbuğ Paşa, bu kere internetten değil, dünyanın gözlerinin içine baka-baka, Kıbrıs'tan bir şeyler söylüyor! Ciddî ciddî uyarılar yapıyor! AB'nin en yetkilisi, Türkiye'ye geliyor, Meclis'te alkışlar arasında hukukumuza tavsiyelerde bulunuyor!
Allah! Allaaah! Bu memlekette ne kadar boşboğaz insan varmış! Kardeşim size ne? Haberiniz yok mu ki, bu memlekette Atatürk resimlerini paralardan ve resmi kurumlardan CHP kaldırtmış!... AKP'lilerden bazıları, Meclis'teki üniformalı resmini, demokrasiye yakışmıyor diye kaldırmak istemiş ama, kaldırmışlar mıymış?!
Haberiniz yok mu? Otuz sene evvel, Baykal bakanken, şimdiki Başbakanımız, rüşvet vererek motorin alabiliyormuş! Otuz sene önceden rüşvet alıp-vermeye talimli Başbakanımızın "mel'un!" olduğundan haberiniz yok mu?
Haberiniz yok mu? Milli Eğitim bakanımız; "İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar tokuşa, tokuşa anlaşır!" diye, kinâyeli bir şekilde bir yerlere sataşmış! Sataştığı yer ise, yayınladığı kanun hükmünde karaname ile konuşmaya kesinlikle yasak koymuş! Konuşmak yasak, tokuşmak serbest!
"Milletler, lâyık oldukları şekilde yönetilirler." buyuran Peygamberimiz(s.a.v.)'in haklılığını, görüyor musunuz?
Safların bu kadar çabuk değiştirildiği, takîyyenin bu kadar çabuk değişim ve gelişim diye kabûl gördüğü, ikinci bir meleket duydunuz mu?
Dîni ve dînî kavramları Baykal, Atatürk'ü, laikliği, cumhûriyeti Recep Tayyip Erdoğan savunuyor! Ve Atatürk'ü, laikliği, cumhuriyeti savunan adamın partisi; "Laikliğe karşı odak olmak" suçlamasıyla muhatap hem de demokrasi sayesinde, %46,5 oy almış olmasına rağmen!... Önümüzdeki yerel seçimlerin seçim afişleri de görülmeğe başlamış. CHP'nin; üzerinde kıyametler kopardığı türbanı, samimi müslüman kadınlara giydirerek çektirdiği afişler, çok şık!
Ağzından bir kere bile "Türk'üm." sözü çıkmamış Başbakanımız; bir "Milletim!" diyor ki, kırkı da peşpeşe dökülüyor! Kırmızı-beyaz atkılarla da milliyetçiliklerini sergiliyorlarmış!
Bütün partiler; Genel Kurmay'la fikir beraberliklerini belli etme yarışına girecek kadar demokratmış! Üniter Bölünmez Bütünlükte; MHP, CHP Genel Kurmay'la aynı düşünüyor! Ama siyâseten askerle kavga ediyormuş!
Adını "Kürt realitesi" olarak açıklamış olmalarına rağmen, şimdilerde "Doğu ve Güneydoğu meselesi" adını koydukları meselede, AKP Genel Kurmay'la aynı görüşte! Ve muhalefete karşı, askeri AKP savunuyor!
DTP adındaki bölücülerin siyâsal uzantıları; laiklik konusunda Genel Kurmay'la aynı düşündüklerini söylüyorlar! İmralı hükümlüsü de hem laikliğe, hem de Kur'an'a sarılma talimatı göndermiş!
Bu saydıklarımın, sıraladıklarımın içinde yalan olan varsa; bu söylemeğe çalıştıklarımın en az on katı daha, çok önemli meselelerimiz yoksa, Baykal ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ağız dalaşından başka, dikkat çekebilen bir şey varsa söyleyin!...
Hep beraber, el-ele, dil dile, bir şeylerin üzeri örtülüyor Beğler!
Konuşması gereken de yine susmayı tercih ediyor!
Ve "Milletler, lâyık oldukları şekilde yönetilirler." sözünün mûcizevî gerçekliği, gözler önünde! Allah(c.c.), lâyıkımızı versin...
"Gönlündeki yaraların kanını dindir
Yüzde yüz Türk olduğun gün, cihan senindir."
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: