Cumartesi, Nisan 12, 2008

MEKTUP, BU!... KARAR SİZİN...

Aylardır, hatta yıllardır internet sitelerinde sansürlü olarak elden ele dolaştırılan bir mektup var. Merhum Alparslan Türkeş'in, tutukluyken gönderdiği ve birileri hakkındaki kesin kanaatini belirttiği mektup. Mektuptan birinci dereceden haberdar olanlar, nedense hep yalanladı durdular! Ama mektup var ve ortada! Mektup her konu edildiğinde; "Aslından alınmış, sansürsüz bir fotokopisi ben de mevcût." dedim durdum! Ya sözüm ciddîye alınmadı, ya da herşeye rağmen bütüne zarar vermeyeceğimi bilenler, benim vicdânımı rahatsız etmelerine rağmen susacağımı bilerek yanılmadılar!



Şimdi, konuşmak zamanı! İşte o mektup!
Komplo senaristlerinin yıllardır ürettiği; "PKK'yı MİT kurdurdu! Amerika'nın istemediği hiç bir şey yapılamaz! Amerika, istediği zaman istediği senaryoları harekete geçirir! Metâl Fırtına'lar v.s.,v.s...." senaryolarından tam gına gelmişken; Akdeniz Üniversitesi'nde düğmeye basıldı!
"Biz bu filmi seyrettik!" diyen diyene!
Biz bu filmi seyretmedik Beğler!
Bu memlekette, hiç üniter bütünlüğümüzü hedeflemiş bir tehlike ile karşılaşmadık ve bu memlekette, hiçbir zaman sınırlarımızı hedefleyen bölücülüklerle muhatap olmadık! 25 yıldır dağda olmakla övünen, her sıkıştıklarında devleti ve hükümetleri dağa çıkmakla tehdit edenler, arkalarında; düz ovada, ana-babalarının kucağında, hatta -Özal tarafından- Ankara'da siyâset yapmaya çağıranları da görünce, şehirlere indiler! dağda Mehmetçiğimiz'e kurşun sıkarlarken, şehirlerde de bombalar patlatarak Türk-Kürt ayırımı yapmadan sivillere kastettiler!
Meclisimiz'de, üniter bütünlüğümüzü savunan milletvekillerine saldıracak kadar, Diyarbakır'da ve diğer güneydoğu illerimizde polisimize saldıracak kadar, Başbakan'a makamında kafa tutarak toplantıyı terk edecek kadar, Akdeniz Üniversitesi'nde yurtlara bölücübaşının resimlerini, PKK paçavralarını günlerce asacak kadar pervâsızlaştılar!
Bu dönem hazırlanılıncaya kadar da milleti; İkiz Yasalarla, Uyum yasalarıyla, kemal Derviş adındaki bir müstemleke valisiyle, türbanla, Anayasa değişiklikleriyle, Vakıflar yasalarıyla, BOP Eş Başkanlığı vaatleriyle, AB birliğine girebilme vaatleriyle, sûni kriz gösterileriyle oyaladılar da oyaladılar!
Okyanus ötesine gitse dahi getirilip yargılanacağı vaat edilenlerin, Çankaya'ya çıkışını acayip kolaylaştırdılar! PKK'nın siyasal uzantılarını demokrasi adına kazanım sayarak tokalaştılar, koklaştılar! Muhteşem Türk Atatürk ve Cumhuriyet'in Türk kadınlarına sağladığı haklarını, türban adındaki bir üniformayla zayıflatmak projelerine destek oldular!
MHP'de; ülke ve devlet aleyhine hareketleri, miting alanlarında demokratik olarak protesto edelim diyebilecek yapıdaki ülkücüleri; "Ülkücüler aslâ sokakta olmayacak!" şeklindeki bir ajitasyonla yok ettiler!
Bu memleketin cesur Ülkücüleri ve Devrimcileri siyâsette etkili olmazsa olabilecek olan da günümüz acziyetidir!
Kimlerin, niye, böyle davrandıklarını merak edenlere cevap olur düşüncesiyle işte bahse konu mektup.
Başbuğ Alparslan Türkeş gibi bir siyâset dehâsı'nın böyle bir mektubu tesadüfen yazabileceğine asla inanmam.
Artık benden bu kadar!
Şimdiden sonra karar, Türk Milleti'nin ve Türk Milleti'nin siyâsal refleksi olmuş Ülkücü Hareket'in...
"Gönlündeki yaraların kanını dindir/ Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir."
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: