Pazartesi, Nisan 28, 2008

"DERTLİ SÖYLEGEN OLUR." !...

Ülküdaşlarım;
Tek hücreli amip misâli önce bölünüp sonra birbirimizi yemeğe başladık!
Türk Milleti'nin halklara ayrıştırılmasına, ayrıştırılan halkların haklarının savunulmasına, en milliyetçi görünümlülerin 'farklılıkların farkında olarak' ülke bütünlüğünü tehlikeye sokmalarına, hain bölücülerin Meclis'teki uzantılarını önce demokrasi adına kazanım olarak görüp, sonra tokalaşıp, sonra da "Gel Hasip! Meclis'in renklerini tamamlayalım!" diyerek alt-üst kimlik vehmedenlere meşrûiyet kazandıranlara, ısrarla susanlar, ben fakîre şiddetle saldırıyorlar!
Hayatımda ilk kez kendimi savunduğumu söyleyerek; "ÜLKÜDAŞLARIMA SAVUNMAM" başlığı ile uzun uzadıya bir yazı yazdım. Hem http://maslan.blogspot.com adresli kendi sitemde, hem www.haberbu.com sitesinde bu savunmamı yayınladım. Yetmemiş olmalı ki veya benim ve benim gibi düşünen ülkücülerin, ülküdaşlarımıza verdiğimiz kıymeti, onlara karşı olan muhabbetimizi birileri yanlış yorumlamış olmalılar ki, tazyik giderek arttı!
Beni ısrarla inciten, bir elektronik iletiyi de sizlerle paylaşarak bu konudaki düşüncelerimi çıplak olarak arz etmek istiyorum.
"Sayın Mustafa Aslan. Sizleri bir ağabey olarak gördüğümüz için gazeteyi de takip ediyorduk. Ama artık etmemeye karar verdik. Bu gazete artık T.Ö. isimli eski komünistin mitinglerine manşetten adam toplamaya çalışan bir gazete. Benim merakım şudur: Sizin gibi kalemine, inancına ve ülkücülüğüne güvenmemiz gereken insanlar buna nasıl tahammül ediyorlar? Bunlar adeta sizin gibileri Truva atı olarak kullanıp ülkücülerin evlerine girmeye çalışıyorlar? Lütfen şu yazıyı bir okuyun da tavrınızı bizim de duyacağımız, okuyacağımız şekilde ortaya koyun. Saygılarımla. Kadir Soygazi"
Kadir Soygazi adlı Ülküdaşım'a; "ÜLKÜDAŞLARIMA SAVUNMAM" başlıklı yazımda da cevap vermiştim. Bir daha onun şahsında gençlerimize cevap vermeliyim.
Yiğit Bozkurtlar;
"...kalemine, inancına ve ülkücülüğüne güvenmemiz gereken..." tarifinden başlayıp "...truva atı gibi..." ithâmından çıkmak istiyorum! Bize inanıp inanmayacağınızı, ülkücü olup olmadığımıza kararı, kim verecek ki sizler de inanıp güvenesiniz veya güvenmeyesiniz?!
Yapmayın Allah aşkına!
Lütfen en yakınınıza bir bakar mısınız? "Ülkücüyüm." dediğinizde size yöneltilen istihzâlı bakışları, fark edemiyor musunuz? Gazetemizi okumamakla tehdit ediyorsunuz, sağ olun! Elbette amacım gazetemizin tirajına bir kişi de olsa ekleyerek vicdâni görevimi de yapmaktır. Çok sert bir üslûpla itham ettiğiniz refîkimi savunmak, herhalde iş başa düşerse görevim olur. Şu anda onu yapmayacağım. Ama her ne kadar "Yanlıştan örnek olmaz." öğretisi varsa da, ben de size; "Ülkücülükle yakından uzaktan alakası olmayanların bizim partimizde ne işi var? C5'lerde ülküdaşlarımıza işkence eden Dürüst Oktay Ve Zeki Kaman'ın müdürünün, milletvekili olarak benim partimde ne işi var? PKK'lılara karşı susmaktan da vaz geçtik onların siyâsal uzantılarıyla tokalaşmayı, kucaklaşmayı "renkleri tamamlamak" şeklinde ısrarla millete dayatan zihniyetle bizim ne alâkamız olabilir? Okyanus ötesine kaçsa bile getirip yargılamakla tehdit ettikleri kişinin Köşk'e çıkmasını acayip kolaylaştıran zihniyetle bizim ne alakamız olabilir? Bahsettiğiniz ve suçlamak için bahane aradığınız kişi, Muhteşem Türk Atatürk'ün yakın mesai arkadaşlarından Kılıç Ali Paşa'nın oğlu. Asla bir PKK'lı ile, bir vatan haini ile, bir yerli işbirlikçi ile zannederim tokalaşmaz! O'nunla refikliğime itiraz eden sizin, Devlet Bahçeli ve Yol Arkadaşlarına karşı suskunluğunuzu nasıl yorumlamamızı istiyorsunuz?" diye sorarım!...
Taraftar olarak ve yaşınızdan dolayı, bende sonsuz mâzursunuz. Sizlerin "Ülkücüyüm." demeniz bile benim sizi ölümüne sevme nedenimdir. Sizlere kırılamam ama sizlerin de bize kırılmadan önce, vicdânınıza mutlaka müracaat etmenizi rica etmek hakkımdır sanırım!
"Ben MHP'yim, onlar MHP'li." inancımdan asla tâviz vermeyeceğim!
Taraftarlara rağmen, Bahçeli'ye rağmen, Yol Arkadaşları'na rağmen inâdına ve ölümüne Ülkücüyüm!
Partimi ve teşkilâtlarımı işgâlden kurtarıncaya kadar da, tavrımdan vazgeçmeyeceğim!
"Türk'ün herşeyi güzeldir ve herşeyden güzeldir." inancımla; 'Çiçek Bahçesi'ne, 'farklılıkların farkında olarak ülke yönetimi'ne, 'toplumsal dayanışmanın siyâsal izdüşümü'ne, 'Meclis'in renklerinin tamamlanması'na, sonuna kadar muhalefet edeceğim!
İki Başbuğumuz'u; onların ilkelerinden tâviz vermeden kim severse ve savunursa, onu sevmekte-savunmakta inâdına ısrarcı olacağım!
Yine kendi sitemde sansürsüzünü yayınladığım, Başbuğum'un el yazısı ile görevi ve kimliği târif edilen Bahçeli'ye güvenmemekte ısrarcı olacağım!
PKK'lılara karşı oda hapsi verilen Genç Ülküdaşlarımız'ın; Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanları'nın, Avrupa'da sürgünde olan Ülkü Devleri'nden R. KÜÇÜKİZSİZ'in, Genel Başkanlığa aday olmaya çalışan Prof.Dr.Ümit ÖZDAĞ'ın, son dairesini satarak Başbuğumuz'un isteği ile O, cezaevindeyken partinin kurulmasını sağlayan ve hâlâ kirada olmasına rağmen söylemeyen A.Kadir ERDİL'in (Kadir Hoca'nın) ve daha nice Ülkü Devleri'nin üzerine saldırtan zihniyete ben de güvenmemekte ve ısrarla karşı koymakta devam edeceğim!
Hayatımda ilk kez MHP'ye oy vermemiştim! Yine, Bahçeli Genel Başkan olduğu sürece vermeyecek ve gücüm yettiğince de verdirtmeyeceğim!
Ne benim, ne de hiçbir ülkücünün asla MHP ve Ülküdaşlarımızla bir meselemiz yoktur- olmayacaktır! Bahçeli ve ekibi ile mücâdelemiz de iki taraftan biri bitinceye, en azından ben ölünceye kadar devâm edecektir vesselâm...
Yine yerim dar ve "dertli söylegen olur"!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
"ÜLKÜCÜLÜK, TÜRK YARATILMANIN ŞÜKRÜDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: