Pazartesi, Nisan 28, 2008

ÖFKEMİZ KABARIYOR. HABERİNİZ OLA !...

"ADAPAZARI - Adapazarı'nda, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP), ''Barış ve Kardeşlik'' gecesi düzenlendiği salona girmeleri güvenlik güçlerince engellenen grup, partililerin salondan çıkışını 5 saat boyunca engelledi. Grubun dağılmasının ardından partililer tahliye edildi. Protesto eylemi sırasında salonda kalp krizi geçiren bir kişi kaldırıldığı hastanede öldü. AA."
Anadolu Ajansı'nın sabah saat 07.10'da geçtiği haber bu.
Şimdi kuvvetli zannettiğinden yana durmayı akıllılık sayan eyyamcıların görevleri başlayacak! Demokrasi'nin kullanılabilirliğinden istifade eden, demokrasiyi ve cumhuriyeti amaç değil araç görenlerin görevleri başlayacak! %46.5 kadar AKP'ye oy verirken çok demokrat olan ama PKK'nın siyasal uzantılarına tepki verirken insan haklarını ihlâl eden Türk Milleti'ne hakaretler etmek üzere; aldığı oy oranı bir partinin, Anayasa tanımamasını, suç işlemesini bile serbest kılar demeğe getirecek kadar demokrat olanların görevleri başlayacak!
Daha -sınır ötesinde de değil- sınırlarımız içinde şehit edilmiş Mehmetçiklerimiz'in kanları kurumamış na'şları soğumamışken, milletle alay edercesine "Barış ve Kardeşlik Gecesi" tertipleyenlere tepki veren milleti cezâlandırmak üzere, BOP Eş Başkanımız'ın kabinesinden bir bakanımızın tâlimatıyla, DTP'lileri salonda mahsur bırakan kalabalığın tesbitine başlanacak!
Korkudan ödü patlayarak ölen bir PKK yandaşının katili diye bakalım kimlerin yakasına yapışılacak?
Şehit olan oğlunun haberini aldığında, takım elbise giyip traş olduktan sonra "Dost ve Düşman"ın görüşüne çıkan Türk Baba'nın daha içine akıttığı gözyaşları soğumadan, milletle alay edilmesine tepki veren Türkler, çekilen resimlerden tek tek tesbit edilecek!
Kesinlikle hepsi "Ergenekoncu"dur! Kesinlikle hepsi "Devlet Yanlısı Çete"dendir!
Kendimizi yırtmıştık yıllarca! "Akıllı olun!" demiştik! "Bu milletin ayranı kabarırsa, size destek verdiklerini söyleyenler sizi, milletin öfkesiyle başbaşa bırakarak çekilirler! O zaman kuyruğunuzu paçanıza saklamanız da sizi kurtaramaz!" demiştik!
Milletçilik ve milliyetçilik zor iştir! Yürek ister, bedel ister!
Kendini millet mensûbu hissetmeyenin milliyetçilik yapabilmesi mümkün değildir! Dolmuşa gelerek, tahrik olarak, kalabalığa kanarak, kendini bir şey başarmış zannedenler; asıl kalabalığı ve asıl kalabalığın öfkesini gördüğünde ancak korkudan ölerek kurtulabilir!
Cepheden yaralı olarak getirilmiş gencecik Mehmetçiğin; "Bir an önce iyileşerek arkadaşlarımın yanına gitmek istiyorum!" diye doktoruna yalvardığı sahneyi hatırladık mı? Hain saldırıda gözlerini, el parmaklarını kaybeden Gazimiz'in; "Lazımsa ellerimi, kollarımı, bacaklarımı hatta canımı da seve seve veririm!" dediğini hatırladık mı?
"Oğlumun terhisine 15 gün kalmıştı! Beni askere alın oğlumun görevini tamamlayayım. Devlete borçlu kalmasın!" diyen Şehit babası'nın sesini ve gözlerini hatırladık mı? O çakmak çakmak çakan Türk gözlerdeki delici bakışı hatırladık mı?
Bunları göremeyen, bunları duyamayana insan mı derim? Eğer insansa insanın aptalının önde gideni değilse nedir bunlar?
Ölmekle bayılmanın farkının farkında olamayan bu salakları, milletin öfkesinden kim kurtaracak? Renkleri tamamlayanlarla, farklılıkların farkında olanlarla, alt-üst kimlik kompleksi sahipleriyle mi durdurulacak bu millet öfkesi? Gençliğe sokağa inme yasağı koyabildiğini zannedip, görkemli binadaki özel ofisinde oturarak mı?...
Milletin sabrıyla oynandı!
Milletin ferâseti ve sağ duyusuyla alay edildi! Milletin bırakın söylenmeği haykırışları duymazdan gelindi! Millet görmezden gelinerek tahrik edildi! Hem de %46,5 oy aldığını söyleyerek demokrasi ve cumhuriyete kafa tutabileceklerini zannedenler tarafından!
Şimdi Sakarya'da kabaran Türk öfkesi; AB'ye karşı yapılmış ayıp sayılacak! PKK'lılara yıllarca her türlü desteği veren müttefik(!)miz ABD'ye karşı ayıp sayılacak! Yerli işbirlikçilere, Karen Fogg çocuklarına göre, hainlere, bölücülere göre İnsan Hakları'nı ihlâl sayılacak!
Hadi oradan be!
Başlarım sizin ayıbınıza da, başlarım sizin demokratlığınıza da, başlarım sizin insan hakları havariliğinize de!
Millet olarak artık "farklılıkların" değil, farkın biz de farkındayız! Ya "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyerek milletle beraber olanlar, ya da korkudan ödleri patlayarak ölecek kadar bizden olmayanlar var! Bizden olmayanları da bizdenmiş gibi davrandırana kadar sessiz öfkemizle ıslâh etmeğe devam edeceğiz!
Bize ürüyen, komşuyu ısıran kapı köpeklerimizi tedâvi etmek üzere baytarlarımız görevde! Kudurmuşları da elbette itlâf edecekler!
Heeey! Öfkemiz kabarıyor haberiniz ola!
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: