Perşembe, Nisan 10, 2008

ANARŞİ GETİRİLDİ SONUNDA !...

Asayişsizliğin ayak seslerini duyarak, gücümüz yettiğince uyarmaya çalışmıştık ama duyulmamıştı! Ve asayişsizliği yaşıyoruz!
Kutadgu Bilig'den devlet olmanın, hükümet etmenin, olmazsa olmaz üç kuralını defalarca yazarak ilgilileri uyarmaya çalışmıştık, duyulmamıştı! Korktuklarımız teker teker olmaya başladı!
Korku filmlerine konu olabilecek, seri cinâyetler işleyen katillerimiz oldu! Polat Alemdar'ın Memâti'si görünümlü provakatörler, üniversitelerimizde silâh sıkmaya başladı!
Kapkaççılara, sokak çocuklarına, sokak çocuklarının ve tinercilerin, sanat dünyamız(!)ın güzellerine saldırmalarına alışmıştık! Hatta siyâsîlerimiz; "Ooooh!" bile diyorlardı!
Aylarca, kartel medyanın ana haberlerinde, 'yaygın basın'ın manşetlerinde, suç târiflerini ve Güvenlik Güçlerimizin, -bu suçlara karşı- korunma yollarını tarif eden açıklamalarını izledik durduk!...
Yaygın basında, aylarca kapkaççılardan, hırsızlardan, gaspçılardan, tinerci sokak çocuklarından korunma yolları, tarif edildi! Millete başınızın çaresine bakın diye uyarılar yapıldı!...
Sizler; Ankara'dakiler, sizler ne yapıyordunuz? Partinizi kapattırarak yeniden mazlûmlaşmanın provalarıyla mı meşguldünüz?
Apo alçağına götürsün diye denize çiçek atanlara karşı, kapkaççılara karşı, tinercilere karşı, seri katillere karşı vatandaşın tek güvencesi olan güvenlik gücümüzün, elini kolunu bağlayarak -AB emrediyor diye- insan haklarına uyum sağlanacağını mı sanıyordunuz?!...
Ateş hattına canı pahasına atılan emniyet güçlerimizin; ekmeklerinden olmamak için, yargı önünde suçlu çıkmamak için, suçlulardan kaçtığını görerek şaşırmamaya, alıştırıldık! PKK'lı şehir eşkiyalarının polisimize saldırılarında, polisimizin çektiği sıkıntıları izledik aylarca!
Heyyyy! Yukardakiler, Ankara'dakiler! Heeey AKP'liler; yoksa polisimizi bu duruma düşürmeniz içinde mi AB'den tâlimâtlar aldınız? Emniyet Güçlerimizin caydırıcılığını kaybederseniz vallahi en başta sizlerin can ve mal güvenliğiniz kaybolur! Sivil Toplum Kuruluşları adıyla Başbakan'a çıkan ve Başbakan'la kabadayılık yarışına girenlerin, ne yapmak istedikleri belli değil mi?
Evinden Özal'ın hediye ettiği silahları çalınan eski Millet Vekili'nin çaresizliğini hatırlıyor musunuz ve bu olay sizlere hiç bir şey anlatmıyor mu?
Bu kadar vurdum duymaz olamazsınız!... Milletin anarşinin kucağına terk edilmesine bu kadar göz yumamazsınız! Asayişin olmadığı bir yerde huzur, huzurun olmadığı bir yerde istikrardan söz edilebilir mi?
Akdeniz Üniversitesi'nde, öğrenci yurtlarında, günlerce bölücübaşının posterlerinin asıldığından, PKK paçavralarının asılı kaldığından haberiniz olmadı mı? Böyle devam ederseniz, millet sizin ak dediğinize kara demez mi?
Dünyanın hiç bir yerinde anarşi, sonsuza kadar kalıcı olamamıştır. Bizde de ilânihâye kalamaz. Bu millet ne yapar yapar sonunda anarşiyi yok eder. Ama yok etme süreci başlamadan, başlamasına göz yumduğunuz anarşi, sizleri de kesinlikle çok rahatsız edecektir bilmez misiniz?...
Vahşî hayvanların, hayvanat bahçelerinde en fazla saldırdıkları, terbiyecileri ve bakıcılarıdır! En vahşî hayvandan daha vahşî olan insanın; anarşide yolunu açık bulursa ilk saldıracağı, kendilerine bu yolu açanlar olacaktır! Bu, insanın Kur'an-ı Kerîm'deki târifi ve fıtratı gereğidir. Hırsızın, uğursuzun, nursuzun, bölücünün, hainin insan haklarını savunanlar; yarın, asıl insanlar kendi haklarını savunmak istediklerinde, tek muhatap ve müsebbip olacaklardır!...
O zaman düşeceğiniz sahipsizliği, fark edemiyor musunuz?
Sizin AB uğruna gözden çıkarmakta sakınca görmediğiniz millet, hâlâ sizi korumak için gayret içindedir anlamıyor musunuz?
Doğu vilâyetlerimizde sanayi olmamasına, üretim olmamasına, hatta hayvancılık ve ticâret bitmiş olmasına rağmen, günübirlik zenginler türemektedir! En rağbetteki iş tefecilik!... Bölücü terör örgütünün kara paraları, tefeciler aracılığıyla millete dağıtılmaktadır, farkında değil misiniz?
Bu konularda Erzurum, Kars, Iğdır, Van ve doğu illeri Milletvekillerinden, bölgelerini dinler misiniz? Yüz doları olan yüz dolarıyla, yüz milyon doları olan yüz milyon dolarıyla, kayıt dışı olarak tefecilik yapmakta ve her gün üçer beşer emlâklar, bu tefecilik yapanların, dolayısıyla terör örgütünün eline geçmektedir! Tapuların son beş yılda nasıl süratle el değiştiğinin farkında değil misiniz? TL ve YTL geçmiyor, biliyor musunuz? Bizler duyuyoruz da İç İşleri Bakanımız'ın bu işlerden haberi olmuyor mu?
Heyyyy! Ankaradakiler; süratle aklınızı başınıza toplayın! Sür'atle tedbirler alın ve uygulayın.
Millet artık söylenmeye başladı! Bu milletin söylenmeye başlamasının arkası çok beter gelir!Tarihten hiç mi haberiniz yok? Bu milletin ayranı kabarırsa anarşisti de, teröristi de, bölücüyü de, tefeciyi de bir kaşık suda boğar! Bu boğma işleminde, köprünün altından çok sular akar!
Bunlar, komplo senaryosu değil, tehdît te değil! Millet adına, millî bir uyarı.
Devletimizin düşürülmeye çalışıldığı zaafiyete, milletin itirâzı olur, haberiniz ola! Bu söylenmeler, milletin hükümet edenlere ciddi uyarılarıdır!...
Hep çok söyleriz, az işitirsiniz ama bu kez, azıcık ta işitseniz yeter! Veya yetmeli! Çünkü başta sizlerin menfaatinizedir! Çünkü tehlike artık sinsice gelmiyor! Fısıltıyla konuşmuyor! Naralar atarak ve ayaklarını yere vurarak geliyor! Kapkaççılar, hırsızlar, dilenciler PKK'lı çıkıyor! Heryerden, mantar gibi bombalar toplanıyor! PKK'lılar artık üniversiteleri hedeflediler! Bu gidişin sonunda anarşi var terör var! Yaratılan sûni "Ergenekon Çetesi" senaryosuna milleti inandıramadınız! "Devlet Yanlısı Çete" diye senaryo mu olurmuş?!...
Yirmibeş yıldır, anarşiye alıştık derseniz başka! Adını istikrar koyduğunuz istikrarsız döneminizde, anarşi gelişti sadece! Zaten; taklit etmekle övündüğünüz Özal'da, terörist başını Ankara'ya siyâset yapmaya dâvet etmemiş miydi? Özal'ın devâmı; "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer!" diye reçete sunmamış mıydı? Yine o "lale devri"nin, bizlere hediyesi olan Irak'ın kuzeyindeki siyâset fahişelerinin günümüzdeki konumları da size birşeyler söylemiyor mu? Yaklaşık bir yıldır, söylenen millet; anarşiyi durduracağını, huzuru yeniden inşa edeceğini söyleyen bir siyâsetçi aramaya başladı, biliyor musunuz?!
Bin yıl önceden yazılmış, Kutadgu Bilig'den hatırlatmamızı, bir daha yapalım: "1- Yasalarınıza uyarız, ama âdil olursa...2- Vergimizi öderiz, ama paramızın değerini düşürmezseniz... 3- Dostunuzu dost,düşmanınızı düşman belleriz, ama can ve mal güvenliğimizi sağlarsanız..."
Bu üç madde; devlet olmanın, devlet kalmanın olmazsa olmaz üç şartıdır. Bizden uyarması, bizden söylemesi!
Anarşi, yeniden getiriliyor, müttefik(!)lerimizin destekleriyle!
Anarşi, kimin-kimlerin işine yarar? Farkında mıyız? Farkındayız da işbirlikçi miyiz?
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: