Salı, Nisan 08, 2008

ÛLEMÂ, İMDAAAAAAAT!...

Alnına Arapça bir dövme yaptırıp çocuklarımızın arasına karışarak çocuklarımıza ateş eden sapığı görünce irkildim!
Korktum!
Seyrettiğim ve hatta yaşadığım bazı senaryoları hatırladım! Yaklaşık otuz yıl evvel, canımın nereleri acıtılmış-acımışsa yine aynı yerlerim acıdı!
"Hz.Ali şöyle buyurdu: " Ben Resulullah(s.a.v)'i şöyle derken işittim: Dikkat ediniz ve iyi biliniz ki: ileride bir fitne zuhûr edecektir, dedi. Ben: O fitneden (bizi) kurtaran nedir? Diye sorunca; Resulullah (s.a.v): Allâh'ın kitâbıdır. O'nda sizden öncekilerle sonrakiler hakkında malûmat vardır. Aranızda olan (bütün) sorunlarla ilgili hüküm Kur'an'dadır. O, hidâyet ile sapıklık arasını ayıran Furkan'dır. Boş ve batıl sözü yoktur, tamamı ciddiyet ve hikmettir. Kim bir zorba yüzünden Kur'anın emrini bırakırsa Allah onu helâk edecektir. Kim O'ndan başka bir yerde hidayet ararsa Allah onu sapıklığa terk edecektir. O, Allah'ın sapsağlam ipidir. Kim Ona çağırırsa, (davet eden de edilen de) doğru yola hidayet edilmiş olur."buyurdular.(Tirmizi-Taç Tercümesi C.1.No:15)
İşte tam şimdi lâzım!
Laikliğe olan bütün güvenimle ve Cumhuriyete sahiplenme heves ve arzularımla, bir kaç tane de âyet meâlini hatırlayarak-hatırlatarak bakalım:
"24/1- Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik."
"28/51- Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara peşpeşe ulaştırdık."
"39/27- Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misâli verdik."
" 44/58- (Ey Muhammed!) Biz O'nu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar."
"54/17- Andolsun biz, Kur’anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? "
"6/26- Onlar başkalarını O'ndan (Kur’an’dan) alıkoyarlar, hem de kendileri O'ndan uzak kalırlar. Onlar farkına varmaksızın, ancak kendilerini helâk ediyorlar."
Dostlar;Aldığım âyet meâllerini, Diyânet İşleri başkanlığı'nın resmi sitesinden aldım. Elbette bir kastım, bir düşüncem, bir hatırlatmam var!
Geçtiğimiz günlerde, Cuma'da; hoparlörlerden verilen mekanik bir sesle ve dikte ettirildiği belli bir metni okudular. Vâiz -mi, yoksa okuyucu mu, sunucu mu desem- diyordu ki; "Diyânet İşleri Başkanımız'a yöneltilen; 'Kur'an'ı Kerîm meâllerinden örnekler vererek konuşanlar hakkında ne dersiniz?' şeklindeki soruya Başkanımız; 'Meallerden örneklerle konuşmak, baltayla saat tamir etmeye benzer!' buyurdular!"
Allah! Allah!...
Resmî sitesi ile Başkanımız arasında ihtilâf mı var?
"6/26- Onlar başkalarını O'ndan (Kur'an'dan) alıkoyarlar, hem de kendileri O'ndan uzak kalırlar. Onlar farkına varmaksızın ancak kendilerini helâk ediyorlar." Âyeti'ni, ben mi yanlış anlıyorum?!...
Yoksa diyânetçiler mi anlamıyorlar?!...
Bu Cuma Vaâzından benim anladığım; resmî diyânet sitelerinde de meâllerden verilen âyetleri anlamaya değil, mutlaka Kur'an'dan anlayan birinin, anlatmasına muhtacız! Yâni, İslâmiyet'te de bir ruhbân sınıfı, yâni Allah ile kulu arasında tercümânlara ihtiyaç var!...
Allah! Allah!...
Bu çelişkiye göre; ya -hâşâ- Allah(c.c.), Arapça'dan başka dil bilmiyor, ya da hiç kimse Arapça'yı ne kadar iyi bilirse bilsin, ruhban değilse Kur'an'ı anlayamaz ve tercüme edemez öyle mi?!...
Ulemâlar, âlimler, Allah rızası için imdaaaaaat!...
Dînimizle aramıza setler kuranların, Allah(c.c.)'ımızla bizim aramıza zorla girmeğe çalışanların farkında değil misiniz? Bu işlere müdâhele ûlemânın işi değil mi? Müdâhele etmezseniz vebâl sahibi olmaz mısınız?...
Siz müdâhele etmezseniz, siz itiraz etmezseniz; sakalını uzatan ve üzerine molla cübbesi giyinen herkes, hatta PKK'lılar bile ellerinde Kur'an sallayarak, milleti devlete isyâna teşvîk etmez mi?
Siz müdâhele etmezseniz; sakallılar, alınlarına veya vücûtlarına Arapça dövmeler yaptıran Allah düşmanları, çocuklarımızın içine karışarak çocuklarımıza ateş etmez mi?
Âlimlerinin ve âmirlerinin bozulduğu toplumların iflâh olmayacağını hatırlatan Allah Resulü(s.a.v.)'nün uyarısından haberiniz yok mu?
"TÜRK'ÜM BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: