Çarşamba, Nisan 09, 2008

"OY KULLANMA SERTİFİKASI"

Bu gün de bir başka cesur yüreğe, hür akıllı bir aydına destek vermek istiyorum. "Aptal değil, aslan sarışınım!" diyerek Aysun Kayacı'ya destek vermiştim diye; taraftarlıkla hür akıllılık arasındaki farkın farkında olmayanlardan bazılarını incitmiştim! Zaten incinsinler istemiştim!
Aklı hür olmayanın asla vicdânının olabileceğine inanmam. Birilerinin yanında durarak, birilerinden aldığı talimatları uygulayarak, birilerinin istediği doğrultuda birilerine oy vererek dava adamlığı, "aydın"lık olursa; demokrasi böyle dayanılmaz, demokrasi maskesiyle gelenler de böyle insafsız olurlar!
Hür akıllılığına inandığım, sayılı isimlerden olan Hulki Cevizoğlu'nun, -yine taraftar birilerini çok kızdıran- "Oy Kullanma Sertifikası" projesini, çok kendime yakın bulduğumu söylemeliyim. Niye mi? Arz edeyim:
Gençliğinde dâvâsı uğruna aslâ militanlaşacak kadar samimileşememiş, aslâ kavga edememiş, gençliğimizde benim verdiğim kadar seminer vermemiş ve benim kurduğum kadar teşkilat kurmamış, "Türk'üm." demenin yasaklandığı yerlerde savaşarak yaşamamış, hiç bir ortamda -taraftarları yanında olmazsa- kimsenin gözlerine bakamayacaklara, beni yendiren sistem demokrasiyse, hiç âdil değil ve ben, demokrat değilim!
Esnaf olarak hiç vergi vermemiş, hayatında bir kişiyi bile çalıştırmamış, kâr ile zarârın ne anlama geldiğini hiç bilmeyen, üç çocuğu olduğunda geçim sıkıntısı çektiğini söyleyen ama şimdi internet sitelerinde dünyanın sekiz zengini arasında gösterilmesine rağmen vergi rekortmenleri arasına aslâ girmemiş ve girmeyecek olanların beni yönetmesi demokrasiyse; ben demokrat değilim!
Siyâsete girmeden evvel yırtık ceketle dolaştığını hemşerilerinin söylediğini basından okuduğum ve siyasetteki bir dönemin ardından oğluna 600 dairecik ufak bir dünyalık kazandığını da basından okuduklarımın beni yönetmesi demokrasiyse; ben demokrat değilim!
Kime, niye, ne karşılığında oy verdiğini bilmeyenlerin; kocası dağda, kendisi mecliste olanların, Aysel Tuğluk'un bir televizyonda dediği gibi; "DTP'ye oy veren tabanın; ya kardeşi dağda, ya fail-i meçhûl'de ölmüş, ya işkencelerden geçmiş." şeklinde tarif edilen devlet-millet-sistem düşmanlarının oylarıyla yönetilmem, demokrasiyse; ben demokrat değilim!
Dedesinin Vatana İhânet suçu sabit görülerek asılmış, Cumhuriyet ve Atatürk'le kan davalarının olduğunu fısıltıyla söyleyenlerin, Aysun Kayacı'yı hakâretlerle tenkît ederken; "Bizim dedelerimiz, bunlar rahat etsin diye şehit oldu!" diyebilecek kadar kolay yalan söyleyebilenlerin beni yönetmesi demokrasiyse; ben demokrat değilim!
Yetmiş küsûr milyon nüfuslu, teknolojik kirlilikte dünya birincisi, tüketicilikte ve tembellikte dünya birincisi, iki paket makarnaya oy verecek kadar kişiliksiz, yeşil kart alabilecek kadar hâin "ağa"ların oylarıyla yönetilmem demokrasiyse; ben demokrat değilim!
Seçilinceye kadar demokrat, seçildikten sonra diktatör olanların beni yönetmesi demokrasiyse; ben demokrat değilim!
Hükümet edenler; TMSF adındaki "mafyatik" davranan bir yan kuruluşu ile, kendisine hasım gördüğü iş adamlarını hedef aldığında, birinci dereceden akrabalarından vaz geçtim, yanında gördüğü arkadaşının oteline, arabasına el koyabilecek kadar tahsilâtçılık yaparken; 40.000 insanımızın katili, 8.000'den fazla Devlet Görevlimiz'in katilinin, birinci dereceden akrabalarının oy vermelerini, seçilmelerine yarıyor diye görmezden gelerek demokrasi sayıyorlarsa; ben demokrat değilim!
Apo alçağının birinci dereceden yakınlarının, PKK'nın siyâsal uzantılarının ve yakınlarının oylarıyla; Cumhurbaşkanım'ın, Genel Kurmay Başkanım'ın ve Türk oğlu Türlüğümle övünen benim oylarımın aynı yaptırımda olmasının adı, demokrasiyse; ben demokrat değilim!
İki kişi cesur olur beğler!
Bilen ve câhil... Bilen cesurların adıdır aydın. Eğer hür aklıyla yol gösterebiliyor, çâre sunabiliyorsa münevverdir bilen. Yoksa yandaşlara, taraftarlara, yalakalara, hâkim güç soytarılarına, "Dolma Kalemler"e, aydın denmez!
Onlara aydın denirse; "Rehberi karga olanın, burnu pislikten kurtulmaz." sözü gerçekleşir ki maalesef sıkıntımız bu!...
"Oy Kullanma Sertifikası" na karşı çıkanlar, "Cevizoğlu sabrımızı taşırma!" diye nârâ atanlar; ya alternatif çârelerini söyleyecekler, ya taraftarlıklarına devam ederek esâretlerini sürdürecekler, ya da susacaklar beğler!...
Taraftarlıkları yüzünden, iki paket makarnaya verilen oyları yüzünden, o tescilsiz ve ucuz oylarla meclise gelenler yüzünden ne düşünen hür akıllıların, ne gerçek devlet ricâlinin, ne de benim huzurumuzu kaçırmaya, kimsenin hakkı olamaz!
Eğer bu zorbalığın adı, bu liderler sultasının adı, bu genel başkanlar tiranlığının adı demokrasiyse; ben demokrat değilim!...
Demokrat maskeli ortaçağ yobazlarının yüzlerindeki maskelerini düşürünceye kadar "Demokrat değilim!" diye haykıracak, necîp Milletim bu sahtekârların maskelerini alaşağı ettikten sonra da demokrasi ve Cumhûriyet'in keyfini yaşamaya başlayacağım inşallah...
O zaman Muhteşem Türk Atatürk'ümün de ruhu rahat edecek biliyorum...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: