Pazartesi, Nisan 21, 2008

HADİ MİLLETİM; GÖREVE...

Onlarca yıldır yetersiz, uzaktan kumandalı siyâsilerimiz yüzünden kimse kendi işine bakamıyor!...
Terzinin elinde çekiç, önünde örs; demircinin elinde makas, önünde kumaş olunca, iki sanatkâr da yetersiz!... Biz de kumaştan da oluyoruz demirden de!...
Demokrasiyi, cumhûriyeti birilerinin kavrayamadığını veya çok iyi anlayıp haince kullandıklarını düşünmeye başladım!...
Bazı kavramların anlamlarını bilmek için -entelleşmek uğruna- ille de ansiklopediye bakmak gerekmiyor. İlk ve ortaokulda kitaplarımız da, öğretmenlerimiz de Cumhuriyet'i; "Milletin kendi kendini yönetmesi " olarak belletti bize... Yani cumhuriyet; cumhurun yani milletin, yöneticilerini kendinin seçme sistemi... Düz mantıkla ve okuduğumuzu anladığımız haliyle de harika bir sistem!...
Bu kadar harika bir sistemle biz neden iyi yönetilemiyoruz?
Ya biz iyi yönetilmeyi istemiyoruz, ya da yöneticimizi iyi seçecek kadar iyi değiliz... Neresinden bakarsak bakalım çuvaldızın ucu cumhurun canında!...
Padişahlıktan Cumhûriyete geçilirken; Atatürk'ü "Reis-i Cumhur" seçen cumhur, O'na ve arkadaşlarına devleti kurma yasalar hazırlama yetkisi vermiş... Allah, hepsinden râzı olsun iyi de yapmışlar.
Aldıkları yetkiyle Atatürk ve arkadaşları da, yeni devletin olmazsa olmaz kurallarını koymuşlar... Kurumları kurmuş, yetkilerini belirlemiş, silsileten birbirine bağlanış şekillerini belirlemişler. Sonuç olarak bütün kurumları da TBMM'ne bağlamışlar.
Yasa koyucular ve yasa uygulayıcılar net olarak tarif edilmiş... Bu arada Silahlı Kuvvetlerimiz'e de Devleti ve Cumhûriyeti koruma-kollama görevi verilmiş...
Buraya kadar tamam!...
Ama 600 yıllık bir padişahlık geleneğinden gelmiş cahil(!)lerimiz ve son 200 yıldır da Hristiyan Avrupanın içimizdeki uzantıları, bu anayasadan asla memnun olamamışlar!... Bu yüzden de art niyetli siyâset tüccarlarının becerisiyle; hainle-demokrat, sadıkla-gerici eş anlamlara getirilmiş!...
Hristiyan Avrupa birlik olmuş, bir araya gelmiş. AB diye örgütlenmişler. Bizim İslâm aleminden koparılmamız da, ihmâl edilmemiş tabi... Biz de geleneklerimizi, teamüllerimizi, mukaddeslerimizi batılılaşma sevdâsıyla ihmâl ederek hristiyan dünyanın dümenine, uymuşuz da uymuşuz!...
Hristiyan batı, aklını kullanarak teknolojik alanlarda yüksek atlama rekorları kırarken, onların aksine biz aklımızı tatile çıkararak 50 yıldır baş örtüsüyle, minietekle, cami-mescid çekişmeleriyle, mezhep-cemaat çekişmeleriyle, etnik üstünlük iddialarıyla hep kendi gözümüzü kendimiz oymuşuz!...
İstiklalsiz-hürriyetsiz iffetimizin olamayacağını nasıl yapmışlarsa becermiş ve bize unutturmuşlar! Almayacakları, almaları mümkün olmayan AB'lilik sanal yemiyle Kurucu Meclis'in koyduğu yasaları, onlarca yılda kendimize değiştirtmişler...
Biz, birlik demişiz, onlar dağılım demiş!...
Biz, üniter bölünmez devlet demişiz, onlar federasyon demişler!...
Biz, millet demişiz; onlar, halklar demişler, mozaik demişler, çiçek bahçesi demişler!...
Biz başörtüsü, yemeni demişiz; onlar türban demiş, tesettür demiş, "velev ki üniforma" demişler!...
Biz tekke-zaviyeye hayır demişiz, onlar fener rum patriğine ekümeniklik demişler!...
Biz toprağı vatanlaştırmışız, onlar bu vatanlaştırdığımız toprakları parayla satmışlar...
Biz apo çukuruna; alçak, hain, bölücü, katil, zâlim demişiz; onlar, insandır insan hakları vardır demişler!...
Biz şehitlerimizi, gazilerimiz kutsamışız; onlar "kelle" demiş, şehit analarını incitmiş!...
Biz baş örtüsüyle türban ayrı şeylerdir demişiz onlar, türbanı baş örtüsüyle kamufle etmeye çalışlamışlar!...
Biz devletin korunması hususunda Ordumuza güvenmişiz, onlar ise orduya saldırmış durmuşlar!Demokrasinin Cumhûriyetin gereğini yapmaktansa AB ve ABD'nin dayatmalarıyla kendi kendimizle kavgalı bir hale gelmişiz!...
Bu milletin devletiyle, ordusuyla asla dargınlığı, asla kırgınlığı olmamıştır, olmaz... Ordunun da asla millî ve manevî değerlere karşıtlığı yoktur. Yıllarca İHL ve türban üzerine siyâset yapanların samimiyetsizlikleri, Ordunun net tavrıyla aşikâr olmuştur sadece! Bu açık görüntü karşısında da Hukuk, üzerine düşeni yapmak üzere harekete geçmiştir.
Şapka düştü kel göründü!...
Şimdi keli şaplaklamak veya kel başa şimşir tarak uygulamak bize yani millete düşmüştür.
Hadi milletim, göreve...
Allah, sonumuzu hayretsin...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: