Pazar, Kasım 14, 2010

BARIŞI ÂDİL GÜÇ SAĞLAR...

Bilinir ki; en sert kavgaları, sevgi adamları sevdikleri uğruna yaparlar! Bu kavgalarserttir, ölümlüdür ve mukaddesleri sevdikleri için ölenler, ölümsüzleşirler!
Yaşayan efsâne şair Cemâl Sâfi; "Kavga ve savaşlarda, önce şairler ölür." der! Şairlerin sevgi adamlıkları da en belirgin özellikleridir!
Yine biliriz ki canlı bütün mahlûkatın; dünyayı kaplama, dünyaya sahip olma içgüdüsü vardır. Mesela sarmaşık çok hızlı büyüyerek, yayılarak bütün dünyayı kaplamak ister! Ta ki bir keçi çıkıp yemeğe başlayıncaya kadar! O anda da ölümüne bir savaş başlamıştır!
Galibiyetini fark edemeden sarmaşığın önünü kesen, sarmaşığı alt ederek yiyen, karnı doyan keçi, üreyerek bütün dünyayı doldurmak ister! Ta ki karşısına çıkan kurda yem oluncaya kadar! Nebata hayvanın, hayvana gücü yeten bir başka hayvanın, güçlü hayvana gücü yeten bir başka güçlünün ve bunların hepsine güç yetiren insanın müdahelesine kadar her yaratık, dünyayı kaplamak hevesinde, içgüdüsündedir. Ta ki önü bir başka mahlûk tarafından kesilinceye kadar. O ön kesilmesinde de ma'lesef savaş mukadder!
Tarih boyu, ilk insandan beri milletlerin de dünyaya hâkim olmak, en verimli ve güzel yerleri kontrol etmek arzuları vardır. Bu niyetle de yayılırlar, önlerine yayılmak isteyen veya ellerinde bulundurdukları yeri kimseye vermek istemeyen bir başka millet çıkıncaya kadar. O karşılaşmada da savaş kaçınılmazdır!
Tarih, bu bitmez tükenmez, sonu gelmez savaşların tanığıdır!
Tarih, milletler mücâdeleleriyle dolu ve böyle devam edecek! Savaşa engel olmanın olmazsa olmazı, caydırıcı derecede güçlü olmaktır. Caydırıcı derecede güç sahibi olduğunun ispatı için de mutlaka bir savaş gerekir.
İnsan yaratıldı yaratılalı geçen zamanın, onda biri barışla geçmemiş ve en uzun barışlar da çok kanlı savaşlar sonunda sağlanmışsa, bu gerçeği değiştirmeye güç yeter mi?
İşgal için saldıranla, huzûr ve barış için savaşan elbette farklıdır.
Barış için savaşan milletlerin bolca kahramanları olur ve bu kahramanlar da sevdikleri uğrunda yani milletinin bekası, vatanının bölünmezliği, devletinin refahı için ölümüne savaşan sevgi adamlarından çıkar!
İnsanlık arasındaki savaşları engellemeye, dinlerin de gücü yetmemiştir! Dinler arası savaşlar, en kanlı savaşlar olmuştur!
Millet olmak, milletliği muhafaz etmek için devlet kurmak, devletin bekası ve devletin adresi olan Vatanı korumak için her zaman savaşlara ve savaşçılara ihtiyâç olmuştur! Bin yıldan fazladır bu şühedâ yatağı coğrafyayı vatanlaştırabilmek ve sonra da muhafaza edebilmek için sayısız saldırılara muhatap olduk. Sayısız Haçlı Seferlerini göğüsledik; dîni, din kardeşlerimizi, dinimizi yaşadığımız vatanı korumak uğruna!
Yüzlerce yıldır öldük çoğaldık, çoğaldık öldük Allah rızâsı için! Başka türlü şehitlerin ölümsüzlüğü mümkün mü?
"Dudaklarımızda kan ve ateşe gülen bir gülüşle,
Yürüdük ölümü kıskandıran bir yürüyüşle!
Düştük te bağrına toprağın; adımız, vatan oldu.
Geçtik yardan ve serden ülkü denilen düşle
Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle!..." (M. Emin ALPER)
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...

Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: