Çarşamba, Kasım 17, 2010

KÖPRÜLER, SADECE GEÇİLMEK İÇİN...

Köprüler var. Köprüler yapılır. Köprüler yaptırılır.
Köprüler; yolun bittiği yerde yolu, yola bağlamak için...
Köprüler; yolcunun yolda kalmaması, bekleyene ulaşması, hasretlerin kavuşması için sessiz sedâsız köprülük eder gelip geçene...
Köprüler vardır; cansız, ahşap, demirden, asma...
Köprüler vardır; canlı, insan ve cansız köprülerden daha sessiz!
Cansız köprüler, kullanılma sıklığı ve süresi ile düz orantılı olarak eskirler, yıpranırlar, asma Boğaz Köprüsü de olsalar yükü fazla gelince sallanırlar, ses verirler, itirâz ederler...
Canlı köprülerden, insan köprülerdense asla ses çıkmaz! Asla itiraz duyulmaz gelene de, gidene de!... Bu Köprü İnsanlar;
"Geçti benden,
At okun geçti benden.
Ben merde köprü oldum,
Nâmert te geçti benden." diye şâirleri kendi yerlerine söyletirler ama kendileri söylemezler de, söylenmezler de!...
Köprüler; birleşme, buluşma araçlarıdır. Köprüler, yolların bitmesine mani olan, yolu yola bağlayan bağlardır. Sırât-ı müstakîm'se dünya ile ahreti bağlar köprü...
Köprüler; -yolun bittiği yerde- dönenin de, kaçanın da, terk edenin de, küsenin de sağ-salim gitmesine, kaçmasına yardım eden araçtır! Bu yüzden köprülere; hasretlerine kavuşmak ümidiyle koşanlar da, küsenler de, kaçanlar da kızamazlar! Hatta tamamı sever köprüleri...
Yakın tarihimizde, köprülere yakışmayan yüzkarası uygulamaları hatırlasak ta köprülere kızamadan, köprülerin köprülüklerini unutmadan, köprülüğün zor ama mutlaka gerektiği bir dönemde; kırgınlar, kızgınlar, küskünler, kaçkınlar arasında köprülüğe soyunan Ülkü Erleri var!...
Malûmları olduğu üzre köprüler, iki başlıdır.
Her başı; bittiği zannedilen yolun sonunu, başladığı zannedilen yolun başına bağlar! Bu yüzden gelen de geçer köprüden, giden de...
Yakın geçmişimizdeki öfkelerimizi, öfkelerimizin nefsimizle birlikte bize yaptırdıklarını, bilerek-bilmeyerek incittiklerimizi ve bilinerek yapıldığına halâ inandığımız incitildiklerimizi unutturabilmek, unutabilmek için nefsimize köprülük cezâsı yükledik!
Öfkelerini, öfkeliyken yaptıklarını unutanlar, yaptıklarını unutturabilmek için teşkilatlara ulaşmak üzere bizi köprüden sayıp geçsinler istedik! Öfkelerine, enâniyetlerine, nefslerine söz geçiremeyenler ama bizim aslâ vazgeçmek gibi bir düşüncemiz olmayan eskitemediklerimiz, dönmek için; korkanlar kaçmak için yine biz köprülerin üzerimizden geçsinler istedik!
Tavrımız bu! Duruşumuz köprüce! İsteriz ki bizim üzerimizden tek yönlü bir geçiş, teşkilatlara doğru bir hasret bitirme geçişi yapılsın ama diğerlerine de köprüyüz biz!
Köprünün her iki başına kontrolörleri; geçenden-geçmeyenden akçe alacak Deli Dumrulları, köprünün kurulduğu sahanın sahipleri koymaya yetkililer! İsterlerse köprünün her iki başına da birilerini dikebilirler ama biz köprü olarak bunlarla asla ilgilenmeyeceğiz!
İstiyoruz ve diliyoruz ki biz köprülerin üzerimizden hep mertler geçsin! Nâmertler geçerse de yapacak bir şey yok! Hatta bin nâmertin arasında tek bir mert te geçse; biz köprülüğümüze hamd ederiz! Bize köprülüğü lâyık gören, Görüp Gözeten'e şükrederiz....
Hele Bayram süresince köprü geçişleri bedavalaştı ya! Değmeyin keyfimize!... Hadi küskünler, hadi kırgınlar, hadi kızgınlar, öfkeliler; köprü beleşken geçin artık Allah aşkına!...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: