Cumartesi, Kasım 13, 2010

KUTLU AKINDA ÇOCUKLAR GİBİ ŞENİZ...

Sözüm yine ortaya! Siyasetçiyle, politikacıyla Ülkücü arasındaki farkı, kalemimin gücü yettiğince vurgulamaya çalışırken tenkîd ederken tahrîb edenlere de sesleneceğim...
Siyâsetçiyle ülkücü arasındaki fark, süvari ile jokey arasındaki fark kadardır!...
Süvâri de jokey de usta binicilerdir. Süvârinin hedefi ve güzergâhı bellidir, jokeyinse kulvarı...
Süvarinin sefere çıkarken hedefi bellidir, atı, pusatı, yol azığı hazırdır, sevdikleriyle vedalaşarak sefere çıkar. Seferde bilinen-bilinmeyen engeller asla süvâriye mani değildir. Süvârinin yaşayabileceği en kötü hal, atına bir şey olmasıdır. Atına bir hal olsa da süvâri, seferine yayan devam eder. Çünkü hedefe şartlanmıştır. Süvârinin seferi, ya yol bittiğinde ya da ömrü bittiğinde sonlanır!...
Jokeylerin, kısa mesafeli yarış heyecanları olur. Onların da hedefi bellidir. Ama her yarıştan sonra hedef te, hedefi belirleyen de, ödül vadeden de sürekli değişir!...
Jokeyin bineceği at, yarışacağı kulvar, yarışçı atın sahipleri hep değişir. Jokeyler, ödül için at binerler. Yarınlarını, yarışlar ve at sahipleri belirler. Yarış kazanırsa ödülü vardır, kazanamazsa yarışabileceği yeni bir ata ve hipodroma doğru yollanırlar!...
Siyâset kulvarında, jokey seçenler, yarışa sokanlar bellidir. Geçerli sistem gereği bunlar Genel Başkanlardır! Her genel başkanın seçim yarışlarında istedikleri kadar jokey kullanmak, haklarıdır. Çünkü siyâset bir yarıştır ve kazanılmalıdır. Buradan hareketle jokeylere asla itirâzımız olmaz ama biz Ülkücüler, Millî Ülkü süvarileriyiz.
Biz, Turan'ı göremezsek oğlumuza, torunumuza "Turan"a at salmalarını vasîyet ederiz.
Çünkü hem oğlumuz, hem torunumuz Türk Milleti mensûbudur ve onların da millî ve nihaî ülküleri olmalıdır...
Her Türk, bu millî seferden sorumludur. Bu sefer kutludur! Bu sefer, Türk Milleti'nin millî umududur. Bu yüzden "Kutsal Dâvâ" bilinen ve bizim "Kutlu Sevdâmız" olan bu seferde, kimseye merhâmetimiz olamaz!...
"Erken çıkan yol alır." ata sözümüz gereği erken çıkanların, bir de keşif görevleri oluşur! Geçtikleri yere kalıcı işâretler bırakarak, mühür vurarak arkadan gelen nesillerin yol bulmalarını kolaylaştırırlar...
"Küreselcilerle milliyetçiler mücâdelesi" diye Okyanus Ötesinden başlatılan saldırıya karşı, MHP Genel Başkanı; "Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği" çağrısı yaptı! Hiç bir ülkücünün bu daveti duymazdan gelmek gibi bir aymazlığı olamaz!
Bir Kutlu Seferimiz zaten var! Biz ülkücüler, bu "Kutsal Dâvâ"nın sevdâlı fedâileriyiz! Biz taraftar değiliz! Jokey değiliz! Paralı lejyoner değiliz! Biz Türk'üz, Türk Milliyetçisiyiz, Ülkücüyüz, milletimizin kutsadığı değerlerin ve millî hayallerinin fedâileriyiz!
"Dönersek nâmus bize âr olsun!.." diye yemin etmedik mi? Gâzi Meclis'te and içen yalancılardan farklı davranmaya mecbûr değil miyiz?
Tenkid edeyim derken bütünü tahrip edenlere, son bir kere daha seslenmek isteriz: Ya safta yerinizi alın, ya da aklımızdan ve dünyamızdan çıkın! Siz yoksunuz diye sefer ertelenmez! Siz yoksunuz diye bize bir şey olmaz! Başbuğumuz'un ölümüyle kıyâmet kopmadıysa, sizin yokluğunuzu hissetmeyiz bile!
Seferberlik îlan edilmişken sizinle uğraşarak kaybedecek zamanımız yok bizim! Bu Kutsal Sefere katılmayan ve katılan süvarileri oyalayanlar; tarih önünde, millî hafızâda, ülkücü vicdânlarda ve Şühedâya karşı veballidir!
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şeniz/ Bin atlı akınlarda bin Haçlı'yı yeneriz vesselâm!...
BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: