Pazartesi, Kasım 08, 2010

SARI GÂZİ'M RAHAT UYU...

Yarın, Kasım'ın en kara günü! Sonbaharın, güz mevsiminin bütün hoyratlığını sergilediği Kasım ayının, en insafsız günü!
Dünya insanlık tarihinin her yüz yılında bir mûcizenin gerçekleştiğini; son yüzyılın mûcizesinin de Atatürk kimliği ile Türk Milletine nasîb olduğunu, bütün dünyanın, Türk Düşmanlarının, Haçlı'nın, Yedi Düvel adlı Türk-İslâm düşmanlarının kabûl ettiği, "Muhteşem Türk Atatürk"ümüzün ölümsüzlüğe terfî ettiği günün 72. senesi!
Padişah'ın ve avânesinin yurt dışına kaçtığı veya sürgün edildiği, 17 milyonluk Türkiye'nin bütün yaşayanlarının "Sarı Paşa, Gâzi Paşa" diye bağrına basmaktan öte emrine girme yarışına girdiği günlerde; isterse padişah, isterse diktatör olabilecekken Türk Milleti'ne tarihî kimliğini hatırlayıp hatırlatarak tebaalıktan-kulluktan vatandaşlığa terfisini sağlayan demokrasiyi, cumhûriyeti gerçekleştiren ve "En önemli eserim" dediği Cumhuriyeti Türk Gençliğine emânet eden Türk İrâde'ye sâdık kalamamış gibi hissediyorum kendimi!
Atatürk Gençliği'nin, yani O'nun sağlığında 18-25 yaş arası kuşağın, birinci veya ikinci kuşaktan ahfâdı olan bizim, emânete yeterince sahip çıkamadığımız utancındayım!
İstiklâl Mahkemeleri'nde ihânetleri sabit görülerek îdam edilmişlerin intikamcı torunlarının, İkinci Cumhûriyetçiler adıyla boy göstererek hilâfet ve padişahlık özleminde olanların; Cumhûriyetin sağladığı demokratlık haklarını araç kullandıklarını hiç saklamadan Cumhuriyetle-Atatürk'le-Mesai arkadaşlarıyla hesaplaşmaya soyunan tekke-zâviye artıklarının sinsi takipçileri mürâilerin yaptıklarına, seyircilik yapmak gibi bir basîretsizliğin korkunç pişmanlığı içindeyim!
"Ne mutlu Türk'üm diyene." formülünü; ulusları toplayıp budunlaştırarak; "Türk Budun, ökün!" diye tarihe ve taşlara yazan Göktürklerden alan Millet Evlâdı bir kahramanın, gâzinin, emektârın emeklerinin inkârına seyircilik yapmış olmanın müthîş utancı içindeyim!
Başkentinin işgal edildiği, sınırlarının pergelle çizilerek taksîmle paylaşıldığı, işgal kuvvetlerinin atlarının çekildiği, paryaların dansöz oynattığı camilere milletin içinden kahrederek seyrettiği; işgal kuvvetlerinin emirleriyle verdikleri fetvâlarla Mustafa Kemâl'i şakilikle suçlayan idamına fermân veren hainlerin olduğu bir kalıntılar-molozlar çöplüğünden yeni ve milli bir devlet çıkaran; Albayrağımızı yeniden göndere çeken, minarelerde yeniden Ezan-ı Muhammedi'yi inleten, Peygamber(s.a.v.) Efendimiz'in Kabirlerini yıkmak isteyen Suudileri tehditle durduran bir Müslüman-Türk Kahraman'ın emeklerini inkâr eden nankörlerin; alıştıra alıştıra, "en kılcal damarlara sirayet edinceye kadar" sinsice yaptıklarına seyircilik yapmış olmanın müthîş utancı içindeyim!
Günde kaç kere helallik istediğimi, günde kaç Fatiha ikrâm ettiğimi Vallahi bilemediğim "Muhteşem Türk Atatürk"e manevî huzûrunda ve gıyâbında söyleyecek sözüm, resimlerinde bile olsa yüzüne bakacak yüzüm kalmadığının farkında olarak kahretmekteyim!
Bize hakkını helâl etmemişse -ki ettiğini söylemiş-, edeceğinden endişemiz olmamasına rağmen ısrarla helallik istemekteyim! Bize hakkını helâl ettiğinin mânen de olsa bir işâretini alabilsem Türk Yüreğim, utancından durur!
Allah rızâsı, emânete sadâkat, Misâk-ı Millî'ye ölesiye bağlılık, "Türklük gurur ve şuuru-İslâm ahlâk ve fazîleti"nden nasiplenebildiğim kadarıyla tavır sergilemek gayretinde ama gayretimin yetersizliği yüzünden utanç içindeyim!
Ey Atatürk! Muhteşem Türk!
Ey Sarı Paşam'ın silah arkadaşları! Ey "Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ" diye adresleri Vatan olarak bildirilmiş Şehitlerim: Bize hakkınızı helâl etmeyin! Bizim rüyalarımıza girin! Bizim rüyalarımızı karabasana çevirin! Bu sizin hakkınız!
Biz; bıraktığınız muhteşem emânet ve ortamın kıymetini bilemedik! Şımarıkça hoyratça harcadık mirasınızı! Siz rahat uyuyun! Resulullah(s.a.v.)'ın ağuşunda istirahat edin. Adn Cenneti, ikametgâhınız olsun. Bizi bizimle ve utancımızla başbaşa bırakın! Başkasını hak etmiyoruz çünkü!
Ulu Tanrım! Dedeme bırakılan Cumhûriyetle şımararak millete zulmedenlerden nasîbim kadar çektiklerimden kaynaklanan bütün çilelerimin hakkını, Sen'in şahitliğinde ben; O ulu Atam'a helâl ediyorum. Helâl olsun! Gadasını alsın!
Rahat uyu; Atam, Atatürk'üm, Muhteşem Türküm...
Selâm, sevgi, dua...

Hiç yorum yok: