Cuma, Kasım 26, 2010

HAKKIMSA İSTİYORUM!...

"Hak verilmez alınır!" Türk öğretisiyle yetiştik.
Eğer hak verilmiyorsa bu gasptır! Hakkını almak için savaşamayan zayıfsa hakkı vermeyen zâlimdir! Zûlüm karşısında susmak; "Küfr'ün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır." öğretisinden hareketle şeytânlık değilse mürâiliktir! Son otuz yılımızda ilm-i siyâset diye belletilen ehven-i şerre mecbûriyete baş kaldırmamak 21.yy. Taif Ehli'liğidir!
İki yüzlülükten, mürâilikten, yağcı tarifi almaktan, yanlışı sadece taraftarlık duygularıyla alkışlamaktan, en can acıtıcı doğruyu söyleyememekten, sevdiğimin başkalarının düşmanca tenkîtleriyle incitilmesindense uyarıyı yaparak hatâya engel olamamaktan Allah(c.c.)'a sığınırım!
Türk Milletinin zorda, Türk Devleti'nin darda olduğu bu çetin günlerde; suyu getirenle testiyi kıran arasındaki farkın fark edilebilmesi için Nasrettin Hoca uyarısını yapmak zorundayım!
Önce hakkıma sahip çıkarak başlamak istiyorum! Fedakârlık başka, hakkın gasp edilmesine ses çıkarmadan teslîmiyet başka şeyler!
Günlerdir, haftalardır ölesiye bir merâk ve heyecanla; Dâvâ Aysbergleri ile, Ülkü Devleri ile Teşkilâtın elele tutuşturulması buyruğunu bekliyorum! Zaman komada! İhmâl edilerek geçen her an; Millî Mücâdeleye verilecek katkı geciktirilerek yapılan zaman isrâfıdır!
Hiç tevâzu göstermeden yetişmiş-kalifiye Türk Milliyetçiliği, Milliyetçi Hareket, Ülkücü Hareket, Yüz Milyonluk Milliyetçi Türkiye; "Millet-Devlet-Vatan-Bayrak" bütünlüğü, özetle MHP propogandistlerinden biri olduğum iddiasındayım! Hayatımın tamamını, bu şekilde yaşadım! Okyanus Ötesi'nden ilan edilen; "Küreselcilerle milliyetçiler mücâdelesi"ne içgüdüsel olarak, kimseye danışmadan Türkçe baş kaldırdım! AKP'nin referandum sürecinde; "MHP'de tsunami olacak!" saldırısına gene içgüdüsel olarak 17 Ağustos 2010' da; "Ülkü Devleri"nin, parti içi politikasını beğenmeseler bile Parti'nin mevcût Genel Başkanını sizin karşınızda yalnız bırakacaklarını mı zannedersiniz? Bininizi, Devlet Bahçeli'nin kestirip attığı, traş artığı saçının teline kurban etmez mi en kızgın Ülkücü? " tepkimi koydum!
Bir Türk Milliyetçisi olarak, Ülkücü doğmuş-ülkücü yaşamış-ülkücü yaşayan-ülkücü olarak ölecek biri olan ben, tek kişilik savaşımı başlatırken; "Birlik-Berâberlik Daveti" falan söz konusu bile değildi!
Bilirim ev danası öküz olmaz! Bilirim evin çocuğu asla büyüyemez! Bilirim elde birlerin ihmâli mukadderdir!
Bunları bilerek, ihmâli kanıksamış biri olarak; kendi dilime vurduğum bağı kırabilmem için, kendi sohbet ortamlarıma kendi çektiğim setleri yıkabilmem için, gönlümce kimsenin "Hoca! Ne yaptın?" sorusuna muhatap olmadan, "Niye?" ye gönlümce cevâp vererek propogandama başlayabilmem için; dilimin, elimin, önümün açılmasını sağlayacak "Teşekkür ve dâveti"mi bek-li-yo-ruuuum!
Hayatımda ilk defa ağzımla istiyorum, ağzımla yiyeceğim!
Hiç bir hâreketimi; kimseden emirle yapmadığım için bu hakkımın teslîminde de kimsenin aracılığına tevessül ve tenezzül edemem! Bu, benim beni inkârım olur! Bu, benim beni taraftar tarifine sokuşum olur! Bu, benim karakter intihârım olur!...
Dünyâmın olmazsa olmazı Teşkilâtım; Hakkımı ver! Bir teşekkür ve dâvetle beni Millî Seferberlik çağında özlediğim mücâdelenin içine alıver! Küsmeğe tenezzül etmeyen yüreğimin, bitmiş kızgınlığına kesin olarak son ver! Beni Teşkilatımla buluştur artık Teşkilâtım!
Ağzımla istiyorum, ağzımla yiyerek tok gönlümle; kolum kuvvetli, elim kuvvetli, dilim kuvvetli olarak saldırıya geçip en geçerli Türk Savunması taarruzu, yaşamak istiyorum vesselâm!
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: