Cuma, Kasım 05, 2010

BU GÜCE, GÜÇ YETMEZ!

Sessiz kalıp teşekkür etmesem enâniyet diye algılanmasından, teşekkür etsem sol elimle gırtlağına sarıldığım nefsime rahat nefes aldırmaktan korkarım ama teşekkür etmeliyim!
Günlerdir tebrîkler, teşekkürler alıyorum.
AKP'nin; "Küreselcilerle milliyetçiler mücâdelesi"ni açıklamasıyla tarafımı belli ettiğim ve yine AKP'nin; "Referandum sonrası tsunami" adını koydukları MHP'ye saldırı hesapları üzerine ülkücü refleksimizle; Teşkilatlarımıza ve Genel Başkan'a destek sözlerimiz üzerine bu tebrik ve teşekkürler! Oysa bensizliğin farkında bile değildi teşkilâtım ve bensizlikle teşkilâtımın asla eksiği yoktu, olamaz da...
Allah(c.c.) şahîdimdir ki ne teşekkür, ne kimseden taltif ve tebrîk beklememiştim! Tamâmen içgüdüsel ve tamâmen irticâlen bir tavırdı yaptığım. Ülküdaşlarımı mutlu edebilmişliğimin huzûrunu yaşıyorum. Aslında duyarlı ülküdaşlarıma, Millet-Devlet ve Teşkilatları çıkarına öfkelerini yok eden yürekli Türk Milliyetçilerine, teşekkür edilmeli yetkililerce...
Yıllardır, îmânımın gereğini yapmaya gayret ederim. Aklımın îmânı, îmânımın aklıyla; kara gecede, kara taşın üstündeki kara karıncayı görüp-gözeten Tanrım'ın oluşturulan bu sûni kara bulutlara direnen ülkücüleri görüp-gözettiğinden asla şüphem olmadı.
Ülkücüler; güncel söylemle popülerleşip tanınmayı hiç sevmezler! Ben de, hayatım boyunca sol elimle nefsimin boğazını sıkarken sağ elimi de bulup-buluşup tokalaşmak isteyen Ülküdaşlarıma uzatıp durdum! Ki yıllar önce; "Ben gönlümü ülküdaşlarımın ayakları altına atmışım. İsteyen ezip geçer; "Oof!" dersem nâmertim! İsteyen de turâb ettiğim gönlümü alıp gönlüne katarak ihyâ eder; o zamanda ; "Ooh!" demezsem nâmertim!" demiştim! O günlere de, bu günlere de şükr'olsun!
Ülkücüden, Türk Milliyetçilerinden başka her kese mubah olan "konjonktürel demokrat bakış riyâkârlığı"yla; millî ve mukaddes değerlerimiz çekiştirilmeğe başlandı!
Türk Milletinin yüz binlerce şehit bedelli Türkiye Cumhuriyeti Devleti, işbirlikçilerin de yardımlarıyla Haçlı'nın yeniden iştahını kabarttı! İşbirlikçilerin ve Haçlı Müslümanlar'ın da yardımlarıyla yapılanlar, MHP'ye karşı başlatılan sistemli saldırılar, canımızı yaktı bizi tahrîk etti! Ülkücü refleksimizle Türkçe tepki verdik. Millî Heyecan fitilini ateşlemişsek, sadece Türk karakterimizin, ülkücülüğümüzün gereğini yapmışız!
Şükrolsun ki bir kıvılcım, millî seferberliğin meş'alesine dönüştü! Bu Millî Dip Dalgalanması'nı doğru okuyan Devlet Bahçeli de mes'eleye Türkçe sahiplenince, ortaya bu hoş manzara çıktı.
Ülkü Devleri, Kutlu Sefere çağrıldılar! Mola verdikleri, kaldıkları yerden ve dinlenmiş olarak yeniden yola çıkıldı!
Bu millî güce, güç yetmez! Dayanılamaz! Bu millî şahlanıştan korkmayanın aklından şüphe edilir! Bu millî selden kurtulmanın tek yolu, suyun akışına ve selin ruhuna uygun hareket etmektir! Çünkü kükreyen bir sel bu! Bendini çiğner, dağları yırtar aşar!
Hastalığı tedâvi edilmiş, lokal inmelerden kurtulmuş sağlıklı bedende; baş nereye giderse ayaklar da oraya gider! Artık yol da bellidir, yolcular da! Hedef te bellidir, okçu da!
Allah; Türk Milliyetçilerini yolundan, hedefinden şaşırtmasın; Allah, bu müthîş birlikteliği korusun. Kur'an rehberliğinde ki Tûran Seferi'nde yardımcı Allah'tır...
Bu kutlu millî birlikteliği saboteyi düşünenler varsa -kim olursa olsun- Allah, Kahhâr adıyla kahr'etsin vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: