Pazartesi, Kasım 29, 2010

MÜDÂFAA VE TAARRÛZ FARKI...

Bir akademist, stratejist ve siyâset bilimci değilim. Sıradan bir okur-yazarım! Akademistlerin fikirlerine, sütten ağzı yanmış biri olarak hep üflerim! Sert iniş-çıkışlarla geçen hayatımla deneyimli bir savaşçı olduğumu ise çok iddiayla söyleyebilirim.
Savaşçılıktan hareketle; savunma ile taarrûz arasındaki farkı hem bilir, hem de anlatabilirim! Meselâ Pilevne Kahramanı Osman Paşa'nın destanlaşmasını; yardım beklenirken yapılan savunmadan ziyâde yardım gecikince yapılan Hurûç hareketiyle yâni ablukayı yarmak için yapılan taarruzla sağladığını, tarihin anlatımından bilirim!
Büyümek isteyen, gelişmek isteyen, yayılmak isteyen devlet te, millet te, ticâretçi de, siyâsetçi de risk alarak taarrûz etmelidir. Mevcût hali muhafaza ile yetinenlerin yapacağı ise tahkîm edilmiş siperlere çekilerek müdâfaadır!
Artık partili-partisiz, sağcı-solcu, ülkücü-devrimci bütün vatanseverlerin, milliyetçi-ulusalcı bütün milliyetperverlerin ortak kanaatleri BOP Eş Başkanlığı'nı övünerek kabullenen ve ikrâr eden AKP Hükümetinden milleti-devleti-cumhûriyeti kurtarmaktır.
Bu anlamda AKP'nin merkez ve taşra teşkilatlarındaki vatanperver-milliyetperver insanların hedef alınması gerekirken CHP ve MHP'nin benzer iç sebep ve saiklerle uğraşarak vakit kaybetmeleri, olumlu yorumlanabilir mi?
AKP'nin sandık başarıları, mahirâne uyguladığı "Soğan Soyma Tekniği" iledir! Soğan gibi kat-kat ve içe doğru, öze doğru yaklaşıldıkça yumuşayan bu yapıya neden el atılmaz? Küskün-dargın-kızgın-yorgun v.b. bahânelerle gitmiş veya gitmeye hazırlarla uğraşılacağına; Bizzat Tayyip Erdoğan'ın yaptırdığı araştırma sonucu tesbit edildiği 'Yandaş Dolma Kalemler'ce söylenen AKP teşkilatlarında ağırlığın "eski Ülkü Ocaklılar"da olduğu, ikinci sırayı "eski Milli Görüşçüler"in aldığı gerçeğinden hareketle; AKP soğan gibi kat-kat ve kolayca soyulamaz mı?
Sekiz yıllık AKP döneminde kaybedilen millî değerler, cumhûriyet kazanımları hatırlatılarak bu "eski" sıfatlı millîcilerin vicdânlarına hitâbedilemez mi? Mütedeyyin dindârlara sadece BOP Eş Başkanlığı'nın ve bu projenin ne olduğu ısrarla anlatılarak ortak edildikleri millî vebâl hatırlatılamaz mı?
AKP'den kurtulmanın yolu, AKP deprem çadırını dağıtmaktan geçmez mi? Kırk yıldır; alıştıra-hazmettire aldıkları mesâfeyi; kırk yıl insafsızca kullandıkları "alnı secdeli, türbanlı, imam-hatipli, tarikatli-cemaatli" söylemleri dînî argümanlarla yok ederek mesâfe alınamaz mı?
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir." deyip alınan oylarla; sekiz yıllık AKP döneminde Karun'laşanları geçmişleriyle yüzleştirmek; küçük ölçekli esnafın, rençberin, orta direğin yok edilerek yardım paketlerine mecbûr bırakıldığını belgeleyerek anlatmak zor mu?
Bu işler, sadece AKP'ye mi mûbah?
Kırk yıllık Kürt Ülkücülerle PKK'nın katlettiği insanların kapıları tek tek çalınamaz mı?
Türklüğü ile iftihâr eden ve en fazla da bu özelliklerinden ve Atatürk'e sadakatlerinden dolayı hedef seçilen Alevî Türklerle birebir temâsa geçilemez mi? Kırk yıllık maziyle herkesin bildiği Alevî Ülkücülerle Dede ziyâretleri, Cem Evleri ziyâretleri yapılamaz mı? Bunlar seçimden sonraya ertelenirse seçim öncesi müdâfaa zor olmaz mı?
Allah aşkına çıkın artık evlerinizden! Zaman durmak, birilerinin bir şey yapmasını bekleyerek pineklemek zamanı değil!
Yolculukta, seferde yol arkadaşı merak edilerek tanınmak istenebilir ama meydanda herkesin gözü hasımda olmaz mı? Küreselcilerle milliyetçiler arasında başlatılan savaşta her milliyetçi-ulusalcı-vatanperver meydandaki hasma kilitlenerek atağa geçmek zorundadır.
Zaman kısa, rakîb küreselcilerin de destekleriyle epeyce güçlü vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: