Pazartesi, Kasım 01, 2010

TÜRKÇE İTİRÂZLARIM!...

İtirâzım var; Atatürkçe, Türkeş'çe, Türk'çe!
Düşmana itirâz etmem! Gelir, savaşırım. Kaçar, bastırır yok ederim. Başlıysa baş eğdirir, dizliyse diz çöktürürüm. "Tek düşman kalmayıncaya kadar" ölümüne savaşırım. Ölürüm, öldürürüm!... Ama hâine itirâzım var!
Kalleşe itirâz etmem! Kalleş tanınmaz zâten. Tanınsa kalleş olamaz! Puşta-nâmerte mertin tahammülü zor. Kalleş, arkadan vurur kalleşçe, yine sırt üstü düşerim! Yüzümü, gözlerimdeki son şimşeği görsün, ödü patlasın diye! Ölürüm kalleşin kalleş saldırısıyla ama ölümümü düşmana muştulayan hâine itirazım var!...
PKK'lıya itirâz etmem! Kalleştir. Haçlı'nın taşeronudur. Alçaktır. Kalleşçe baskın yapar, ölürüm! Peşine düşer itlâf ederim. Telef eder gebertirim. İtirâz etmem ama geberttiğim, Vatanımı-milletimi korumak için itlâf ettiğim teröriste "insan hakkı" var diye arka çıkan, siyasallaşmış maskeli hâinlere itirâzım var!...
Devrimciye itiraz etmem! Hatta özlüyorum bile! Düşmanın merdini en son onlarda yaşamıştık. Ölmüştük, öldürmüştük. Yıllarca kavga etmiş, yıllarca "Niye dövüştük?" diye sormuştuk, sorgulamıştık... Ama devrimcilikten geçinenlere, "68 Kuşağı" diye savaşçı devrimcilerin ruhlarını inciterek onların arkadaşları maskesiyle işbirlikçilere, medyatik oryantallere, kapitalizmin elinde, euro-dolarla alınıp satılan "dolma kalemler"e, gezgin fikir pespâyelerine itirâzım var!...
Etraftaki ürkek kalabalığa itirâzım yok. Bu kalabalık içindeki yalnızlığa itirâzım! Bu kadar gürültü arasındaki sessizliğe, sessizlik içinde suskun çığlıklara itirâzım var!...
Selâm arkasına saklanan menfaate, sahte sırıtışla mîde bulandıran arsızlara; yüze alkışlayıp arkadan küfreden taraftar sahtekârlara itirâzım var!...
Ne düşmanın, ne de dostun merdine -hâşâ-itirâzım yok! İtirâzım sahtenin her türlüsüne!...
İtirâzım, kavramları karıştıranlara! Dostluğun arkadaşlıkla, arkadaşlığın yoldaşlıkla, aşkın sevişmeyle, sırrın yüzleşmeyle, ispiyonculuğun itirafçılık adlı alçaklıkla karıştırılmasına itirâzım var!...
İtirâzım; milliyetsiz milliyetçilerin kahramanlara gülüşüne; kahramanların hâla bu sahtekârlar için ölüşüne itirâzım var!...
Demokrat maskeli zorbaya, diplomat maskeli korkağa; zorbalığı ümmetçilikle, cemaatçilikle, dincilikle maskeleyen türban mürâîlerine itirâzım var!
İtirâzım düzene! Düzenin ezmesine, ezilmesine rağmen düzeni savunan âciz köleye itirâzım var!...
Ellerini, dillerini, ceplerini, soylarını karıştıranlara; iffetsizliği sosyeteleştirenlere, hırsızlığı-yolsuzluğu-hortumculuğu-vergi kaçakçılığını dâr-ül harb dedikleri ülkemde meşrûlaştıran dinsizlere, Allah ile aldatanlara, öfke ile hitâbeti sarmallaştıranlara itirâzım var!...
Fikir adamına -hâşâ- itirâzım yok! Ümmetçisine de, devrimcisine de, ülkücüsüne de... Vatanın-Milletin-Devletin bekası için îlan edilen "Millî Seferberlik"e, korkaklığına binbir maske icâd ederek katılmayan, katılacaklara aklınca itirâz eden firâri dedikoduculara itirâzım var! Türk Milleti'nin refleksi olduğunun farkında olamadan ülkücüyüm diyenlere itirâzım var!
İtirâzım; Atatürkçe, Türkeşçe, Türkçe itirâzımı anlatamadıklarıma!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: