Cuma, Mayıs 11, 2012

AKLI OLAN, DÜŞÜNÜR...

Son günlerde, on yıl öncenin mazlûm rollü ve Allah ile aldatan dincilerin desteğiyle günümüze gelmiş birinin baskısına muhatap bir başka mazlûm rolüne yatmışın, bir gazetecinin çekişmelerini izlerken yine; "Cambaza bak!" tırılıyoruz!
Altını çizelim ki işini layîkiyle yapanı takdîr başka şeydir, sevmek başka şey...
Günümüzde işini layîkiyle yapan birkaç istisnâ var ve şahsen onları takdîr ederim ama sevip sevmediğimi söyleyemem çünkü tanışmıyorum! Tanımadan, tanışmadan birini sevmek veya sevmemek eksik ifâde olur.
Günümüz istisnâlarından saydığım iki kişiden ve bana göre yanlışlarından bahsedeceğim.
Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun'a destek amaçlı yazdıkları son yazılarında bir polis köpeğinden bahsedip, adının "Paşa" koyulduğunu söylemiş! B. Coşkun'un işâret fişeği fitili görünümlü yazısına kendince destek vermiş! İyi de yapmış! Araştırıp soruşturmadan yazacağına ihtimâl vermem ama Emniyet Teşkilâtında kendini bilmez birinin veya; "Cemaat değiliz." demelerine rağmen ısrarla cemaatçilik atfedilen; "Paranın dîni olmaz" öğretili Gülen A.Ş. Ceosu'nun etki alanına girmiş biri veya birilerinin, -güya- intikâm için köpeğe "Paşa" adını koymuş olmaları, Bekir Coşkun veya benzerlerinin yaptığı yanlışı doğrulayabilir mi? Aksine, sadece iki yanlış eder!
Bu davranış, bazı kışlalarda, câhil ama orduya sevdâ ile bağlı birilerinin aynı mantıkla köpeğine "Polis-Komser" adını vermesiyle karşılık görürse kim, ne diyebilir?! "Ben yaptım oldu!" nobranlığıyla, despotluğuyla düzen-huzûr sağlanabilir mi?
Yanlışla mukabele, sadece iki yanlış eder! İki ölüden bir diri çıkmayacağı gibi, iki yanlıştan da bir doğru asla çıkmaz! Bir başka teslîmiyetçi-düz mantıkla eğer elinde güç bulunduranların her dedikleri, her yaptıkları doğruysa Firâvun'un, Nemrût'un yaptıklarına kim, yanlış diyebilir?
Ellerine kalem nasîb'olmuş kişilere; inançlı veya inançsız ayırımı yapmadan Allah'ın, Kur'ân'da ettiği; "Nûn! Yemîn olsun kaleme ve yazanların satır satır yazdıklarına" (Kalem-1) yemîniyle kaleme ve satır satır yazanların yazdıklarına gösterdiği ihtimâmı hatırlatmak isterim!
Bu arada; Allah rızası için yazanla Şeytan'a yardım için yazanlar olabileceğini de kabûl ederim...
Kur'ân öğretisinden biliyoruz ki aklı olmayanın îmânı olmaz. Akıl îmân eder ve akıl dille îmânını ikrâr eder. Elbette inkârı da akıl eder! Bu yüzdendir ki Allah akla çok vurgu yapar ve akıllıları yargılayarak ödüllendirir veya cezâlandırır! Akılsızlar, meczûplar, deliler sorgudan muâftır!...
Akıl, îmân, kalem ve yazı arasında düzenli bir ilinti kurduğumuzda; Allah'ın kaleme ve yazanların satır satır yazdıklarına ettiği andı, çok dikkate almak gerekir diye düşünüyorum!
Akıllı kişi, kalemiyle ve satır satır yazdıklarıyla Allah'ın muhteşem ödülüne veya cezâsına muhataptır! Kalemle ışığa-felâha işâret eden akıllı ile karanlığa-zûlmete işâret eden akıllı arasında, elbette bir çekişme olacaktır ve bu çekişmenin hâkemi Allah'tır. "Allah aranızda hükmedinceye kadar sabırlı olun! O, yargıçların en hayırlısıdır." (A'raf-87)
Yine aklımızın îmanı veya îmânımızın aklıyla; yanlışının farkına vararak yanlışında ısrârın adı, kibirdir diyebiliriz ki kibirlinin hasmı da Allah'tır...
Netice olarak Bekir Coşkun, yanlış yapmıştır! Yaptığının doğruluğunda ısrarla incittiklerinden özür dilemeyecekse ve bu yanlışına destek verenler de yaptıklarının farkındalıkla buna devâm edeceklerse saflarımız kesinlikle ayrışacaktır!...
Birileri karanlığı-zûlmeti işâret ederek savunurken veya savunanların değirmenine su taşıyıcılık ederken birileri de Allah rızası için ışığı-felâhı işâret edecektir. Allah Evliyâlığı ile Şeytan Evliyâlığı da Kur'ân'dan öğrendiğimiz kavramlardır...
"İnsanların iki türlü ismi vardır; biri iyi, biri kötüdür. İkisi de unutulmaz. İyiyi överler, kötüye söverler." (Kutadgu Bilig)
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: