Cuma, Mayıs 11, 2012

PAŞA'MA SALDIRAN MAZLÛM KURNAZ!...

Düşene vurmadık hiç!
Ne Türk töresinde, ne de İslâmi ahlâkta düşene vurmak yok! Aman dileyene, teslîm olana vurmak yok! Vurup düşürdüğüne yerde vurana, aman dileyene, teslîm olana vurana Türk töresinde de, İslâm ahlâkında da zâlim denir.
"Küfr'ün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır." buyurmuş Hz. Peygamber(s.a.v.)'imiz. Zûlmün karşısında susmak ta, zûlme ortaklık! Ne Türk töresinde, ne de İslâmî ahlâkta; "Gücü yeten yetene" tarifli orman kanununa izin yoktur ama herkesin haddini bilmesi de vâcibdir, farzdır!
Güçlü sanılan, güç yetmez zannedilen birilerine "dolma kalem"lik ederken, yoldan geçenlere, havada uçanlara saldırmak kolaydır! Eğer güç kendi yüreğinle-sıkletinle düz orantılı değilse, başkasının gücüne güvenerek yapılanların, günün birinde, bir başkası tarafından mutlaka hesâbı sorulur! Yaslandığın ağaç kurur, adam ölür, güvendiğin dağlara kar yağar ve kalırsın ortada!
Yaslandığın, güçlü zannettiğin; kimseye destek olmana izin vermediği için, onun yokluğunda kendinle ve yaptıklarınla başbaşa kaldığında kıyâmetin kopar!
Ve başlar ağlamalar, zığlamalar! "Benim dünyam zehir oldu, inanılmaz tehditler küfürler... Ben ve ailem tehdit altındayız şu anda. Bir Başbakan nasıl bir yazarı hedef gösterir?" diye mazlûma yatmalar!
Dilin kemiği yok tamam da, gırtlak niye kırk boğum? Kırk düşünüp bir söylemek için olmasın? Dilin kemiği yok diye elin de şirâzesi olmayacak mı? Eline her alan, çalakalem heryere, herkese saldırma, hakâret hakkına sahîp mi?
Şimdi BOP Eş Başkanı Başbakan'ın öfkesine muhatap olduğu için süt dökmüş kedi misâli mazlûmlaşan "Dolma kalem", ne yazmış hatırlayalım: "... Sahipsiz kurt, ... gördü onu... Çok bakımlı, şişman, keyfi yerinde, kulübesinin içinde öyle oturuyordu aynı soydan gelen köpek.. Selam verdi: 'Merhaba...', 'Merhaba...', 'Adın ne?', 'Paşa...' " diye başlayan güya bir fıkra!
ABD'nin "Bizim çocuklar" sıfatlı generallerine, NATO Generallerine; Pensilvanya'da mûkim Gülen A.Ş. Ceosu'na yöneltilen; "Askeri vesâyet ne zaman bitecek? " sorusunun cevâbı ve muhatâbı General'e bakış şeklimizi hiç saklamadık ve değiştirmedik!
Onların güya tam zıddı yerde durup, Vatan kurtarmaya soyunan emekli generallere de sesimizin gücü kadar seslendik! Açık mektuplar yazdık ama asla ve kat'a hakâret etmedik! Hatta NATO Generalleri ile Millî vicdân Paşalarımız'ı birbirine karıştırmamak gerektiğini de defâlarca yazdık!
"Biliyorsan huyunu, içmeyeceksin etin suyunu" Kardeşim!..
Mâdem bu kadar korkaksın, mâdem yanında veya arkanda güçlü vehmettiğin kimseler yokken alışkanlıkla sarf ettiğin sözünün arkasında duramayacaksın, o zaman su-sa-ca-ksın!.. Millete ve bana Kemalist pozlarıyla, Atatürkçü pozlarla ahkâm kesmeyeceksin!..
Ve bileceksin ki Türk Milleti'nden başka, en sevdiği erkek çocuğuna "Paşa" adı veren başka bir millet yoktur! Ve sür'atle adı "Paşa" olan bütün Türklerden, çocuğuna "Paşa" diyen herkesten, millî vicdânın ölü veya diri bütün Paşaları'ndan, Şühedâ ve Gâzi Paşalar'dan özür dileyeceksin!
Dilemezsen, yanlışına mazlûm demokrat rolüne yatarak sahîplenmek kurnazlığına devâm edersen; kimse demezse ben, sana; "Vay Paşa babalı vay!" derim!
Yok öyle! Arkana NATO Generallerini alıp Kemalist edâlarıyla millete hakâretler ettiğin daha dünken, bugün ABD'nin Sivil BOP Eş Başkanı'nın öfkesine muhatap olunca mazlûma yatıp demokratlaşmayı yemezler!
"Devlet sahneden çekiliyor! Buyurun sahne sizin" doğrusunu; "Yahu! Siz kimsiniz?" zâlim saldırganlığıyla yanlış eden BOP Eş Başkanı'na da; "Yahu! Sen kimsin?" diye millî vicdânı temsîlen karşı çıkacak yürek sahîbiyiz El hamd ü lillâh!
Bu Asîl Millet; "El yumruğu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanarmış!" der vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: