Cuma, Mayıs 11, 2012

ÎMÂN SORGUCU BÜLENT ARINÇ!...

On yıldır; "Adamlar yanlışlarını, doğru tavırla, doğru adreslerde anlatarak kazanırken bizimkiler; doğrularını yanlış tavırla, yanlış yerlerde ziyân ediyorlar!" diye yırtınır dururum!
Adamlar; camilerde propoganda yaparlar! Meyhâlerde, kahvehânelerde, hâne hâne evlerde propoganda yaparlar! Kerhânelerden kapı kapı dolaşıp oy isterler! Yaptıklarının hepsi, söyledikleri ve vaatleri yanlış olmasına rağmen doğru!
Bizimkiler; Hz. Peygamber(s.a.v.)'in, bütün siyâsi ve toplumsal mes'eleleri Allah'ın Evi adlı mescitte yaptığını unuturlar ve "Camide siyâset olmaz!" derler! Siyâset camide olmazsa nerde olur be mübârek?
Meyhâneye, kahvehâneye gidenleri nerdeyse aforoz ederler! Olmaya herhangi bir il-ilçe başkanı bir kahvehânede veya meyhânede görülmeye! Ne kâfirliği kalır, ne hâinliği!
"Bu memleketin Cumhurbaşkanından genelev sermâyesi kadına kadar insanlarının mes'elesi, mes'elemizdir." diyen Alparslan Türkeş'in müthîş siyâsi öğretilerini bile anlamamakta direnirler, kendileri ziyân olur, milletin istikbâlini de ziyân ederler!...
Tabiat ve siyâsetin boşluğa tahammülü olmadığını biliyoruz! Bilmemize rağmen boşluk vermekte ısrar ediyoruz ve boşluğu dolduranlardan şikâyette de yeterli olamıyoruz!
Başbuğ Alparslan Türkeş'in; 450 mevcûtlu TBMM ve 150 mevcûtlu Cumhuriyet Senatosu'nun olduğu dönemlerde; yetkilerinin farkında olan başbakan anlamında; "Tek meclis, tek ve muktedîr başkan" dediğini hatırlıyoruz ama 1987'den sonra, 7 Coğrafi Bölgeli Türkiye'yi bölgelerden hareketle eyâletlere ayırıp başkanlık sistemi hayâl edenlere nasıl karşı çıktığını da hatırlıyoruz!
BOP Eş Başkanı Başbakan, Başbuğ Türkeş'in Küçük Oğlu'nu da yanına almışlığın rahatlığıyla "Dokuz Işık"ın bir yerinden, Bülent Arınç ise bir başka yerinden yakaladılar! Siyâset yapıyorlar! II. Cumhûriyet'in Anayasası'nı hazırlıyorlar! Muhalefet ve siyâsi muhatapları mutlaka gereken cevâbı verirler! Veya vermeliler!
Ben Bülent Arınç'ın başka bir sözüne itirâz edeceğim. ''Bizim de fikrimiz böyledir, biz 9 ışığa iman etmiş insanlarız, demesi gerekenler, .... Türkeş'in sözlerini bile inkar edecek noktaya geliyorlar." demişler!
Orada durun Arınç Efendi! Orada durun!
Türk Milliyetçileri - Ülkücüler, îmân ile fikir mensûbiyeti arasındaki farkı kesinlikle bilirler! Îmân kuralları ve Allah buyruklarını ihlâli ise; "Dokunmanın ibâdetten sayıldığı" diye yapılan tariflere itirâz etmeyenlerde bile aramazlar!
Kişiye, dünyevî hırs ve isteklere teslîmiyeti, önce biât edip sonra biât ettiği kişi hastalanınca; "Kimseye biât etmedim." diye inkâr edip, hemen bir gün sonra, bu sözlerini de; "Tarihî bir hatâmdı!" diye inkâr eden takîyyecilikte bile aramazlar!
Türk Milliyetçileri - Ülkücüler, mütedeyyîn Müslümanlar olarak hiç kimsenin, bir başkasının takvâsını ve îmânını sorgulama hadsizliğini göstermezler! Çünkü Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler; Kelime-i Şehâdet'le ikrâr eden birinin müslümanlığına inanırlar. Kâfir olduğu bilinen birine bile, Hz. Peygâmberimiz(s.a.v.)'e yapılan; "Kalbine mi girdin?" ilâhi uyarısından hareketle kâfir demezler! Çünkü bunun kendi îmânlarına zarar vereceğini bilirler!
Türk Milliyetçileri ve Ülkücüler; "O'nun delîllerinden biri de gökleri ve yerleri yaratması, lisânlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır." (Rûm-22) Âyeti'nden Türkçe lisânlarıyla ve Türk teniyle yaratıldıklarını bilirler; Hz. Peygamber'in; "Sizin en hayırlınız -kavminin zulüm ve haksızlıklarını destekleme günâhını işlemeden- kendi soyunu müdafaa eden kimsedir." (Ebu Davûd, Sünen, IV, s.331, no: 5120) Hadîsinden hareketle de milletlerini savunurlar. Hem asıllarını inkâr etmez, hem Haçlı ile birlikte 400 yıl tebaamız olmuş Müslümanlara demokratik bombalar atmaz, hem de müslümanları katleden, ırzlarına tecâvüz eden haçlı askerlerine duâ etmezler!
Arınç ve benzerlerinin; kendilerinin fikir mensûbiyetleri ile kişiye biatları ile kendi îmânlarını gözden geçirmelerini, amacını aştığını farzettiğimiz bu sözlerinden dolayı tevbe etmelerini ve muhataplarından özür dilemelerini, Allah rızâsı için ve îmânî ahlâkla tavsiye ederiz vesselâm...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: