Cuma, Mayıs 04, 2012

HÜRRİYET YASAKLARINDAN SIKILDIM!

"İleri demokrat baskı"lara muhâtabız!
Baskıya, zûlme, yapılan fizîki şiddete, -düzen bozucu, anarşist olmamak için- aynen karşılık vermeyip dilimizle, kalemimizle buğz'ederek direniyoruz!
Bu demokratik yasak(!)lara, baskılara, hesap soracağımız sandığa kadar tahammül edeceğiz!
Muhbîrlerin, kurnazlığı akıllılık sayan döneklerin ödüllendirildiği günümüzde; muhbîre kızıyor, ihbâr edilene fikrî yapısına bakmadan destek vermeye çalışıyoruz!
Bu tavrımızla da gittikçe yalnızlaşıyoruz! Allah sorsun!
Sevgi süvârisi gönlümüzle sevgimizi göstermeye çekinir olduk! Sevdiklerimizi aramaya, hal-hatır sormaya çekinir olduk! "Teknik takip" adı verilen, ileri demokrat tele-röntgen yüzünden, aradıklarımızda takip ağına takılıyor! Bizi takiple görevli tele-kulak, aradıklarımızı da takibe alıyor! Bile bile sevdiklerini, dostlarını, özlediklerini ara ve hal-hatır et bakalım! Allah sorsun!
Sistemin adının Cumhûriyet, yönetiminin demokrasi olduğu, "demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti" diye tanımlanan bir ülkede "ileri demokrat baskıya, zûlme" muhâtabız!
Evimize mahkûmuz!
Yabancı bankaların kredi kartlarına mahkûmuz!
Kaçak elektrik, atık su faturalarını ödemeye mahkûmuz! Dünyanın en pahalı petrolüne mahkûmuz!
Gasp edilen paralarımızla yaşayan TRT tarafgirliğine mahkûmuz!
Camilerde imamlara, sokakta "cemaat abileri"ne, alış-verişte yabancı hiper- süper marketlere, karakolda Cemaatçi polislere, işçiysek Hükümete yağ çeken sendika ağalarına, sendika ağasıyla kolkola olan patronların iki dudağı arasındaki karâra mahkûmuz!
Desteklediğimiz partiyi söylemişsek Genel Başkana ve yakın yalakalarına mahkûmuz!
Dînimiz, mezhebimiz ne olursa olsun Diyânet İşleri Başkanı'na mahkûmuz!
Kızdığımıza mahkûmuz, kızdırdığımıza mahkûmuz! Sevdiğimize, sövdüğümüze mahkûmuz ve hürüz! Hadi be!... Allah sorsun!
İstediğimizi düşündüğümüz gibi yazamayız! Basın suçu işlememek için yazamadıklarımızı telefonla bir dostumuzla da paylaşamayız ve hürüz! Hadi be!... Allah sorsun!
Bu kadar baskının, yasağın, tele-kontrolün olduğu hürriyete mahkûmiyetten bıktım!
Beni böylesine âdîce ömürboyu demokrasiye mahkûm eden hürriyetten sıkıldım!
Cezaevinde, hatta hücrede sınırsız kullanabileceğim küfredebilme hürriyetini özledim!
Duânın hukuken bir ödülü, bedduânın hukûken bir cezası olmadığı için zavallılar, mazlûmlar misâli bedduâya mahkûm edildiğim ileri demokrasiden sıkıldım!
Biri ağırlaştırılmış ömürboyu hapse mahkûm dört kişinin atadığı milletvekili adaylarına, seçim sandıklarında noterlik etmekten utanıyorum!
Kimseye sormadan, zorunlu tasarruf adıyla bordrodan cebren yapılan kesintilerden ve bekletildiği sürede faizlendirilerek -gelir vergisi adıyla- gasp edilen gizli vergilerden sıkıldım!
Elimizle başımıza belâ seçmekten sıkıldım!
"Çatlar, dağılırsa kaos olur!" tarifli İleri demokrat AKP kaosundan sıkıldım!
Toplu yerlerde ürkmekten, sayfiye yerlerinde korkmaktan, çelik kapılara üç-dört kilit vurmaktan; panzerlerle, tazyikli lağım sularıyla, gaz bombalarıyla, coplarla sağlanamayan asâyişten; ağzımızın tadını bozan ve huzûrumuzu kaçıran bu huzûr ve istikrârdan sıkıldım!
Gizli mahfîllerde, camilerde, tarikat-cemaat evlerinde iftirâlarla, Allah adıyla aldatarak mazlûm rolüyle gerekli sayısal çoğunluğu sağladıktan sonra zâlimleşen kindâr-dindârlardan sıkıldım!
Hayatımın her ânında, hürriyet sınırlarımın her yerinde ne işiniz var?
Size tahammül zorunda mıyım? Allah sorsun! Allah belânızı versin!
"Kulluk etmem sizin kulluk ettiğinize." (Kâfirûn-2)
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: