Cumartesi, Ağustos 25, 2012

BİN YILLIK KÜRT HISIMLARIMIZ'A!...

"İtin hatırı yoksa, sahîbinin hatırı var!" dan hareketle bugün it sahîplerine, bin yıllık komşularımıza, bin yıllık Kürt hısımlarımız'a seslenmek istiyorum!
Yalansız-ri'yâsız, olduğu gibi; Tanrı'nın bizi Türk, onları Kürt yarattığına -hâşâ- itirâz etmeden; Kürtlüklerine saygımızla ve Türklüğümüze saygı isteyerek sesleneceğim!
Biz; nasıl ki Kürt'ün çobanlığına, hayvancılığına; kendilerinin de türkü ve ağıtlarında anlattıkları eşkiyâlıklarına, yol kesmelerine, hırsızlıklarına, yasa dışılığı mübâh saymalarına, uyuşturucu i'mâlât ve pazarlamalarına, fuhûş dünyâsındaki rezâletlerine, ses çıkarmayıp yasaların yaptırımını bekleyerek tahâmmül ediyorsak; onların da bizim Türk yaratılışımıza, tarihin tanıklığıyla sâbit devletliliğimize, töre ve türe koyuculuğumuza, yüzlerce yıl İslâm adına bütün Haçlı Seferlerini göğüsleyip yok etmişliğimize; eşkiyâlığa, teröristliğe değil savaşçılığımıza, devletliliğin gerektirdiği sabrımıza ve sabrımızın her taştığında yaşadığımız ve yaşattığımız öfklerimize, her öfkelendiğimizde, "Dört yanda düşman kalmamacasına başlıya baş eğdirip dizliye diz çöktürme" uygulamalarımıza saygı beklediğimizi, bu saygıyı göstermezlerse anladıkları lisanla alacağımızı hatırlatarak sesleneceğim!
"Paranın dîni olmaz!" öğretisiyle helâl-harâmı unutanlara, uyuşturucu-silah ve fuhûş yoluyla kendilerini her şeyi yapmaya ve yaşamaya yetkili zanneden dolar-euro sarhoşlarına ve onlara uyan zavallılara sesleneceğim!
Tahsîlde, siyâset ve politikada, makam ve mevkî paylaşımında kendimizden ayırt etmediğimiz; Cumhurbaşkanlığı'na, Başbakanlığa, Genelkurmay Başkanlığı'na, hâkimliğe-savcılığa, Diyânet İşleri Başkanlığı'na ve bakanlıklara çıkmalarına hiç itirâz etmediğimiz, bin yıllık hısımlarımıza-akrabalarımıza ya içine düştükleri yanlışlıkları, ya da yanlışlığa düşürülen Kürtlere karşı gaflet-dalâlet ve hatta hiyânetlerini hatırlatarak sesleneceğim!
Ta Selçuklular'dan beri kaç kere isyân ettirildiklerini ve kaç kere ezilerek nerdeyse yok edildiklerini hatırlatıp bir daha ve teknolojik silahlarla ölümlerin, öldürülmelerin nasıl olabileceğini düşünmelerini de hatırlatarak uyaracağım!
Otuz yıldır, kırk binden fazla insân can verdi! Bunun dört-beş bini Şehîtlerimiz iken geri kalanı PKK'nın katlettiği veya Devletin itlâf ettiği, kandırılmış Kürt çocukları değil mi?
"İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın" formülü ile vatandaşları arasında asla ayırım yapmayan, paylaşımda etnik kimlik aramayan, -şahsen benim hep itiraz ettiğim- aşırı hoşgörülü Türk Milletine karşı bu isyân, hak mıdır?
Son günlerde onlarca şehîdimiz oldu da, yüzlerce PKK'lı itlâf edilmedi mi? Bunlar, bizim Kürdümüzün çocukları, yeğenleri değil mi? Bu câhil çocukları; uyuşturucu-silah ve fuhuş baronlarının keyifleri sürsün diye, dünyanın sayılı Devletlerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Güvenlik Güçleri'nin önüne itlâf edilsin diye sürmelerine itirâz etmeyecek misiniz?
Siz, bin yıllık komşuluktan, akrabalıktan Türklerin; Iraklılara, Suriyelilere, Farslara ve kefereye benzemediğini öğrenemediniz mi? Dünyanın her yerindeki Müslümanlara düşmanlık eden Haçlı'nın sadece Müslüman Kürt'e dostluk edeceğine, inanacak kadar aptal olabilir misiniz?
Daha önce Saddam'dan kaçanlar, bize sığınmadılar mı? Suriye'den Beşar Esad'dan kaçanlar, bizim korumamızda değiller mi? Dünyada Kürde bizden başka karşılıksız kucak açacak ikinci bir millet var mı?
Neden başınıza belâ olan uyuşturucu-silah ve fuhuş baronlarının ağalığına baş kaldırmazsınız? Çocuklarınızı yüzer-yüzer Devlet Güçleri'ne itlâf ettiren bu âdilere, neden sormazsınız? Sizin kundaktaki bebelerinize kaleşle mermiyi bu alçaklar sıkmadılar mı? Bâkire kızlarınızla dağda hâremi bu şerefsizler kurmadılar mı?
"Aşağıdan, yukarıdan yolun sonu görünüyor!" kör müsünüz? Türk Milletinin diş gıcırtılarını, homurtularını duymuyor musunuz? Bu millet bir daha öfkeyle kalkarsa size dünyada yaşayacak yer kalır mı? Yaratılanı Yaratan'ın hatırına seven bu âlicenâp milletin artık sabrının tükenmek üzere olduğunu, siz bizden daha net görmüyor musunuz?
Te'vilsiz söyleyeyim: Bu öfke, saldırıya geçerse, en az üç yüz sene "Kürdüm" diyemezsiniz! Bu milletin daha fazla tahrîkine müsaade etmeyin! Şerefsiz baronları siz uyarın derim, başka da bir şey demem vesselâm!
"TÜRK'E KEFEN BİÇENİN, ÖLÜMÜ KORKUNÇ OLUR!"
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: