Pazartesi, Ağustos 06, 2012

TÜRKÇE DUYAN-YAZAN TÜRK KIZI...

"Mademki Türküz; o halde Türk gibi yürür, Türk gibi düşünür, Türk gibi duyarız ve Türk gibi yazarız." demiş Ömer Seyfeddin...
llar sonra, Türkçe duyan ve Türkçe yazan biri, yaslı-yaralı Türk gönlümü coşturuverdi! Tanımakla kendimi şanslı saydığım, refîk-i kalemliğinden onur duyduğum Selcan TAŞÇI'yı selâmlıyorum! Yetmez! Ayakta Türk'çe alkışlıyorum!...
TAŞÇI, bütün Türkçe hasletleriyle seslenmiş gayr-ı millî sivil siyâsilere ki bu siviller, askeri vesâyeti sonlandırmakla övünen İleri Demokrat açılım pehlîvanları! İleri Demokrasiyle kamufle açılım projesinin kudurttuğu bölücü hâinlerin şehît ettiği Mehmetçiklere yanıyor tabi! İleri Demokratlarca elleri-kolları bağlı TSK rütbelilerinin, haber vermek için şehît aileleriyle yüz-göz edilmesine ise isyânlarda!
Diyor ki Türk Selcan; "Madem ki sizsiniz bu eserin sahîbi; o halde, Kandil'e ulak gönderdiklerinizi, Uludere'ye tesellîye gönderdiklerinizi muhatap edeceksiniz şehît aileleriyle! ... Beşir Atalay "12 Kötü adam"ını da yanına alıp çalmalı şehît ailelerinin kapısını!..."
Geçmiyor öfkesi Taşçı'nın! Ömer Seyfeddin üslûbuyla devam ediyor; Madem ki; "analar ağlamasın" diyen sizsiniz; o halde, Emine Hanım bir yanına mesâneden çürük raporlu oğlunu, diğer yanına bedelli askerlik yap/may/an oğlunu alarak çalmalı şehît analarının kapısını! First Lady Hayrünnisa Hanım'da oğullarıyla aynı şekilde kara haber vermek için şehît ailelerinin kapısını çalmalı, diyor! Madem ki ülkenin hâkimi sizsiniz, o halde; sizin emrinizle ölüp öldüren, hem de siyâseten linç edilen TSK subaylarını, niye kara-haberci ediyorsunuz? Vesâyetine son verdiğiniz, derdest ettiğiniz TSK'ya hem; "Ölün! Öldürün!" emrini verip hem de şehît âileleriyle niye başbaşa bırakıyorsunuz? Diye Türkçe sorguluyor! Kanına, gayretine, yüreğine kurban olurum Selcan!
Türk analar, bacılar! Duyun Türk kızının yiğit sesini! Hadi okur-yazar Türk erkekler!Analarınıza, bacılarınıza, eşlerinize, kızlarınıza duyurun Türk Selcan'ın Türkçe kükreyişini!...
Bu sesten aldığım ilhâmla bir de ben sesleneyim; hem Köşk'e, hem Konut'a, hem de Türkçe!
Köşk'ün de, Konut'un da sâkinleriyle emsâliz! Ben Türk'üm, onlar ne olduklarını kendileri biliyorlar! Benzer özelliklerimizden hareketle sesleneceğim ama Türk'çe! Madem ki babayız, asker değil siviliz, bu "Azîz millet"in fertleriyiz ve madem ki -en son- sekiz evlâdımızı vatan toprağı etmişiz; o halde yaralı bir Türk olarak Köşk Sâkini ve icrânın başı Konut Sâkini'ne Babaca sesleneceğim!
Onlar gibi ben de sivil bir Babayım! İki oğlum, iki de erkek torunum var hamd'olsun. Oğullarım, nâmus borcu Vatanî görevlerini yaptılar. Bir sivil Türk olarak diğer iki sivile sesleniyorum!
Hadi! Ya Allah, Bismillah!
Üçümüz de oğullarımızı alıp asla koruma almadan yollara düşelim! Korkmayın savaş demiyorum! Savaşta Türk'üm demeyene güvenmem zaten! En çok şehît veren il-ilçelerden başlayarak şehît evlerini ziyâret edelim! Şehît aileleriyle görüşe helâlleşe Doğuya, Güneydoğuya gidelim! Oğlu askerde şehît olan Kürt anaların da; oğlu, İleri Demokrasinin şımarttığı dokunulamazların PKK tehdîtiyle rehîn alınmış ve dağda itlâf edilmiş anaların da kapılarını çalalım! Siz, Kabil'ce kardeşlikten dem vurun; ben, dinimizin emri komşuluktan, komşu hakkından bahsedeyim! Sonra millet yaşasın, Devlet pây-dâr olsun diye ölümle yüzleşen mehmetçiklerin yanına ateş çemberine girelim! Ya karışıp barışalım, ya da ne olacaksa olsun!...
Yandaş basın ve dolma kalemler de sadece yola çıkacağımızı duyursunlar! Daha yola çıkmadan, milyonların oğullarıyla nasıl güzergâha dizileceklerini, görürsünüz! Ne diyorsunuz? Mâdem ki "Dokunmanın ibâdetten sayıldığı Dünya Lideri" bir Kasımpaşalısınız, o halde var mısınız?
Ancak o zaman; asker olabilmek için sârâ hastalığını, şubesinden ve bölük komutanından saklayarak şehît olan, Bedr'in Arslanları kadar şânlı Süleyman Çelebi nâmlı evlâdımızla kıyasladığım çürük raporlu oğlunuzu da, Türk Milleti evlâttan sayar! Ancak o zaman aldığınız % 50 millet oyu helâl olur!
Sayın Köşk Sâkini, Başkomutanlık Makamı'nın da mukîmi!
Sayın BOP Eş Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı!
Türk'üm diye, size Türkçe sesleniyorum! Selcan Taşçı'nın seslenişini duyun ve eşlerinize çocuklarınıza da duyurun! Selcan'ı ve bizi duymazsanız, samîmiyetiniz artık sorgulanır! Sizin bencilliğinizi, Allah ile aldatıcılığınızı, yüksek sesle her ortamda anlatmaya devâm ederim! Beni süremezsiniz! Benim işime son veremez, ihâleleri iptalle tehdît edemezsiniz! Beni hücrede de susturamazsınız!
İki yolunuz var: ya oğullarınızı alacaksınız milletle yüzleşmek için yollara düşeceğiz ya da istifâ edecek huzûr ve istikrârınızı da, ananızı da alıp gideceksiniz! O zaman; "Düşene vurulmaz" Türk âli-cenâblığıyla biz de vazgeçeriz! Türk Milleti olarak canımız yanıyor ve canımıza yettiniz!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ TÜRK'ÜM DEMEYEN"
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: