Perşembe, Ağustos 23, 2012

ÖVÜLEN SÖVÜLENLER!...

"İnsanların dillerinden düşmeyen iki türlü isim vardır; biri iyi, biri kötüdür. ikisi de unutulmaz. İyiyi överler, kötüye söverler." (Kutadgu Bilig)
Rûşen Ali'nin şânının dilden dile, kulaktan kulağa hızla efsâneleşmesini kıskanan bazı akranları, kendilerine de Köroğlu densin diye babalarının gözlerini oyarlar! Ama hiç birisine Köroğlu denmez! Hepsi, Körün Oğlu falan-filandır!
Körün Oğlu sıfatlılar da kimlikleri bilinmese de Köroğlu ile birlikte anılmayı ve kazandıkları adlarından dolayı sövülmeyi hak etmişlerdir! Hakları teslîm edilmeli!
Günümüzde de Köroğlu ile mukayese edilmek için babasının gözünü oyan Körün Oğlu misali bir Recep var! Dokunmanın ibâdetten sayıldığı, Dünya Lideri, BOP Eş Başkanı, podyuma göre gömlek değişen bir siyâsi manken, hayatında bir kere "Türk'üm" dememiş ve kendisini; Kurucu Gâzi Meclis'in oybirliği ile "Atatürk" soyadını verdiği bir millî kahramanla mukayeseye yelteniyor! Sadece dikenden hareketle deve dikeni ile gülü mukayese gibi bir şey bu!
Mukayesede mantık, olmazsa olmaz! Mesela -bana göre-; Hırkayı Şerif'e, Sakal-ı Şerif'e, Kutsal Emânetlere bakıp; Allah(c.c.)'ın "Habîbim" dediği, âlemlerin O'nun hatırına yaratıldığı söylenen, İki Cihân Serveri, yüksek ahlâkı tamamlamakla görevli Resulullah(s.a.v.)'ın da ölümlü bir insân olduğunu hatırlayarak ders alınabilineceği, anlaşılabilir ama kerâmet bâbında Hz. Fatih'in zırhı ve kılıcından, Hz. Atatürk'ün sigara izmaritinden farklı şeyler değillerdir!
Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın paylaştığı bir bilgiyi, ben de bir daha dikkatinize sunacağım. Hz. Atatürk'ün üniformasını soyunup siyâset adamı ve Reîs-i Cumhûr olduktan sonra, kendisinin kurduğu Devlet'in yönetimini ele aldığı yıllarda, meselâ; 1923'te Türkiye Cumhûriyeti Devleti'nin bütçesi, 94 milyon TL, 1930'da 223 milyon TL iken, bugün 56 spor federasyonuna ayrılan bütçe 333 milyon TL'dir!
1923-1938 yılları arasındaki bütçe ile Hz. Atatürk; AKP'nin, Dokunmanın ibâdetten sayıldığı, Dünya Lideri, BOP Eş Başkanı Genel Başkanına, "Babalar gibi" satsın diye; "65 kamu hissesi, 36 tesis/işletme, 8 liman, 37 elektrik santrali, 1.998 taşınmaz, 4 gemi, 10 maden sahası, 10 araç muayene hizmetleri, Özelleştirme kapsamındaki kuruluşların envanterinde bulunan makine-teçhizat, demirbaş v.b. varlıklar, 10 kuruluştaki kamu payları, 6 sigara fabrikası, 2 liman, araç muayene hizmetlerinin yabancı sermayeli veya yabancı sermayeli ortaklığı olan şirketler" bırakmıştır!
Ve Hz. Atatürk'ün; Dünya Lideri BOP Eş Başkanı Başbakan'a, TL ile ifâde edilen kıt bir bütçe ile yaparak bıraktıklarından "Babalar gibi" satışla elde edilen para; "35 trilyon 249 milyon 991 bin 022 dolar"dır! Günün kuru ile bir dolar da nerdeyse iki lira iken Hz. Atatürk'ün Türk Milletine bıraktığı mirası, "Babalar gibi" satarak elde edilen parayı ve bununla yapılanları, bir daha mukayese edelim mi? İç ve dış borçlanmalar da gadasını alsın!...
Spor yarışmalarında koşan bir sporcu ile kovalandığı için kaçan bir hırsızın sür'atinin mukayesesi, ne kadar akılcı ise üreterek millete bırakan Hz. Atatürk ile satarak milletten çalan BOP Eş Başkanı RTE'nin yaptıklarının mukayesesi, o kadar vicdâni ve ahlâkîdir!
Baba gibi bir babanın, ustaya, işçiye verecek parası olmadığı için bizzat çalışarak el emeği ile yaptığı evin, müsrîf oğul tarafından satılıp son model bir araba alınması ile RTE'nin, yokluklarla üretilerek millete bırakılan "Beyt-ül Mal"ı satıp yoksullara gıda paketi diye dağıtmasının, bir farkı var mıdır? Devlet malı deniz olmasına deniz de acaba yiyen mi, yemeyen mi domuz, diye vicdânen sorgulamak gerekmez mi?
Bu vicdânî sorgulamayı yaptıktan sonra; "Acaba dokunmak ibâdetten mi, yoksa abdest mi bozar?" diye bir daha düşünmek gerekmez mi?
Sapla samanın, ayla güneşin, yağmurla dolunun, imamla papazın mukayesesine eyvallah ta Hz. Atatürk ile BOP Eş Başkanı'nın mukayesesine ...! Gel de gülme vesselâm...
"HIRSIZ EVDEN OLURSA ÖKÜZ BACADAN ÇIKAR!"
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: