Salı, Ağustos 14, 2012

HADİ SEVİNELİM!...

"PKK terör örgütü yöneticileri, kaçırılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün bugün serbest bırakılacağını duyurdu."
Gözümüz aydın! Hadi sevinelim!
Sınırlardan 600 km. içerde, ülkenin göbeğinde, PKK'lı yol kesiyor, Y-CHP'nin bir Milletvekilinin koluna girerek dağlara, piknik yapmaya götürüyor! Ailesi, Güvenlik Güçlerinin arama ve kurtarma operasyonu yapmasına, asla râzı olmuyor! Ve bir gün sonra, terör örgütü Hüseyin Aygün'ü serbest bırakacağını açıklıyor! Hadi sevinelim!...
Devlet erkinin, hükümet edenler eliyle çökertildiği bir memlekette; terör örgütü, istediği zaman istediği dokunulmazı alıp, istediği zaman bırakıyor! Ne kaçırılırken devlet var, ne de bırakılırken! PKK'nın it zekeri başları, BDP'nin soğan başlarına kızmış olmalılar ki bu defa onların aracılıklarına bile gerek görmeden bıraktılar dokundukları dokunulmazı! Hadi sevinelim!...
Cumhurbaşkanı da, BOP Eş Başkanı Başbakan da ve ben de aynı sert kelimelerle olayı kınamış ve kısa zamanda bırakılır diye temennîde bulunmuştuk! Kahrolası örgüt, dileklerimizi boş çıkarmadı! Hadi sevinelim!...
"Üç beş Mehmet şehit oldu diye Meclis mi toplanır?" sözleriyle gündem olmayı başaran AKP sözcüsüne, TV'de sorulduğunda; "Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'a ben de neden bunları paket etmiyorsunuz diye sormuştum." diye cevap verdi! İlker Başbuğ'un cevâbı ise yok! Şimdi de cevap veremez! Çünkü General, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek ithâmıyla tutuklu! Kaderimize veya kadersizliğimize bakar mısınız?
"Yetmez ama Evet"çi milliyetsiz milliyetçilerin desteklediği İleri Demokrasi Misyonerleri sâyesinde; biri ömürboyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm bir bebek katili ile diğeri Genelkurmay Başkanı olabilecek kadar mâhir bir başka "Silahlı terör örgütü yöneticisi"nin silahları arasına sıkışmış kalmışız!
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar ne iş yaparlar? Nelerde, nelerden ve kime karşı sorumlular? Bilen veya anlayan var mı? Yaşasın İleri Demokrasi! Hadi sevinelim!...
Y-CHP'nin; Atatürk ve Cumhuriyeti suçlayan, Dersim İsyâncılarını savunan; "Ali bizim Şâhımız/ Kâbe kıblegâhımız/ Miraç'taki Muhammed/ O bizim Padişahımız" diyen Alevi Kandaşlarımızı başka dinden diye ithâm eden, yeni bir bölücü sîmasını önce kaçırıp sonra serbest bıraktılar! Hadi sevinelim!
İleri Demokrat dolma kalemlerden birinin; "Örgüt muhtemelen ... karşılığında bir şey isteyecek. PKK'nın isteyeceği o şey bir koster çıkarsa inanın şaşırmayacağım! Şöyle çalışan, arıza yapmayan, bozulmayan bir koster..." yorumunu, ilginç buldum! Sözlükte koster: "Kıyı limanları arasında seferler yapmak üzere inşa edilmiş ve donatılmış, küçük yük gemisi." Hadi, sevinelim!
Başbakan ta'limâtıyla MİT Müsteşarı'nın şeytânla bile görüşebileceğini öğrenmiştik ama demek ki koster'de bir sıkıntı veya kosterin donanımında bir eksiklik var ki; ".. çalışan, arıza yapmayan, bozulmayan" bir kostere ihtiyâç hâsıl olmuş! Hadi sevinelim!
İleri Demokrasi Misyonerleri sâyesinde; biri ipten kurtarılıp ömürboyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm bebek katili bir câni; diğeri ömürboyu ağırlaştırılmış hapis istemiyle yargılanan Silahlı Terör Örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanan Genelkurmay Başkanı'nın silâhları gölgesinde, huzûr ve istikrâr içinde yaşamaya devâm edeceğiz! Hadi sevinelim!
Türk Milleti!
Senin verdiğin yetkiyle senin adına, sana zûlm'eden bu zâlimlere, daha ne kadar tahammül edeceksin? Seninle alay edilmesine, daha ne kadar izin vereceksin?
Kendi ellerinle başına aldığın bu belâyı def'etmek te senin işin değil mi? Yoksa sen de mi; "Biz düzeltmezsek birilerinin gelip düzeltmelerine imkân tanırız!" diyenlerden oldun?
Türk Milleti! Tanrı aşkına, silkin ve kendine dön!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN"
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: