Çarşamba, Ağustos 08, 2012

KARARGÂH'A AÇIK MEKTUP...

AKP döneminde; sürü yüz-geri edilip topallar başa geçince, on yıl içinde kaç Genelkurmay Başkanı varsa hemen hemen tamâmına, -duysalar da duymasalar da- yazarak seslenmişiz!
Kimini alkışlamış, kimini tenkît etmiş, kimine sitemler etmişiz ve hepsine "Paşam" demişiz!
Yine bir Genelkurmay Başkanı'na sesleneceğim! Bu defa; "Paşam" demeyeceğim ama!...
Sayın Necdet Özel,
Sayın Genelkurmay Başkanı,
Çok Sayın General; Lütfen bendenizi duyar mısınız?
Allah aşkına rahat mısınız, rahat uyuyor musunuz?
Peygamber(s.a.v.) hatırına söyleyin, rüyalarınıza hiç şehit Mehmetçik giriyor mu? Sevilen rüyaya girmezmiş derler, bir de tanınmayanlar rüyaya girmezler! Mehmetçik, sizde hangisi Sayın General? Sevilen mi, tanınmayan mı?
Sayın General; sizden önceki seleflerinize seslenirken, Mareşal Gâzi Mustafa Kemal Paşa'nın; "Ordu'nun siyâsete karışması yüzünden Balkanları kaybettik. Ordu siyâsete karışmamalı!" vasiyet öğütlerine, vurgu yapmıştık. Çünkü bütün Genelkurmay Başkanlarını, aynı zamanda Muhteşem Türk Gâzi Mustafa Kemal Paşa'nın halefleri olarak algılıyorduk!
Millet olarak, ilk defa bir Genelkurmay Başkanı'nı, Gâzi Paşa'nın halefi olarak görmüyoruz farkında mısınız? Veya bu farkındalık, sizin için fark ediyor mu?
Biliyoruz ki sizden önceki bütün Genelkurmay Başkanları'nı da iktidardaki Hükümetler atamış, Köşk'teki, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün halefinin onayıyla göreve gelmişlerdi! Tamamına yakınının ötesinden-berisinden siyâsete bulaşıklıkları vardı ve bu, bizi -milletçe- rahatsız ederdi!
Her şeye rağmen Genelkurmay Başkanları, milletin Paşa'larıydı! Kınalı Kuzularımızı, önce Allah'a sonra onların şefkâtli Türk bağırlarına emânet ederdik! Yine şehitlerimiz olur ve aileleri ağlarken millet olarak; "Vatan sağ olsun! Paşam! Bizi de askere alın!" diye nârâ atardık!
Genelkurmay Başkanımız'a ve ondan alt rütbeli Paşalarımız'a "general" demek aklımızdan bile geçmedi hiç! Türk Milleti olarak biz, sevdiğimiz oğlumuza Paşa diye ad koyarız!
Büyüsün, teğmen olsun, terfî ede ede Paşalığa yükselip millet-devlet düşmanlarını savaş meydanında kahrederek Mareşal olsun hayâliyle koyardık Paşa adını!...
Sevenler-sevmeyenler, BOP yandaşı veya karşıtı, NATO'cu veya karşıtı kim, ne derse desin; ma'şerî vicdânın Paşaları ve paşalaştırdığı subayları, yani üstün hizmet madalyalı millet evlâdı kahramanları, 21.yy. Maltası Silivri'deyken ve ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in başımıza çuval geçirilen Süleymaniye Opersyonu'nun; "AKP Hükümeti'ne karşı değil, AKP Hükümeti'nin emrini dinlemeyen bazı unsurlara karşı" yapıldığını* da öğrendikten sonra size Paşam diyemiyoruz farkında mısınız?
Sayın General;
AKP'ye oy vermediğim ve vermeyeceğim için Ülkemin meşrû Başbakanı, benim Başbakanım değil! Dolayısıyla bu Hükümet'in -resmen görevlendirdiği- meşrû Cumhurbaşkanı da Ülkemin Cumhurbaşkanı olmalarına rağmen, benim Cumhurbaşkanım değiller!
Siz de onların atadığı; onlara tepki vererek istifâ eden komuta kademesinin içinden seçilerek bir kaç günde, bir kaç terfi ile Genelkurmay Başkanı edilmiş biri olarak Ülkemin meşrû Genelkurmay Başkanısınız ama AKP'ye oy vermeyen iki kişiden birinin Genelkurmay Başkanı ve Paşası değilsiniz!...
Bize göre iki seçeneğiniz var Sayın General; ya millîleşerek Gâzi Paşamız'ın halefi olarak tepkinizi ortaya koyup istifâ edeceksiniz, ya da AKP ile birlikte Gâzi Paşamız'ın kurduğu Orduyu lağvedip yeni bir ordu kuracaksınız ve milletin tavrını göreceksiniz!
Size makamınızdan dolayı sadece saygımız var Sayın General, sizi Paşamız sayacak kadar kabûllenemedik ve sevemedik vesselâm...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN"
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
* (Yavuz Selim Demirağ-DİGİTAL TERÖR, s.32)

Hiç yorum yok: