Perşembe, Ağustos 09, 2012

KUDUZLAR, İZMİR'DE ÜRÜDÜLER!

Beyler! Yanlış yapıyor ve yanlışta ısrarla milletin size atfettiği bütün sıfatları hak ediyorsunuz!
Hakkari'deki çatışma on beş günü geçti! Hakkari'deki boş bir caddeye çekilen paçavranın resimleri servis ediliyor! Emekli edilip elinden silâhı alındığı için, etrafındaki av köpeği fıtratlıların terk ettiği Yalnız Kurt Osman Paşa; "Hakkari elden çıktı!" diye feryâd etti! Duymuyorsunuz!
Hakkari'de köylerde evlere girip sivilleri kalkan ettiler! Evlerden yapılan ateşe mukâbele edilemiyor, bunu anlarız! Sonunda mermi bitecek, destek alamayacaklar ve ya teslîm olacaklar, ya da itlâf olunacaklar, bu belli!
Ama bu kuşatma altındaki bölgede çatışma devam ederken İzmir'de saldırdılar! Dünya Lideri, BOP Eş Başkanı, Başbakan da; "Terörün yayılma noktasındaki bir başka örneği" diye tanımladı, bu kahpe saldırıyı!
Efendiler! Terörün yayılma noktasındaki bu örneklere zemîni hep ben hazırladım! İtirâf ediyorum! Ben, kim miyim?
Söyleyeyim; sağırlar duysun, körler görsün!
Ben; savaşıp madalyalar aldım diye cezaevindeyim! Ülke ve milletimin bölünmemesi için, müttefik(!)imiz ABD'nin bölgedeki hayâllerine engel oldum! Bölücübaşı bebek katili alçağı derdest edip getirdim, hapisteyim! Müttefik(!)imiz, kalleşçe askerlerimin başına çuval geçirdi! O günlerin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld; "Süleymaniye Operasyonu, AKP'ye değil, AKP Hükümeti'nin emrini dinlemeyen bazı unsurlara karşı yapıldı." diye yazdı, nota bile vermediniz, beni hapsettiniz!
Resmî bir törende, törenden saatler sonra gelene, tören prtokolüne uyarak ayağa kalkmadım diye, beni hapsettiniz! Düşündüm, yazdım, kitabımın basılmamış taslağını yasaklayıp beni hapsettiniz!
Diyarbakır'da, MHP Genel Başkanı ağzından Haçlı'ya Türkçe haykırmaya hazırlandım; uyduruk ve komik bir gerekçeyle gözaltına aldınız!
Devlet-millet bütünlüğünü parçalamakla görevli, işbirlikçi dolma kalemleri Kandil'e elçi gönderdiniz; yıllarca benim itlâf ettiğim kuduz itleri, davul-zurnayla karşılayıp beni hapsettiniz!
"Silah arkadaşlarımı savunamıyorum!" diyerek onuruyla itifâ eden Karargâh'ın şahsiyyetli Paşalarına katılmayan; bir kaç günde, bir kaç terfi ile bir generali Karargâh'ın başına oturttunuz! Silah arkadaşına sadâkat gösteremeyen bir generalin emrinde, Anadolu'nun kavruk aslanlarından kahramanlık beklediniz! Çâresizlikten sadece "Ölümü öldürerek" ölümsüzleştik, anlamadınız!
"Terörün yayılma noktasındaki bir başka örneği" dediğiniz bu ortamları; 21. yy. Maltası Silivri'den ben organize ediyorum! Evet! Ben! Ben yapıyorum bütün bunları!
Anadolu'yu, binlerce yıl sonra yeniden Ergenekon edip dinlenmeye çekilmiş Türk Milleti'nin huzûrunu bozdunuz! Ama altını çizerek hatırlatalım ki; ilk Ergenekon'a sığınan Türk, sadece iki kişiydi ve 400 yılda yüz bin savaşçı yetiştirebilmişti! Anadolu'da milyonlarız ve istediğimiz gün, milyonlarca savaş ustası Türk'ü, Haçlı'nın üzerine salarız!
Haçlı tahrîk ediyor, siz de bu tahrîke figüranlık ediyorsunuz! Acemisiniz! Ata binemiyor, düşüyorsunuz! Karanlık şehir sokaklarına, korkudan çıkamıyorsunuz! Biz, Anadolu Ergenekonumuzdan kıyâm edersek, ayaklarımızın altında ilk siz kalacaksınız! Haberiniz olsun!
Çok can verdik, cana susadık! Çok kanımız aktı, kana susadık!
Otuz yıldır; çoktan, çok öldü! Sıra, kuduruk ziyankâr azın itlâfında! Kapı köpeği, uçan kuşa havlar biliriz! Sabah-akşam komşuya ürür kapı köpeği, işi odur! Ürüsün diye yal verir, kapıya bağlarız! Ama caminin duvarına siğerse itlâf ederiz!
İt, cami duvarına siğdi! İtlâfına artık kimse mâni olamaz!
Açılımınızı, milli birlik projenizi, Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projenizi ve "ananızı da alıp" kaybolacaksınız! Türk'ün öfkesinden kurtulmanın tek yolu, ayağına dolaşmamaktır!
Sükûtumuz, korkudan değil! Sükûtumuz; sizin kulluk ettiğiniz Haçlı'dan çekinmekden değil! Sükûtumuz, Çanakkale'de 250.000 can vererek çıktığımız Cihân Harbi sonrası Ergenekon Anadolu'daki dinlenme molamızdandır! Kükremiş sel gibi taşmak üzereyiz! Kaçan, kurtulur!
Yeter oldunuz! Canımıza yetirdiniz! Artık düşün yakamızdan vesselâm!...
"TÜRK'E KEFEN BİÇENİN, ÖLÜMÜ KORKUNÇ OLUR."
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: