Çarşamba, Ağustos 29, 2012

MİLLİYETSİZLERİN "ULUSAL MUTÂBAKAT" ÇAĞRISI!

Karısını sevgilisiyle basan erkek, öfkeyle saldırır ve kavga başlar! Kadın bir ara, kocasının sevgilisi tarafından alt edileceğini görünce dayanamaz; "Kocacım! Çelme tak, çelme tak!" diye taktik verir! Kocası, soluk soluğa; "Be şeyini şey ettiğimin şeyi! Sen niye benim çelmesiz işimi çelmeli ettin ki şimdi de çelme tak diye akıl veriyorsun?" diye homurdanır!
Dış Politikada; "Komşularla Sıfır Sorun" iddiâsındaki AKP'liler, hem dış hem de iç politikada "Sırf Sorun" olunca, Cemil Çiçek'in ağzından; "Teröre Karşı Ulusal Mutabakat" adlı âmin denilmeyecek duâlarıyla Meclis'e ve millete; "Çelme tak!" diye akıl verip dalga geçiyorlar!
Bre Haçlı Müslümanlar! 2002'de sıfırlanmış olarak devraldığınız Terör ve teröristleri "Açılım" deyip sonra; "Daha Fazla Demokrasi ve Milli Birlik Projesi" diye adını değiştirdiğiniz, bölücüleri tahrîk ve taltîf projelerinizle bu hâle getirdikten sonra, hangi yüzle kime "Çelme tak!" aklı veriyorsunuz? Be Utanmazlar! Siz, bizim çelmesiz işimizi, niye çelmeli ettiniz?
On yılda iç politikada, hortlattığınız terör ve teröristlere ülkede sıkıyönetim i'lan ettirirken dış politikada da, diğer BOP Eş Başkanı ile birlikte niye dört yanımızı ateşle çevirttiniz!
Hani komşularla Sıfır Sorun'du? Hangi komşumuzla düşman değiliz? Yıllarca; "Her türlü milliyetçiliğe karşıyız!" diyerek geldiğiniz bugün, hangi yüzle; "Ulusal Mutabakat" çağrısı yapıyorsunuz?
"Kindâr-dindâr siyâset"inizle Müslüman poltikacı kimliğinizle"Cihâd Çağrısı" yapsaydınız bile size inanmayacağımızı, çünkü;
** Haçlı Afganistan'da Müslüman katliâmı gerçekleştirirken -karşı çıkmak şöyle dursun- Mehmetçiğimizi de Haçlı'ya yardıma gönderdiğinizi;
** Irak'ta bir buçuk milyon Müslüman katledilirken, üç yüz bin Müslüman Iraklı kadına-kıza tecâvüz edilirken -suskunca seyretmek şöyle dursun- bu katliâm ve tecâvüzü yapan Haçlı askerlerine duâlar ettiğinizi;
** Haçlı'nın başı müttefik(!)iniz Türk Askeri'nin başına çuval geçirirken -tavır koymak şöyle dursun- "Büyük devletler özür dilemez1" diye savunduğunuzu;
** Mavi Marmara'da dokuz vatandaşımız isrâil tarafından hunharca katledilirken -Pesivanya'da mûkim Gülen A.Ş. Ceosu'nun vuracaklarını söylemişlerdi israil haklıdır derken- sizin süklüm-püklüm el ovuşturduğunuzu;
** İçerde ise vatandaşlık haklarına kimsenin itiraz etmediği gayr-ı müslimlere yeniden "azınlık" statüsü tanıyarak, "Ya Allah! Bismillah!" tekbîrleriyle kilise açılış kurdelâları kestiğinizi ve benzer bir sürü İslâm'a ve dîne muhalif davranışlarınızı asla unutturamayacağınızı bilmiyor musunuz?
Çelmesiz işimizi çelmeli edip Cemil Çiçek ağzından yaptığınız; "Teröre Karşı Ulusal Mutabakat" metninin 1. Maddesi'nde de; "Şiddeti ve terörü benimseyen hiçbir anlayış veya hareket tarzı kabul edilemez. Bu nedenle, hangi maksatla olursa olsun terör ve şiddet yöntemlerine başvurulmasını, bunun mazur gösterilmesini, desteklenmesini ve teşvik edilmesini reddediyoruz. Bu anlayışla terör örgütlerine katılmış herkese, yasalarda tanınan imkanlardan yararlanarak silahlarını bırakmalarını çağrısında bulunuyoruz." derken, şiddet ve terörü aynı cümlede iki kere ve kurnazca sıralamalarına yer değiştirerek kullanıyor, eşitliyor ve çelmesiz işimizi çelmeli ettiğiniz yetmez gibi, bir de buradan bir el-ense çekiyorsunuz!
Bir cümlede iki kere yeri değiştirilerek kullanılan terörü kimin yaptığını, şiddeti kimin uyguladığını, neden açıkça söylemiyorsunuz?
Ey AKP! Milletle çok alay edip çok oynadınız! Şimdi sıra, milletin sizinle oynamasında! Kurt sabrıyla Türk tevekkülüyle bekledik, bekliyoruz! Hani Arif Nihat Asya; "Tendürek'te, Kop'ta, Palandöken'de/ Kurtların payı var gelip geçende! Ki alırlar, vermek istemesen de!" diye uyarmıştı ya! Hatırlatarak vesselâm!
"Olamaz Türk'e baş Türk'üm demeyen!"

Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: