Perşembe, Kasım 01, 2007

KÜFREDEN KÜFREDENE!...

Kulakları çınlasın. Bir refikimle, bir sohbetimizde; "Kırmızı ışıkta yazı yazmak" diye bir söz söylemiştik.
Gündem sıkıntısı olmayan Türkiye'de yazı yazmanın bize kolay geldiğinden bahsetmiştik. Kalemimizle para kazananlardan olmadığımız için de büyük bir çoğunluğa göre angarya sayılabilecek bu işi, çok büyük bir keyifle yapıyorduk.
Artık ben, herhalde "Yapıyordum." dersem daha doğru olacak. Çünkü son bir haftadır yazı yazmak resmen işkenceleşti!... Sözümüzün dinlenmemesine, sözümüzün bizim değil milletin sözü olduğunun farkında olunmamasına kızarak, ben de bu işi angarya olarak görmeğe başladım.
Galiba; "Sözün hükmü kesinlikle bitti."
Erzurum'dan kadim dostum Selami Türkmen; kendi köşesinden "Küfür Sponsoru" aradığını haykırıyor!... Küfretmenin yasalarımıza göre cezası para olduğu için ve o güzel dostum da parasız zenginlerden olduğu için, içinden geldiğince katı açılmamış, gün yüzü görmemiş, daha önce söylenmemiş küfürlerini ederek yüreğini soğutabilmesini sağlayacak bir sponsor aradığını haykırıyor!...
Aslında Erzurum'dan, tamamen milli olan basından ve kendi milli köşesinden çok güzel küfretmiş Selami Türkmen sponsor aradığını söylerken!...
Benim hatırıma meşhuuur "Dolma kalemler"den bazıları geldi hemen. Yıllarca onların işledikleri basın suçlarının tazminatlarını, cezalarını ödeyen patronlarıyla -ayrıldıktan sonra- kavgalara tutuşan kalemler geldi.
O "Dolma Kalemler"e sponsorluk eden patronlardan biri; anadan doğma gazeteci olan Selami Türkmen'e sponsorluk etse var ya!...
Yemin olsun memleket; hakkıyla, tadını çıkara çıkara, duyanı da en az küfreden kadar rahatlatacak küfürleri okur, duyar eminim...
"Nane nane"lerin, "Çikita muz"ların sanat sayıldığı günümüzde Selami, o küfürleriyle vallahi şeyh-ül muharririn seçilir.
O kadar küfrü hak etmiş, ve o kadar fısıltıyla küfre muhatap varki!...
Ve bu küfredilenler, öylesine etkili yetkili yerlerdelerki...
Ve bu küfredilenlere küfredenler, o kadar dualarla ve inadına desteklerle onları bir yerlere taşımışlardıki!...
Onlar küfrettikçe ben de içimden onlara bir şeyler diyorum!...
Çünkü; "Şikâyetleneni şikâyet ederim!" diye seçimlerden hemen sonra kararımı açıklamıştım. İki kişiden birinin AKP'li olduğu bu memlekette; kimlerin veya kaç kişinin veya kaç kişiden birinin, kime küfrettiği artık o kadar aşikâr ki!...
Neyse!...
Sevgili Selami Türkmen'in; kimlere ve neler dediğini, kimlere nasıl küfrettiğini duyar gibiyim...
Küfürlerine itiraz etmeyeceğim. Ama katılmayacağım da!... Çünkü hala "Şikâyetleneni şikâyet ederim!" kararımdayım...
Anasını alan gitti, oy verdi!...
Gözünü toprak doyuran gitti, koşarak oy verdi!...
Askeri yan gelip yatan asker ana-babaları, koşarak gitti oy verdi!...
İflas eden sanayici, kepenk indiren esnaf, evine icra gelen memur, kredi kartı borcu yüzünden intihar eden işsizin dul karısı, iş yeri özelleştirilerek satılan işçi, ben imanlıyım diyen bazı askerler, YAŞ kararları ile ihraç edilmiş bazı eski askerler, koşa koşa gitti ve oy verdiler!...
Başı örtülüler, başı örtülü olduğu için devletini AİHM'ye şikayet eden mazluma destek olabilmek için başı açık hanfendiler, iki sefer koşarak gitti oy verdiler!...
Türkiye'nin en milliyetçilerinin toplanarak oy verdikleri "En Milliyetçiler" de daha mazbatalarını almadan, meclise gelmeden bu mazlum maskeli zalimlere destek olacaklarını açıkladılar!...
Cumhurbaşkanını da seçtirdiler, Anayasayı da değiştirdiler...
"Yerden göğe küp dizdirdiler. Birbirine bent ettirdiler."
Şimdi iş; küfreden milletle, millet adına küfredebilmek için sponsor arayan Selami Türkmen'lere kaldı!...
Yerden göğe dizilmiş, birbirine bent edilmiş küplerin alttan birini çekerek gümbürtüyü seyredebilme hayaline kaldı iş!...
Yoksa bu yerden göğe küp dizenler; ne sınır ötesi operasyon yaparlar, ne de milletin canının yanmasından rahatsız olurlar!...
Bizler de millet küfrederken, sessizce izlemeye devam ederiz...
Ama bu küfredenlerin ve küfredilenlerin inadına Devletimizden asla elimizi çekmeyiz, Askerimizden asla dua ve desteğimizi çekmeyiz.
Ve yine bu küfredilenlerin inadına, evlatlarımızı askere kınalayarak, davul-zurnayla yollar, Mehmetçik'leşmeleriyle iftihar ederiz.
Okyanus ötesine "Çürük raporu" ile gidip, bir yıl sonra aslanlar gibi düğün yaparak yeri yerinden oynatanları da hep hatırlayarak ve küfretmeyerek!...
Neyzen Tevfik; "Küfür en etkili müsekkindir." demişti. Şimdi bu müsekkini kullananlar epeyce!... Hatta memlekette iki kişiden biri.
Benden başka tabi.
Ben küfür vekaletimi Selami Türkmen'e verdim!...
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: