Cumartesi, Kasım 10, 2007

DERSİMİZ; TÜRK VE ATATÜRK...

Atam,
Atatürk'üm,
Muhteşem Türküm,
Başbuğum;
Sana olan özlemimi, sana olan sevgimi ifadede sıkıntı içindeyim. Oysa sözlerle istediğim gibi oynayabileceğimi sanarak ukalalaşırdım.
Sözün hükmü, ilk kez ve gerçek manada senin karşında bitti Atam!...
Dünyada ve tarihte söyleyen ve söylediğini yapan, yapabilen kaç kişi var ki?... Milletine karşı verdiği sözleri behemahal, eksiksiz yerine getirebilmiş ve bu yüzden de sonsuz itimat kazanabilmiş kaç kişi var ki?
Sanırım felsefede; "İki yoktan bir var çıkar." diye sözlü bir kural var. Bu kuralı hayata uygulayabilen, bu kuralı gerçekleştirebilen ender bir kişilikle ödüllendirilmiş olmanın bahtiyarlığındayım.
Silah yoktu, mermi yoktu; Asker vardı!...
Ordu yoktu, devlet -işgaldeydi- yoktu; Asker vardı!...
Para yoktu, mühimmat yoktu; Asker vardı!...
Halk yoktu, halklar arasında birlik yoktu; Millet vardı!...
Dost yoktu, müttefik yoktu; Millet vardı!...
Siyasi erk yoktu, diplomasi yoktu; Millet vardı!...
Hürriyet yoktu, Cumhuriyet yoktu; Milli İrade vardı!...
Ekonomi yoktu, güç yoktu; İman vardı!...
Osmanlı yoktu, Hanedan yoktu; Milli Uyanış vardı!...
Yönetim yoktu, yönetilecek yoktu; Türk vardı!...
Pây-i Taht yoktu, ordu yoktu; Atatürk vardı!...
Bütün yokluklara inat, bütün işgalcilere inat, bütün teslim olmuşlara inat, bütün yerli işbirlikçilere inat, işbirlikçi bütün matbuata inat, kendilerini akıllı zanneden teslimiyetçi entellere inat, milli uyanışa soyunan Kuvvayı Milliyeciler'e hayalperest diyenlere inat; Türk vardı, Atatürk vardı...
Halktan Millete dönüşmeyi başarabilen bir Milli Yiğit vardı...
Atam;
Bizleri sensiz bırakan İlahi Emrin 69. yılındayız. 69 yıldır sen yoksun ama, seni yok etmeğe uğraşan bütün art niyetlilere rağmen bizimlesin. Biz de seninleyiz Atam...
Sen'in bizi sensiz bıraktığın 10 Kasım'ın 69.su'ndan bir gün evvel Genel Kurmay Başkanımız, Basın Mensuplarıyla birlikteydi. Güncel meseleler hakkında soruları cevapladı, sorulmadan bazı şeyleri Türkçe ve Atatürkçe söyledi.
Bir cümlesi var ki çok Türkçe Atam.
"Halkımız metin ve milletine bağlı." cümlesinde ki Atatürkçe söylem mükemmelliği, beni çok mutlu etti Atam. Halk ile millet arasındaki muhteşem farkı, uyumu ve söylem farkını, senin makamında oturan bir Türk'ün bu kadar güzel kullanmasıyla müftehirim.
"Halkımız, milletine bağlı." Bu cümle sizlere, alt-üst kimlikliler!...
Bu cümle sizlere hediyemiz ve üzerinde kafa yormanız gereken bir ders olsun. Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Büyük Türk Milleti" diye hançeresini yırtarcasına tarihe haykırdığı ve tarihten alarak yeniden tarihleştirdiği millet kavramı, sizlere ders olsun.
Halkları birleştirerek, karıştırarak, barıştırarak milletleştirebilenlerden çıkıyor Atatürk.
Şimdi sadece aydıncılık oynayabilmek adına "Türk Halkı" diyenlerin; "Büyük Türk Milleti" diye hançeresini yırtan Muhteşem Türk Atatürk ve onun görevini deruhte eden Genel Kurmay Başkanımız'a fikren yabancılıklarının, uzaklıklarının farkında mısınız?
Evet Sayın Büyükanıt Paşam;
Evet Sayın Genelkurmay Başkanım; "Halkımız metin ve milletine bağlı."
Ferasetinizi de, sizi de ilk kez bu kadar çok sevdim.
İyi ki varsınız Paşam.
Kolay gelsin. "Büyük Türk Milleti" sizinle beraber bilesiniz.
Yapacaklarınızı Millet adına yaparsanız hem "halkçılık" oynayan entellerimize, hem de halklara bölerek Milletimizi parçalamayı iş edinmiş dış güçlere, gereken dersi çok kolay verirsiniz.
Dersimiz; Türk ve Atatürk. Ve "Büyük Türk Milleti."
Kolay gelsin Milletim.
Kolay gelsin Büyükanıt Paşam.
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: