Cumartesi, Kasım 17, 2007

DEFOLSUNLAR GİTSİNLER!...

''DTP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldırırsak, dağa giderler, deniyor. Defolsun, gitsinler. Ben milletin seçtiği herkese saygı duyarım, ama dağdaki eşkıyanın elbisesi ile fotoğraf çektiren kişilerle aynı çatıyı paylaşmak istemiyorum. Yıllardır dokunulmazlıklar sınırlandırılamıyor. Buna anlam veremiyoruz. Dağda silahlarla poz vermek hangi ülkede serbesttir? Bu çelişkiyi Türkiye kaldıramaz.'' Muhsin Yazıcıoğlu

Söylemek istediğimiz bu!
Siyasilerimizin söylemesini istediğimiz bu! Tevilsiz, samimice, Türkçe, yiğitçe söylemelerini istediğimiz bu!
Ama iki kişiden birinin oy verdiği "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir." diyenler, şimdi de "Dokunulmazlıklarını kaldırırsak dağa giderler." diye adamların restinden korkuyorlar! Çok cesurlar ya! Kasımpaşalı'lar ya!...
Tek başına bir adam, tek başına bir Türkmen Yiğit te; "Defolup gitsinler!" diyor. Tek başına olduğu için, Mecliste tek başına kaldığı için de sesi duyulmuyor elbette.
İyi ki varsın Muhsin Yazıcıoğlu...
Tek başınalığınla güzelleşiyorsun, tek başına olmana rağmen yüreğinle özelleşiyorsun! Sen, tek başına o namertlerle aynı çatı altında olmaktan ne kadar rahatsızsan bilesin ki varlığınla onları rahatsız edebilen tek sebep ve tek kişisin!...
Kim ne derse desin. Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın. Milletin diliyle konuşan, milletin tavrıyla vekillik eden bir Anadolu yiğidinin Mecliste olmasından dolayı benim rahatlığım var.
Memleket genelinde hemen herkesin seslice nara atarak söylediği bu; "Dağa giderlermiş! Defolsunlar gitsinler!"
Bu dağlar, bizim dağlarımızsa; dağlarımıza çıkarak bize kafa tutabileceklerini zanneden zekâ özürlülere, o dağları mezar ederiz biz! Keşke demokrasinin arkasına saklanarak, demokrat geçinen yerli işbirlikçilerin etekleri altına saklanarak, ağababalarına karşı, müttefik(!)lerimiz keferelere karşı mazlum numarasına yatmasalar!...
Sadece dokunulmazlıklarının kaldırılması yeter mi?
Kucağımızda oturup sakalımızı yolduklarının hesabını da vermeliler. İdam cezasını kaldıranlardan, kaldırılmasına demokratlık maskesiyle koltuklarının hatırına vesile olanlardan da Allah(c.c.) sorsun!...
Bu hainlerden bir kaçı, ibret-i alem için sallandırılsaydı bu işler, bu seviyeye gelir miydi?
Ülke sevenleri asanlar, vatanperverleri asanlar; halkçılık yapanları, milliyetçilik yapanları asanlar, sizlerde bu dağa çıkmakla tehdit edenlerle beraber dağa çıkmayı düşünmez misiniz?
Dağlarımızı bu eşkiya bozuntularına peşkeş çeken milliyetsiz milliyetçiler, sizler de bunların -hiç değilse- peşlerine düşmek için dağa çıkmayı düşünmez misiniz?
Dağdakileri ovaya çağıranlar, dağdan inip demokratça siyaset yapmalarını tavsiye eden demokrasi kahramanları; sizler de dağa çıkmayı düşünür müsünüz?
Büyük Türk Milleti'ni bu kadar aciz tarifine sizlerin soktuğunuzun farkında mısınız?
Kapı köpeklerimiz, bize havlıyorlar!
Belli ki kudurmuşlar veya kudurmak üzereler. Bu memleketin baytarları nerede? Aşı ile falan iflah olmazlarsa, itlafta mı edemeyiz bu köpeklerimizi?
Hayvan hakları dernekleri mi itiraz ederler?
Yoksa onlarda mı dağa çıkarlar?
"Dağlar dağımdır benim
Gam ortağımdır benim..."
Allah aşkına, bu sapıtmışlara, bu onun bunun taşeronu salaklara, bu dünlerini unutmayı tek özellikleri olarak kabullenmişlere; kaç kere isyan ettiklerini, kaç kere isyandan sonra cezalandırıldıklarını; kaç kere keferelerin bunları kandırarak böyle perişan ettirdiklerini, bunların anlayacağı dilden anlatacak bir ehil adamımız çıkmayacak mı?
Dağa giderlermiş!
Defolsunlar, gitsinler!
Gitsinler ki günlerini de görsünler!
TÜRK BUDUN ÖKÜN!...
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: