Perşembe, Kasım 29, 2007

BU, SEN MİSİN?!...

Ankara soğuk.
Toplu taşıma araçlarında millet, tıkış tıkış...
Dolmuşlarda, sıkışıklık yok ama, millet henüz dışarının soğuğunun etkisiyle üşümeğe devam ediyor.
Yaya yürüyenler var Ankara'nın soğuğunda, üşüyerek...
Lüks arabalarında, tek başlarına, ağızlarında gevrek-gevşek çiğnedikleri sakızlarıyla; kendilerine yol vermemek gibi saygısızlık eden, modeli düşük arabaların şoförlerine kızarak korna çalan kadın magandalar da var...
Kadın magandalar, kendilerine yol vermeyen diğer araç sürücülerinden şikâyetçi. Diğer araç sürücüleri, artık bu trafiği kaldırmayan dar başkent caddelerinden rahatsız. Belediye otobüslerindeki millet, tıkış tıkışlıktan rahatsız. Dolmuştakiler, hala ısınamadıkları için şikâyetçi.
Ve bu hepsi rahatsız insanların, hemen hepsinin bir yakınları asker...Dolmuşlardan birinin arkasında da süslü bir yazı ile; "O şimdi asker." yazılı...
Ve askerler, bu rahatsız kalabalığın çocukları, bu rahatsız kalabalığın bile haberi olmadan Mehmetçikleşmiş sanki!...
Ve ABD adındaki müttefik düşman elçisiyle, iki ajanıyla Ankara'da!...
Heeeeey! Trafikten rahatsız olanlar,
Heeeeey! Belediye otobüsünde, dolmuşlarda dışarının soğuğundan rahatsız olanlar,
Heeeeey! Özel lüks arabasında kendisine yol vermeyenlerden rahatsız olanlar, sizlerin çocuklarınız, komşularınızın çocukları, dayınızın-amcanızın oğulları şu anda dağda!...
Eksi bilmem kaç derecede, sırtında 40 kilo ağırlıkla, karlarla boğuşarak hain kovalıyor, PKK ile çarpışıyor!
Ve siz burada üşüyorsunuz!...
"Erzurum'da kar yağsa, Rize'de üşüyorum." diye türküler yakan bir duyarlı Türk Evladı'nın da bir türküsünden dolayı yargılanmasını seyrediyorsunuz!
Sizin seyretmeğe, -çocuklarınız eksi bilmem kaç derecede, sırtlarında 4o kilo ağırlıkla, karlarla boğuşarak siz rahat edin diye savaştayken- otobüste, dolmuşta, özel arabanızda, özel lüks arabanızda ve ağzınızda sakızınızla rahatsız olmaya, üşümeğe hakkınız var mı?!...
Çocuklarınız dağda karlar içerisinde terlerken, siz burada üşüyebilir misiniz? Üşüseniz bile şikâyetlenebilir misiniz?
Siz; dağlarda sizler için terleyenleri unutursanız, ABD adındaki müttefik(!)imiz görünümlü Haçlı, taaaa Ankara'larda, göbeğinizin ortasında, gözlerinizin içine baka baka, sizin sınırlarınız hakkında planlar uygulamağa gelmez mi?
Birilerine; görevlerini yapmıyorlar diye, sizi temsil edemiyorlar diye kızmağa hakkınız var mı? Hiç düşündünüz mü?
Dağlarda, karlar içinde, eksi bilmem kaç derecede terleyerek toprak vatan kalsın diye şehit olan, şehit olamazsa gazi olan Mehmetçikler mi, onlarla birlikte geceli gündüzlü terleyen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin subayları mı, vatan kalsın diye çarpışılan toprakları satanlar mı, siyasiler mi, yoksa sizler mi görevinizi yapmıyorsunuz? Hiç düşündünüz mü?
Türk Milleti; bu, sen misin?
"Kinim dinimdir." diye tarihe şerh düşen ataların, "Kana doymayan kanlı katil, dinle.Tanrı adına ant içerim ki; seni, ben kanla doyuracağım." diye ant içen ve andını yerine getirerek tarihleşen Türk Ana Tomris Kağan'ın ahfadı sen misin?
Çocukların Mehmetçikleşerek dağlarda üşünecek-donulacak yerlerde terlerken, sen burada üşüyebilir misin? Üşüdüğün için de Ankara'da Mütareke Günleri'ne geri dönerek senin geleceğin hakkında ahkâm yürütenleri seyreden, sen misin?
Bu, sen misin?!...
Türk Milleti, kendine dön!...
TÜRK'ÜM, BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR.
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: