Cumartesi, Kasım 24, 2007

ZOR GÖRÜNEN İŞİN, KOLAYI !...

Yeniçağ Gazetesi Ailesi'nin mensupları;
Bir okurumuzun bendeniz fakıri kendisine yakın bularak yaptığı şikâyetine vermeğe çalıştığım cevabımı; hem sizlerin hem de bütün muhteşem okurlarımızın dikkatlerine sunuyorum.

"Aleykümüsselam Yiğit Kardeşim;
Cevap vermekte geciktim hakkını helal edesin.
Güzel Kardeşim; bazı şeyleri, olduğu gibi anlatmazsak kimsenin olduğu gibi bilme şansları olmuyor elbette.
Gazeteler üç olmazsa olmaz ayaktan oluşur. a) Patron, b) Muhabir, c) Muharrir
Muhabir ve muharririn görev yapabilmeleri için gazetenin olması, gazetenin olabilmesi için de patronun yani gazeteyi kurabilecek parası olan bir duyarlı iş adamının olması şarttır.
Gazete sahibinin, yani patronun tarafsız olmasını bekleyebilir miyiz? Bence hayır!
Bir gazete çıkarmak, ciddi manada yatırım ve sermaye gerektirir. Gazete çıkarabilecek kadar semayesi olan bir kişi; borsada, veya serbest piyasa adındaki paranın parayı kazandığı ortamda rantiyeciliğe değil de gazeteciliğe sermaye yatırabiliyorsa duyarlı bir yürektir ve toplumsal meselelerle ilgili bir insandır dolayısıyla da taraf olmaya hakkı vardır. Ama okuyucunun patronla aynı safta olması veya olmamasına patronun dahli, yok denecek kadar azdır.
Patrondan sonraki olmazsa olmazlar yani muhabir ve muharrirler, patrondan daha farklıdırlar.
Muhabir; gazete adına haber peşinde koşar. Haber yakalar ve haberini yapar. Muhabirin taraf olma hakkı asla ve asla olamaz. Olmamalıdır. Taraf olan muhabirin muhabirliği olmaz. Ve muhabir, gazetenin yaşama sebebidir. Ama son yıllarda "Dolma Kalemler"in köşelerinden muhabirlik yaptıkları da bir gerçektir ve çok kasıtlı olarak yapılan paralı-akçeli davranışlardır. Ucuz işlerdir vesselam!
Patron gazeteyi kurar, muhabir veya muhabirler koşup kovalayıp haberlerini yakalar ve yaparlar. Sonra muharririn işi başlar. Muharrir yani köşe yazarı, yani düşünen, düşündüğü için de mutlaka taraf olması gereken kişilerin işi başlar.
Muharrir, muhabirin haberinin ya karşısında, ya da yanında olur. Yani haberi ya tasvip eder, ya da tenkid eder. Yani özetle ve tekraren muharrir asla tarafsız olamaz.
Güzel Adaşım;
Elbette sesimizi duyurmamıza izin verilen, düşüncelerimizi sizlerle paylaşmamıza şans tanıyan gazetemizi savunmak durumundayım.
Ama bir şeye dikkatlerinizi çekmeye gayret edeceğim. Seni ve zannederim senin gibi düşünen okurlarımızı inciten bir şeylerin, haberlerin gazetemizde olması gazeteciliğin doğasındandır.
Senin ilgini ve öfkeni çekmeyi başaran köşenin sahibi refikimiz; dikkat eder ve hakkını teslim ederseniz, sizler adına bütün gazeteleri tarayarak -müspet ve menfi manada- dikkat çeken yazıları, sizlerin dikkatlerinize sunmaktadır. Bu gayreti, bence teşekküre layıktır.
Köşesine taşıdığı yazı hakkında bir yorumu olsaydı ve o yazıya destek veren bir cümlesi olsaydı tepkini anlamakta bir sıkıntı yaşamazdım.
Zannedersem ve bana hakkını helal edersen, sadece yaşımın senden çok büyüklüğü hakkımı kullanarak bir şey söylemek isterim. Asıl kızmanız gerekene iç muhasebeniz izin vermediği için bir başkasına kızmayı denediniz dersem çok mu katı davranmış olurum?
PKK'lı olduklarını artık saklamaya bile gerek görmeyen ihanet şebekeleri ile o şebeke mensuplarıyla tokalaşanlara, onlarla samimi sohbetler edenlere kızgınlığımız had safhadadır. Ama onları seçenler biz olduğumuz için, seçimimizdeki hatamızı kabullenmekte zorlandığımız için başkalarına kızmak gibi işin kolayını mı tercih ediyoruz?.
Allah rızası için akıllarımızın ve vicdanlarımızın hür kalmasına izin verelim.
Kendimizin de insan olduğumuzu, insanın yaratılışı gereği hataya çok müsait olduğunu, hiç unutmayalım. Gönlümüzün bazen bir bülbül olup güle konabileceği gibi, bazen de karga olup b..ka konabileceğini kabullenelim. Karganın konduğu yerin kokusunu burnumuz aldığı anda fark edelim. Ve karga olup pis kokulu mekânlara konan gönlümüzü kontrole soyunalım. Bu kontrolü ne kadar erken yaparsak zarardan dönmenin o kadar kâr olduğunu da farkedebiliriz.
Son söz olarak Sevgili Kardeşim;
Her gazetenin olduğu gibi Yeniçağ Gazetesi'nin de bir yayın politikası mutlaka vardır. Ve bendeniz bu yayın politikasına evet dediğim için buradayım. Nedir Yeniçağ Gazetesi ve televizyonunun politikası derseniz: şahsen bendeniz; Türkçe düşünüp Türkçe konuşanların, Türkçe hayal edip Türkçe uygulayanların, halkları birleştirerek milletleştirme özelliğini Tanrı'nın verdiği Türk Milleti'ne mensup olmanın gururunu yaşayanların bir arada olduğunu bildiğim için Yeniçağ Ailesi'ndenim.
Bize ürüyen komşu köpeği, asla kabahatli değildir.
Köpek köpekliğini yaratılışı gereği yapacaktır. Ama köpeğini kontrol etmeyen komşumuza kızmanın veya komşumuzu köpeğinden dolayı uyarmanın çok daha akıllıca ve doğru olduğunu artık lütfen kabullenelim.
Sevgili Kardeşim;
Seni öfkelendiren köşenin sahibi refikimin, Yeniçağ Ailesi tarzına farklı bir davranışını hissedebileseydim, yeminler ederin sizden refikim adına özür diler ve bütün öfkem sertliğimle o refikime saldırırdım.
Ama şimdi de bütün yüreğimle sizden istirhamım; lütfen öfkenizi bir daha sorgulamanız yolunda olacaktır. Sizi öfkelendiren her şey bilesiniz ki bizleri de öfkelendirmektedir.
Ve bendeniz de sizinle beraber; bizim oylarımızla Meclis'e girip ihanet şebekesi mensuplarıyla tokalaşanlara sonsuz öfkeliyim. Ama bir sonraki sandığa kadar öfkemizi kontrol ettiğimizi de kendilerine yüksek sesle söyleyerek beklediğimizi belirtmemiz lazım.
Aslında iş bu kadar kolay Yiğit Kardeşim!...
Hadi lütfen zor görünen işin kolayına soyunalım olmaz mı?"

"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."

Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: