Salı, Kasım 13, 2007

BEN TÜRK'ÜM, TÜRK BEN'İM...

Ben, Türk'üm.
Benimle uğraşmamak, akıl gereği.
Ben milletim, ben devletim, ben devletli milletim. Ben, Peygamber(s.a.v.)'den dualı tek milletim.
Dünya müslümanları benim, ben Müslümanım.
Hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyen, mazlûma merhmetli, zalime acımasız ve azan kavimleri ıslah etmek üzere yaratıldığı; Allah'ın onlardan, onların da Allah'tan razı olduğu Kur'an-ı Kerim'de -(Maide Suresi)- söylenen millet, Ben'im...
"Türklerle iyi geçininiz. Çünkü onlar için çok uzun süreli hakimiyet söz konusudur." diye Hadis'le işaret edilen millet, Ben'im...
Ben, dünya dengesiyim.
Ben, tarih yapanım.
Ben, kendilerini medeni diye tarif etmekle övünen milletlere tarih yazma görevi verenim.
Ben, halkçılık oynayan tarih kâtibelerimin yazdıklarını, okumaya bile tenezzül etmeyenim.
Ben, "Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az yedibin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgârıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Birgün o doğa çocuğu; doğa oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu, Türk oldu... Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir." şeklinde, Muhteşem Türk Atatürk tarafından tarif edilmiş tek milletim.
Ben, "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfâdıyım."
Ben, "Biz biliriz bizim işlerimizi/ İşimiz kimseden sorulmamıştır." diye övünerek tarihe nezâret etmiş tek milletim.
Ben, son Genel Kurmay Başkanım'ın ağzından; "Halkımız metin ve milletine bağlı." şeklinde tarif edilerek, halkları milletleştirebilmekte mâhir tek milletim.
Benimle yaşayan huzurlu olur. Huzurlu kalır.
Bana ihanet edenlerin, neler yaşadıkları, ilerde yaşayacaklarının da habercisi olarak aşikâr olan, tek mütevekkil milletim.
Ben, öldükçe çoğalan, çoğaldıkça "Hak yolu, hakikat yolu, Allah yolu"nda ölmeği; "Onlara ölüler demeyiniz, Onlar sağdır." Hadis-i Şerif'i ile şehitlik adıyla kabullenerek ölüm yarışına girenim.
"Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle." diyerek ölümü güzelleştirebilen tek milletim.
Onüç bin yıldır dünyanın her yerine, tarihe emanet edip zamana kafa tutarcasına kalıcı damgalar vurarak medeniliğin, medeniyet yayıcılığının tek gönüllü görevlisiyim.
Demire su vererek çelikleştiren, çelikleştirdiğim çelikten yaptığım kılıçla çağ kapatıp çağ açanım ben.
Aman dileyene kılıç vurmayan, mazlûma zulmedene hesap soran tek milletim.
Ben Türk'üm. Türk ben'im...
Türkçe durur, Türkçe vurur, Türkçe korurum!...
Dünyada ve tarihin hiç bir devresinde benden başka hiç bir millet; benim bağışlayıcılığımdan başka hiç bir sistem 30.000 kişinin katiline tutsağı olduğu için bakmaz! İnsana bu kadar insan değeri verenim ben.
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." öğretisini yaşayarak, dünyaya öğreten tek milletim.
Benimle uğraşmamak akıl gereği.
Durgunluğum, suskunluğum aczim değil! Onbin yılı aşkın tecrübelerimle edindiğim teamüllerim gereği; her şeyi, her ihtimâli göz önünde bulundurarak, aleyhimize kurgulanmış her plana karşı plan hazırlayarak davrandığım için durgun zannedilirim.
Beni tanımayanların onbinlerce yıllık basîretsizliklerine gülerek davranacağım günü beklemekteyim.
"Ne kadar büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhîdi
Bedr'in Arslanları ancak bu kadar şanlı idi" diye tarif edilen millet, Ben'im.
"Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım." diye vakarımla duranım.
Ben Türk'üm. Türk, Ben'im...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: