Pazartesi, Ocak 05, 2009

KORUMAYA MECBURUZ...

On gündür İsrail, Filistin'de kan akıtıyor! İslâm âlemi, camilerde, sokaklarda lânetler okuyor, beddualar gönderiyor ve protesto yapıyorlar. 400 yıl sınırlarımız içinde ve yaşayanlarının tamamı tebaamız olan Filistin'e yardım hakkı ve imkânı olan biz olmamıza rağmen, nedense üzerimize düşeni layıkîyle yapmıyoruz! Devletler arası korkaklığın adı diye anladığım "diplomasi", gönlümüzce hareketimize mani!...
Başbakanımız; yıllarca siyonizme ve İsrail'e söylediklerini unutmuşçasına, güçlü hitabetiyle bir cami vaizi gibi, dualar ve temennilerle yetiniyor! Cumhurbaşkanı ve Başbakan da dahil olmak üzere biz beddua edip sokaklarda mitingler yaparken, İsrail Gazze'ye havadan ve karadan bomba yağdırıyor!
Vefasızın, vefa beklemek hakkı yoktur. Arapların vefasızlığını ve birbirini yediğini elbette biliyoruz! Ama fertlerde olduğu gibi, milletler de kendilerine yakışır şekilde davranırlar ve tarih bu özel davranışlar sayesinde yapılır ve yazılır. Atalar; "Zor geldiğinde, fent bacadan çıkar!" demişler. Yani kuvvet gösterildiğinde bütün oyunlar, kurnazlıklar, hatta diplomasi meydanı terk eder. ABD; Okyanus ötesinden gelerek Irak'ı işgâl ettiğinde diplomasi yoktu! Rusya Güney Osetya'da kıyım yaptığında da!... Başımıza çuval geçirildiğinde; "Büyük devletler özür dilemez!" diplomatlığını, bizim büyüklerimizden öğrenmiştik!
Bu gün İsrail; Gazze'de soy kırım uyguluyor ve diplomasiden başka bir şey yok! Saldıran İsrail. Destekleyen ABD ve Birleşmiş Milletler. ABD'nin ve yahudilerin etkisinde olmayan arap ülkesi yok gibi! Diplomatik görüşme yapılacaksa İsrail ve ABD ile yapılması gerekirken; Ürdün'le, Mısır'la, Suriye ile görüşmelerle gün geçiriyoruz, mikrofonlardan dua ve beddualarla vaizlik yapıyoruz!
Siyâsi geçmişleri; Siyonizm ve İsrail düşmanlığı temeline kurulu yöneticilerimiz, nedense tarihin en diplomat yöneticileri oldular! Yıllarca dincilerin, cemaatlerin, 2.Cumhuriyetçilerin ve Osmanlıcıların dinsizlikle ithâm ettikleri Atatürk, Filistin hakkında; "Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip kudretimizi bildiğimiz için İslâmiyet`in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki, buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslâmiyet`e lâkayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen Peygamber`in son arzusu yani, mukaddes toprakların daima İslâm hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeğe hazırız. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda, bütün İslâm âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.(27 temmuz 1937-Hakimiyet-i Milliye Gazetesi)" derken, mevcut Başbakan; "Yahudi karşıtlığı, utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür, katliamla sonuçlanan bir sapkınlıktır. (11 Haziran 2005 Yeni Şafak) diyorlar!...
Mevcut Cumhurbaşkanı'da; "Dünya barışı için, barışı korumak için, son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir. (16 Mayıs 2006 Milliyet)" diyebilmektedir!
Yönetim böyle düşününce de, yandaş medya; israillilerin, Hamas füzelerinden dolayı yaşadıkları zulmü(!) haberleştiriyorlar!...
Filistin'in yardımına bize yakışır bir şekilde yatişmeyen, yollarımızın nasıl beklendiğinin farkında olmayan veya farkında olmasına rağmen diplomaside ısrar eden yönetimimize şimdilik sadece sitemle yetineceğim! Milletin sitemlerinin de farkındayım!
Büyük Elçilerimizi geri çağırıp, büyük elçilerini göndermekle başlayacak uyarıları, Türkçe diplomasiyi hâlâ umutla beklemekteyim... Kapımızın önünü, korumaya mecbûruz. Geçmişimiz ve vicdanımız bunu emreder.
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: