Çarşamba, Ocak 07, 2009

"SÖZÜN TAMAMI APTALA SÖYLENİR..."

Daha dün; "İki yanlıştan bir doğru çıkmaz." diyerek endişelerimi belli etmiştim! Bu kadar çabuk şımaracaklarına, bu kadar çabuk dilden sonra toprak isteyebileceklerine ihtimâl vermemiştim!...
Artık ben de çaresizce Recep Tayyip Erdoğan'ı tebrik edeceğim! Bir insan, yanlışları doğru göstermekte ancak bu kadar başarılı olabilir!
Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa sahip olacaksın, Meclis'te muhalefeti görmezden gelerek istediğin yasayı yarım saatte çıkaracaksın, Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı da dahil her kesi dinletebilecek-izletebilecek kadar kendi istihbarat ağını kurmuş olacaksın ve ülke Başbakanı'nı tehdit eden, devletin araçlarını terörist leşlerini taşımakta kullanan, nerdeyse bağımsızlığını ilan etmiş bir belediye başkanını görevden alamayacak kadar insan hakları savunucusu olacaksın! Demokratlaşacaksın!...
AB dayatmalarıyla laşkalaştırılmış yasalarımızı, demokrat ve insan hakları maskesiyle kullanıp terörist örgüt baskılarıyla, bağımsız olarak seçim kazandıktan sonra Meclis'te grup kuran teröristlerin siyasal temsilcileri, partileşecekler ve İmralı'dan genel başkan atanacak; laçka yasalarımızı istedikleri gibi kullanan bu İmralı vekillerini yok sayacak, görmezden gelecek ama Diyarbakır Belediye Başkanı'nı muhatap ve muhalif kabul edeceksin! Bu vcdanları rahatsız eden partililere; "Erkekseniz parti olarak seçime girin!" diye meydan okuyacaksın!...
Meclis'te Kürtçe kitap dağıtılacak, müdahele etmeyeceksin! Kürtçe bayram tebriklerini görmezden geleceksin ve bütçeden; resmi dil olan Türkçeyi korumak ve kollamakla mükellef bir kuruluşumuzdan 24 saat Kürtçe yayın yapmaya karar vereceksin! Beceremediğin Kürtçe ile de, "hayırlı olsun" demeğe çalışırken "hayırsız olsun" diyeceksin!
Ben de içim kan ağlayarak, yüreğim Türkçe isyân ederek, öfkemden tebrîk edeceğim!...
Kanı soğumamış şehitlerin âhı, tutar adamı. Tutmalı!... On binlerce yürekleri yaralı, ağızları bedduâlı şehit ailesinin, âhı, tutar adamı. Tutmalı!...
Emânete böyle mi sahip çıkılır? Cumhuriyet, bölünmez bütünlük, ulus devlet, milletin bütünlüğü böyle mi muhafaza edilir?
Meclis'te muhalefete, meydanlarda millete söylenmeyen anlaşmalar mı var? Kırmızı çizgilerimize son verilmesine, bu anlaşmalar yüzünden mi ses çıkaramıyoruz?
ABD'nin PKK'nın işine son verdiği bu günlerde, İsrail'in Gazze'ye ölüm olup yağması, tesâdüf müdür? Arabuluculuğa soyunup, bir vaiz gibi İsrail'e beddualar yağdırmanın, mantığı ve caydırıcılığı var mıdır? Bu tavır diplomatlık mıdır?
Gûya ateşkes sağlamak için, diğer BOP Eş Başkanı Ürdün'le görüşmenin, bir izâhı var mıdır?
Son günlerde Filistin'e uygulanan soykırımla ilgili tavsiyede bulunan muhalefete; "Bakkal yönetmiyoruz. Devlet yönetiyoruz!" diye fırça atarken; İsrail basınından elçilerini geri çekmeye hazırlandıklarının duyurulması, aynen bizdeki gibi bir iç siyâset uygulaması mıdır? Arkasında bir şey var mıdır?
İsrail adlı terörist kuruluş, elçilerini çekmeye hazırlanırken, Mehmetçiği Birleşmiş Milletler adına Filistin'e iki ateş ortasına göndermeğe hazırlanmanın bir mantıklı açıklaması var mıdır?
Diyarbakır'dan duyulan akortsuz, mide bulandıran sesler; Filistin'e yapılanları millete unutturmak için oluşturulan gündem midir? Filistin'de uygulanan Haçlı-Siyonist ortaklığındaki soy kırım; Türkiye'nin de parçalanmasını öngören Büyük Ortadoğu Projesi uygulamasının bir adımı mıdır?
Bu kadar cevapsız sorunun olduğu, yöneticilerine bu kadar güvensiz bir toplumun olduğu memlekette huzurdan, istikrardan söz edilebilir mi? Daha söyleyeceklerim var ama; "Sözün tamamı aptala söylenir!" uygulamasından sayılabilir ve ben o kadar Kasımpaşalı değilim!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: