Çarşamba, Ocak 14, 2009

TAŞÇI'NIN TAŞLI YOLU...

"Aynaya bakan kendini görür." demiş Türk'ün aksakalları. Babam rahmetli de; "Her insanın başı üstünde, pamuk ipliği ile asılı, kocaman bir değirmen taşı vardır. Kim aynaya bakar ve kendisini beğenmezse, pamuk ipliği kopar ve değirmen taşı başına düşermiş." derdi.
Bu; benliğin, egonun, nefsin müthîş bir târifi. Nefs yapana, bencillik yapana; yaptığı direk söylense incineceği düşünülerek Türk nezâket ve nezâheti ile ikazın şekli bu...
Önümüzdeki yerel seçimleri, çok ciddiye alanlardanım. Türk'ün ma'kûs talihini değiştirmekle mükellef münevverlerinin ne yapacağını da müthiş bir merakla takip ediyorum. "Ustamızın adı Hıdır, elimizden gelen budur." kolaycılığı ile teslim olmayı da sevmiyorum.
Bir nesil düşünün ki; asılsın, kesilsin, öldürülsün, ceza evlerinde çürütülsün, firarlarda-gurbetlerde kocaltılsın, her ne yapılırsa yapılsın tavrından, düşüncesinden tâviz vermesin! Bir nesil düşünün ki; kırk yıldır Türkiye'nin, müsbet bütün gelişmelerinden sorumlu tutulsun! Bir nesil düşünün ki; siyâseten iktidara hiç gelmemiş olmasına, yanlış temsilcilerle 3,5 yıllık bir koalisyon ortaklığı yüzünden ve teşkilatını ele geçirenler eliyle darmadağın edilmiş olmasına rağmen hâlâ var olmaya, direnmeğe devam etsin!...
Kendilerine "68 Kuşağı" adını vererek, ülkenin kötü olan bütün olaylarının hazırlayıcısı, tetikleyicisi olanlarla; canları, ikbâlleri, istikbâlleri pahasına mücâdele eden Ülkücülerden, Ülkü Devleri'nden, Türk milletinin sevdâlılarından bahsediyorum.
İşgâl edilerek teşkilat içinden estirilen, adı koyulamayan müthiş bir rüzgârla, her tarafa dağıtılan; kim nereye düşmüşse ve tek başına, bulunduğu yerin siyâsetinde kanaat önderliği yapabilen Ülkücülerden bahsediyorum. Sağın ihânete varan davranışları yüzünden, sol ile olan mücâdelelerini erteleyen Türk Milliyetçilerinden bahsediyorum.
"Yedi kardeşiz, yedimizde birbirimizi biliriz." tarifiyle; beraber doğup, beraber yürüyüp, beraber ezilerek büyüyen, büyüdükçe tevazuları gereği teşkilatlarınca unutulan, hele işgâle uğramış partisince, dışlanmışlıkla ödüllendirilen Dâvanın Aysbergleri'nden bahsediyorum.
Erzurum'un şirin ilçesi Oltu'da, bir dönem MHP'den Belediye Başkanlığı yapmış olan; beraber büyüdüğüm, varlığıyla müftehîr olduğum bir ülküdaşımın, Necmettin TAŞÇI'nın kulaklarını çınlatmak istiyorum. Aslında ülkücü hassaslığı, duyarlılığı olsa kulağını çınlatmak istediğim bir başkası! Seçim kazanmamak için yapılması gereken her şeyi yapan, BOP Eş Başkanı'na -her ihtiyâcı olduğunda- kimsenin veremeyeceği ölçüde destek vermekle görevli, "Yavru Muhalefet"in başındaki insanın kulağını çınlatmak istiyorum, neye yarayacaksa!... Önümüzdeki Yerel Seçimlerde, başkan adaylarını açıklarken merakla beklediğim bir isimdi Necmettin TAŞÇI'da... Beklediğim gibi oldu. Ülkücüden hazzetmeyen, ülkücüleri hizmetten ve siyâsetten uzaklaştırmak gibi bir görev yaptığına inandığım; BOP Eş Başkanı Kasımpaşalı'nın deyimiyle "Yavru Muhalefet"in genel başkanı, Oltu'dan Necmettin TAŞÇI'yı aday göstermedi! Kazanılacak bir ilçeyi, -ki bu ilçe bir kültür merkezi, sonradan il yapılan epey yerden nüfus ve konum itibariyle daha gelişmiş bir yer- zorla ötekileştirerek AKP'lileşmeye terk etti! Tabi Taşçı'lar izin verirlerse... Şimdi Necmettin TAŞÇI'nın tavrını merak ediyorum. Kendisine ulaşmaya çalıştım. Ben bu yazıyı yazdığım sıralarda, Necmettin TAŞÇI'nın Erzurum'a doğru uçtuğunu biliyorum. Erzurum'a indiğinde; kendisini bekleyenlere ne diyecek, onlar kendisine ne söyleyecek, duyar gibiyim.
Hissî davranmayacağına inandığım, ülkücü aklını sür'atle devreye sokacağına inandığım Necmettin TAŞÇI'nın vereceği, sağ duyulu karârını merakla bekliyorum. Ailece, sülâlece MHP'li olan TAŞÇI'ların, bu vefâsızlık karşısında sergileyecekleri tutumlarını, uzaktan merakla beklemekteyim... "Taşlı yollar, Taşçı'larla aşılır." diye bir zamanlar, gene söylemiştim...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Mustafa Aslan,
Birisini yüceltirken diğerini alçatmak,o çok övündüğümüz Türk kimliğimize yakışmıyor olsa gerek.Hoş diğer adaydan bahsetme gereği bile duymamışsınız ama birazdan o konuya değineceğim.Bir üniversite öğrencisi olarak,bir ülküdaşın yazısını okurken ilk defa bu kadar utandım,sıkıldım ve darlandım.Siz siyasetin bayrak yarışı olduğunu en iyi bilenlerden olmalısınız.Ancak görüyorum ki bunun farkında bile değilsiniz.Öyleyse gelin sizi biraz geçmişe götüreyim ve yazınızda çok vurguladığınız VEFA'yı hatırlatayım size.Mart 2004 tarihiydi.Yerel seçimler için Mhp,ilçeler arasında önemli bir kalesi olarak bulunan Oltu için 5 yıllık başkanı Necmettin Taşçı'yı tekrar aday göstermiş,iktidar partisi de Erzurum'un kilidi olan Oltu'ya gözünü dikmişti.Taşçı'nın karşısına İbrahim Ziyrek'i çıkardı ve süreç başladı.Siyaset sadece belli bir yerde bir nüfusa sahip olmak değil,bu işi bilmektir.Malesef Necmettin Taşçı'nın kişisel yetersizlikleri ile Mhp Oltu'yu Akp'ye kaptırdı.Daha sonra MHP Oltu'da kayıplara karıştı.Teşkilat dağıldı.Kemik seçmeni umudunu kaybetti.Ve Sayın Taşçı bu süreçte VEFA denilen şeyi güzel yaparak Oltu'ya Mhp'yi adeta unutturdu.Ancak Oltu'yu unutmayan birkaç Mhpli vardı,onlardan biri de şimdiki aday Arif Coşkun'du.Coşkun önce dağılmış ve parçalanmış teşkilatı toparladı ve ilçe başkanlığına sağlam bir ismi oturttu.Ve köprünün altından çok sular aktı.Mhp yok olduğu,sizin de bahsettiğiniz gibi birçok ilden büyük bir yer olan Oltu'da tekrar su yüzüne çıktı ve burdayım dedi.Ülküdaşlar canlanmıştı.Mhp seçimleri bekliyordu.Genel seçimlerde Erzurum Milletvekili aday adayı olan Arif Coşkun,aday olamamasına rağmen sanki adaymışcasına Oltu'da partisi için çalışarak VEFA sını gösterdi.Ve 2004 seçimlerinde Erzurum'da silinen MHP tekrar hafif bir geri dönüş yaptı.Sene 2009 ve yerel seçimler zamanı geldi.Herkes vicdanı hür bir şekilde istediği partiden aday oldu.Her Oltulu gibi içindeki Oltu'ya hizmet etme aşkıyla dolu olan Arif Coşkun bu süreçte ben de varım dedi.Ve tabiki değerli Taşçı'da.Nedense Mhp Oltu ve Taşçı adı yine bir seçim zamanı yan yana yazılmıştı.Şimdi bana söyler misiniz HANGİ VEFA?Allah aşkına ellerinizi vicdanınıza koyun.Bu kadar basit mi?Sizden yaşça küçük biri olarak beni aydınlatın.Siyasette koltuk birisinin üzerine tapulanmak zorunda mıdır beni aydınlatın.Ülkücülük birisini överken diğerini görmemek midir beni aydınlatın.Yazarlık halkın mıdır yoksa arkadaşının eşinin dostunun yazarlığı mıdır beni aydınlatın.Şimdi destek olma zamanı şimdi birlik olma zamanı demek bu kadar güç müdür beni aydınlatın.Vefaya karşı vefasızlık yapmak böyle mi olur beni aydınlatın.Selam ile ellerinizden öperim.Bahadır.

Mustafa ASLAN dedi ki...

Sevgili Bahadır'ım;
Öpülesi gözlerinden, ülkücü yüreğinden muhabbetle öptüğüm Genç Bozkurt;
Aday gösterilen kardeşimize hâşa, bir şey demek haddime değil. Hele sizler gibi ülküdaşlarımın duygularına dokunmak asla!...
Adana'da ve benzer şahıslarla sayısız yerde gerçekten -sadece-ülkücülerin dudaklarını uçuklatan" Debisi Düşük DB" ile benim meselem...
Gözden ırak olan gönülden de mi ırak olmalı? Sevgili Necmettin Taşçı ile beraber büyüdük. Abisi ve ağabeyimiz "Payton Nuri" ile Hacı Nurettin Taşçı Başkan'la birlikte Erzurum'un ayak basmadık dağ başını bırakmadık. Ber^ber üzüldük, berâber güldük. Taşçı ailesinden bir tane MH^'li olmayan tanımadım şahsen...
Necmettin Taşç^'nın aday gösterilmemesindeki hassaiyetimi lütfen kızmadan-kırılmadan kabullensen olmaz mı?
Desteklediğiniz aday da mutlaka en az senin kadar ülkücüdür ve Allah'tan yardım dilerim...
Tekrâren muhabbetle gözlerinden öperim Yiğidim.
Selâm, sevgi, dua...