Pazartesi, Ocak 12, 2009

TÜRKİYEMİZİ GERİ VERİN!...

Millet olarak sinirlerimizi boşalttılar!

Kimsenin kimseye güveni, kimsenin devlet kurumlarına itimadı kalmadı! Hiç bir partili, partisine güvenmiyor! Hiç bir yönetici, teşkilâtından emin değil! Kimin kimi izlediği; kimin, kimi, kime, ne zaman ihbar edeceği belli değil!

On yıl öncenin kahramanları hain; on yıl öncenin hainleri kahraman! Moskova'ya indiğinde toprağı öpen, kahraman! Devletin hakimini öldürüp firâr eden, kaçak artist kahraman! Dağdaki terörist düşman değil! Şehitlerimiz kelle, terör örgütü başı, sayın!... Ordu despot, ordu ihtilâlci, ordu demokrasi önünde engel!...

Siz ne diyorsunuz Kardeşim?!...

Ne vatandaşın can ve mal güvenliği, ne de devlet zirvelerinde görev yapmış Cumhuriyet ve Atatürk kazanımlarına sahiplik eden bürokratların kişilik güvenceleri var!... İhtilal yapan, suçsuz günahsız civanları asan adamlar, nü resimler yaparak dolaşıyor; devletin bekâsı için çarpışanlar, ihtilâl hayal ettikleri var sayılarak göz altına alınıyorlar!... Nedeeeeeeen?

Mâdem ki; yıllarca terörle, teröristle canları pahasına savaşan kahramanlarımızı, komutanlarımızı, baş savcılarımızı sorgulayacaktınız; mâdem devlet, elemanlarına ömür boyu sahip çıkamayacaktı, madem canlar emekler zayi edilecekti; bu kadar ana kuzusunu neden kurban ettiniz? Nedeeeeen?!...

Heeey! Bizi bilmezler; Devletin bekâsı için her Türk fedâidir. Her Türk, vatanın bütünlüğü için serdengeçtidir. Her Türk, "Devlet Yanlısı Çete" mensûbu olmaktan gurûr duyar! Duyar duymasına da; devletimiz işgâlde mi, "Devlet Yanlısı Çete" var? Bu çeteyi ilan eden tarafın, adı ne? Kimler; kimlerin talimatıyla, kimleri, ne ile ithâm ediyorlar? Ne diyorsunuz siz?!...

Bu kadar bilgi kirliliğinde, bu kadar güvensiz bir ortamda, bu kadar açık faşist bir yönetimde; demokrat maskeli siyâsi tiranların baskıları yüzünden yüz binlerce işini kaybeden işçinin sesi yok! Sesini çıkaranlar, insafsızca coplanır! Teröristler şehirlerde, sokaklarımızı yakarlar, arabalarımızı kundaklarlar, yağma yaparlar, polise dünyayı dar ederler, bir şey yapılamaz! Onların, insan hakları var!... Artık evlerinde huzursuz olan, devlete ve yasalara saygılı-sadık Türklerin hakları nerde?

Son beş yılda; Türkiye genelinde çelik kapı tüketiminin farkında mısınız? Yoksa o kapı yapan firmalarda mı sizin? Anadolu'da kapı kilitlenmezdi! Dükkân kapısı kapatılmadan Cuma'ya gidilirdi. Şimdi kimsenin, kimseye itimadı yok! Nedeeeeen?

Getireceğiniz huzur bu muydu? Türkiye'nin gelmiş geçmiş en demokrat(!) siyasilerinin sağladığı istikrârın getirdiği huzur bu mudur?

Huzurumuzu geri verin! Düzenimizi geri verin! Düşün artık yakamızdan! Sizsiz, dünümüzü geri verin! 1938'den bu yana, gelmiş geçmiş bütün demokratlar; sağcılar, solcular, sosyal demokratlar, demokratik solcular, liboşlar, AB-D'ciler, hatta bunlarla koalisyon hükümeti kuran milliyetçi geçinenler; hepiniz kurban olasınız Atatürk'ün yokluklar içindeki şahsiyetli Türkiyesine! Gelişmemiş, geri kalmış huzurlu Türkiyemizi geri verin!

İhbâr ediyorum: Türkiyeli değil Türk'üm. Türk milliyetçisiyim. Atatürk'ün ideallerine ölesiye sâdığım. Devlet yanlısıyım. Kimseyle organik bir bağım yok. Tek başıma, hür ve hür akıllıyım. Sizi iktidardan indirebilmek için, meşrû bildiğim her yolu deniyorum, deneyeceğim. Mitinglere koşacağım.Miting yapılmasına izin vermezseniz,tek başıma, milletim adına size,baş kaldırıyorum. Sizden kurtuluncaya kadar, ben de demokratım!...

Gelişinizi fark edemedim, gidişinize teneke çalacağım!...

"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."

Selâm, sevgi, dua...

Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: