Perşembe, Ocak 08, 2009

"ÎMAN, İMKÂN YARATIR."

Gâlibâ, bozuk moralli görünümü vererek hata yapıyoruz! Gâlibâ, olanların; "Sinek bir şey değil ama mîde bulandırır." dan ciddî olduğunu hissettiriyor ve çakalların kendilerini kurt zannetmelerine vesîle oluyoruz!
Hâlbuki yüzlerce binlerce yıldır; "Çakalın kurt taklîdi, leş görünceye kadardır." gerçeğini biliriz. Yine binlerce yıldır; "Asıl azmaz, bal kokmaz. Kokarsa yağ kokar. Çünkü aslı ayrandır." tesbîtini, yaşayarak yapmış bir milletiz.
Hatalıyız Beğler!
Türk Milleti! Hatalıyız ve hatamızda ısrarcı olduğumuz için suçluyuz!...
Sahipsiz, kontrolsüz ve bakımsız bırakılan her şey gibi, devlet te sahipsiz bırakılırsa yıpranır! Çağa uyacak, zamanı yakalayacak, teknolojiyle barışık, ilme-fenne katkı veren bir millet olmazsa; devlet, unutulmuş olur. Terk edilmiş görünümü verir ve gerekli zamanlarda, gerekli onarımlar yapılmadığı için yıpranır!
"Aslî unsurlarıyla yönetilmeyen milletler için, izmihlâl mukadderdir." tesbîtinde de, devletin sahipsiz bırakılırsa, yıpratılacağı gerçeği saklıdır.
Dinliyi-dinsizi, imanlıyı-imansızı, ancak Allah bilir. Yâni takva, kul ile Allah arasında olan bir olgudur. Hiç ama hiç kimsenin elinde iman metre olmadığı gibi; kimsenin kimseyi dindar veya zındık diye tarif hakkı da yoktur. Takvâ; Allah ile insan arasındadır ve sadece Allah'la kişi bilir, gerçeğini bilmez miyiz? Ehîl bir münevver Yaşar Nuri öztürk; "İnsanlar arasındaki ölçü ehliyet olmalıdır." dedikten sonra, "riya"nın, iki yüzlülüğün, vicdânî namussuzluğun Allah katındaki, müthiş tarifini yaptığında, utandım!...
Haçlı-Yahudi ortaklığı ile Filistin'de yapılan zulmü; grup toplantılarında heyecanla anlatan ve bir vaiz üslûbuyla İsrail'e lânetler-beddualar yağdıran ama, Meclist'en İsrail'i kınama kararı çıkaralım teklifini reddettiren, BOP Eş Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın; "Dindar Cumhurbaşkanı" tarifini hatırladım, utandım!...
Hatırlayınca da; sağlığında ve ölümünden sonra, dinsizlikle "ittiham" olunan ama Peygamberimiz(s.a.v.)'in türbesini yıkmak isteyen Suudiler'e; "Bir tek taşına elinizi sürerseniz, askerimle aşağı inerim." diye telgraf çeken ve Filistin'le ilgili, Peygamberimiz(s.a.v)'in buyruğuna uymak için; "Hemen şimdi kanımızı dökmeğe hazırız." diye, seksen yıl önce Meclis'te kükreyen Türk'ü, Atatürk'ü hatırladım. İki kere daha utandım!
Artık beddua etmeyeceğim! Siyâsî, takîyyeci vâizler gibi dua ile de yetinmeyeceğim! Çünkü hepimiz, en makbûl duanın, çalışmak olduğunu biliyoruz. Sahipsiz zannedilen devletimizin; millet olarak "Allah İle Aldatmak"ı meslek edinmişlere kanmamız yüzünden tahrîp edildiğini, Cumhuriyet'ten intikam gayretlerini, görüyorum biliyorum!...
Ve hemen, bulunduğum yerden çalışmayı başlatıyorum. Her kesi çalışmaya, en makbûl duaya dâvet ediyorum. Her kes en yakınındaki, "Allah İle Aldatılmış"a, işin doğrusunu anlatmaya ve en geçerli duaya, çalışmaya başlamalıdır.
Siyâseten millet olarak yaptığımız hatayı düzeltmek, yine bize düşer. Başka yerlerden, başka kurumlardan medet ummak, siyâseten çaresizliğe kapılmış, demokrat maskeli korkakların işidir! Önümüzdeki yerel seçimlerde; ehîl insanlar seçersek, devlete-millete sâdık cesûr insanları seçersek, kısa sürede Devletimiz toparlanır ve çevresinde de varlığını hissettirerek huzûr sağlar.
Yaşar Nuri Öztürk; "Îman, imkân yaratır. Ama imkân, îman yaratmaz. Kurtuluş Savaşı'nda, imkânımız yoktu ama îmanlıydık, kazandık. Şimdi her imkânımız var ama îman nerde?!" diye soruyordu. Ve Mehmet Akif; "Eeeey dipdiri meyyiiit! İki el bir baş içindir./ Sahipsiz milletin batması haktır/Sen sahip olursan bu millet batmayacaktır." diye uyarmıştı.
Türk Milleti; Îman, imkân yaratır; îman, imkân yaratır...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN SÜTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

nazlı dedi ki...

Kaleminize ve yreginize saglık, guzel olmus