Perşembe, Ocak 22, 2009

"KORKU TÜNELİ"NE, GÖNÜLLÜLER...

"Ahvâlimi doğru yazmadı diye,
Şikâyeti kalemimden gönlümün!"
(M.A.)
Akşamdan sabaha, sabhatan akşama değişen, değiştirilen bir gündem kirliliğindeyiz! Demokrasiyi araç olarak kullanıp iktidar ve Köşk amaçlarına ulaşanların hesâbı bitmemiş demek! Şimdi de hukuku, amaçladıkları düzeni getirebilmek için araç olarak kullanmaya başladılar!
Bir insan, niye göz altına alındığını bilmezse; bir televizyonda suç aleti olarak ne arandığı kamu oyuna bildirilmezse; uygulanan hukuk mudur? Yoksa hukukun amaca uydurulması mıdır?
Bunu yazmayan, buna itiraz etmeyen kalemimi kırmam mı ben?
Demokrat cambazlığı ile, demokrasi malzemeli "korku tünelleri" oluşturmaya başladılar. Korku tünellerine, zorla soktukları korkakların "tellallıkları" sâyesinde de her kesi korkutacaklarına, sindireceklerine inandılar! Pervâsızlaştılar iyice!
Bilinir ki; suçlu, saldırgan olur! Suçlu; yerinin ve konumunun sağladığı bütün imkânları şirretçe kullanmaktan çekinmez. Suçlunun yasalara karşı saygısı da, ancak kendisine yaradığı kadardır!
Yine bilinir ki; hırsızın serveti çok kıymetlidir! O serveti yapıncaya kadar sayısız kere yasaları, kolluk güçlerini, hakimleri, savcıları atlatmıştır. Serveti, müthiş bir gayr-ı meşrû emeğin karşılığıdır ve kaybetmekten ödü kopar! Deniz Feneri ışığında aşırılan, götürülen serveti saklamak, muhafaza etmek, kazanmaktan daha zor bir hâl aldı! Bir millet vekilliği döneminde oğluna 600 dairecik kazanmak zordu elbette ama şimdi o serveti muhafaza etmek çok daha zor! Askere gidemeyecek kadar çürük oğula gemicik almak ta kolay iş değil elbet! Ama kamu vicdânına batan sivri uçları köreltmek, -hem de bir seçim öncesi- çok daha zor!
Çâre; demokrat cambazlığıyla, demokrasi ve hukuk malzemeli korku tünelleri oluşturmak!... 'Ümrâniye Bombaları' diye başlayan bir olay; "Devlet Yanlısı Çete" olarak açıklandı. Sonra dalga dalga "Ergenekon"laştırıldı! Ve ardı arkası kesilmeyen, hukukun malzeme olarak kullanıldığı, kontrollü korku dalgaları oluşturulmaya başlandı!
Bu sûni, gayr-ı hukuki dalgaları oluşturanlar, Türk Milleti'ni kesinlikle tanımadıklarını da gösterdiler! Bu milleti tanısalardı; luna parklarda, korku tünellerine gönüllü olarak giren, korkularını yenmeğe kararlı, cesûr çocukların olduğunu hatırlarlardı. Bilirlerdi ki oluşturdukları korku tünellerine girmeye gönüllü, sayısız Türk evlâdı vardır!
Hiç unutmamalılar ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, öldürülmüş "Hasta Adam" sıfatlı bir imparatorluğun molozlarından inşa eden Muhteşem Türk Atatürk'e de; işgâl güçlerinin kontrolündeki yönetim tarafından, şeyh-ül islâm fetvâlarıyla "Çeteci-Şâki" denilmişti! Oysa, işgâlcilere hoş görünmek için "çeteci" dedikleri Muhteşem Türk; milleti teşkilâtlandırmış, hiç bir şeyi olmayan ama îman silahıyla mücehhez milletiyle bir olarak Cumhûriyeti kurmuştu!
Yönetimi, cumhûra teslîm etmişti. Şimdi bir daha yönetimi, cumhûrdan kendilerine almak isteyen bir güçle karşı karşıyayız!
Gücü elinde tuttuğunu zanneden iş birlikçilere, BOP Eş Başkanı ve yandaşlarına karşı, bir daha îman silahımızla karşı durmak zorundayız! Emânete sahip çıkmak, ancak bu yolla olur. Kendilerine muhalif her kesi, çetecilikle ithâm edenlere karşı, mutlaka onların anladığı şekilde birleşerek cevap vermek gerek! Bu bir araya gelmek, en hukûki hakkımızdır. Hukuk ile milleti sindirerek hukuksuzluk yapmak; yarın çok ciddi şekilde hukûka hesap vermeyi gerektirecektir. O günler de uzak değil, görünüyor artık...
Korku tünellerine girmeğe gönüllü, hazır, sayısız Türk evlâdının, artık tarifsiz gerildiğini hatırlatmakta yarar var! Araçlaştırılan hukuka, yakında onların da ihtiyacının olacağınıda...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: