Pazar, Ocak 16, 2011

HEY SEN! HEY GELMEDEN GİDEN!...

Hey! Sen!
Tanısan da tanımasan da, bilsen de bilmesen de, sevsen de sevmesen de bakar mısın biraz?
Hey Sen! Gözümüzü kapatıp bir kaç saniyede hatırladığımız 40 küsur senede, yolumuz bir yerde keşismişse; yolumuz kesişmemişse bile müşterek bir dostumuzun çilesini paylaşmışsak; müşterek bir dostumuz da olmamışsa Türkiye'nin bir ucunda şehit edilen bir ülkücüye Türkiye'nin diğer ucundan aynı acıyla, aynı ızdırapla ağlamışsak, beni dinle!...
Hey Sen! Sana sözüm var!
Duydum ki büyük bir heyecanla "Türk Milliyetçisiyim." diyormuşsun! De! Hatta nârâ at! Tebrîk ederim! Bu sıralar Türk Milleti'nin Türk Milliyetçilerine ilaç gibi ihtiyâcı var; "Milliyetçiyim." diye haykır, ben de alkışlayayım ama beni dinle!
Duydum ki sadece "Türk Milliyetçisiyim" demekle yetinmeyip; hayatında bir kere "Türk'üm" dememiş, BOP Eş Başkanlığı'nı iftihârla hem de Gâzi Meclis'te açıklamış; dünya müslümanlarına zûlmü kendisine iş edinmiş 21. yy. Haçlı Silahşörü'yle Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanlığını paylaşan, "Kürtçülüğe de Türkçülüğe de karşı" bir siyâset adamının yanında yer almaya hazırlanırken; "Ülkücüyüm." de diyormuşsun! Heeeey! Orda dur!
Otuz yıl bütün ülkücülerin yüreklerinde kor gibi duran Şehît mektûbunu, sansürleyerek okuyup canlı yayında televizyonlara gösterdiği göz yaşıyla, milyonlarca yüreğin acısıyla alay edenin yanında durup "Ülkücüyüm." di-ye-mez-siiiiin! Orda duuur!
"Türk'üm" demediği gibi Türk yaratılmadığına şükreden birinin yanında; "Türk'üm." diyebiliyorsan, sana alkış! "Türk milliyetçisiyim." diyebiliyorsan, biraz daha avuçları patlatırcasına alkışlar ama asla, kat'a "Ülkücüyüm." demene izin vermem! Di-ye-mez-siiiin!
Ülkücü Hareket ve ülkücüler, sana mecbûr değiller!
Ülkücüler, baba harçlıklarını birleştirerek yol parası edip mitinglere yük trenleriyle yetişirken, bir simidi dört kişi paylaşırken, siz; "Eğitimci" ünvanıyla hem de Başbuğ'dan maaş alarak "Ağabeylik" yapıyordunuz! Bir simidi dört kişi paylaşan idealist Türk Gençliği, gerçek ülkücüler ölüp öldürürken siz, ya timsah gözyaşlarıyla ağlıyor, ya da alkış vuruyordunuz!
O gençlerden sağ kalanlar, çektiklerini madalya bilip, Ölümsüzlüğe uğurladıkları şehitleriyle kendilerini mukayese ederek yaşadıkları için şanslı sayıp ellili yaşları devirmiş babalar, dedeler, anneler, babaanneler biliyor musun?
Elllili yaşlarının nerdeyse tamamını ülkücü olarak yaşamış, Üç Hilalin gölgesinden asla çıkmamış, Başbuğ ve Kurmay Kadro hapisteyken bile MÇP'ye yedi yüz bine yakın oy vermek sadâkatini göstermiş gerçek ülkücüler dururken; "Ülkücüyüm." di-ye-mez-siiin!
Birinci 12 Eylül'ü kotaran ABD'nin "Bizim çocukları"nın başı Netekim Paşa'yı mumla arattıran ABD'nin İkinci 12 Eylül'cüsü BOP Eş Başkanı'nın yanında, safında, Türk Milleti'nin tasfiyesi işlemine ortak olarak "Ülkücüyüm" deyip Türk Milleti'nin refleksi olmuş bir Millî Siyâsi Kavramı murdar-la-ya-maz-sın!
Heeey Sen! Senden başka incitilen mi yok! Senden başka öfkeli mi yok! Senden başka kapıdan kovulup, bacadan itelenen, kale surlarının dibinden hasretle teşkilatlarına bakan mı yok!
Ne diyorsun sen? Dünya senin üzerine mi kurulu? Başbuğ'un ölmesiyle kopmayan kıyâmet, sen yoksun diye mi kopar?
Hey Sen!
Git işine kardeşim! Git kandırabiliyorsan hayatında hiç "Türk'üm" dememiş BOP Eş Başkanı'nı kandır! Kandırabilirsen bu da ülkücülerin işine yarar! Varlığınla bir katkı veremedin zarardan başka, bari yokluğun bir şeye yarasın! Heeey Sen; beni duydun mu?
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: