Cuma, Haziran 24, 2011

"12 HAZİRAN" VİCDÂNÎ YARGILAMASI...

Günlerdir, kendimi yargılamakla meşgûlüm! Âdil olmalıyım! Kendime merhâmet edemem çünkü adâletle merhâmet bir arada olmaz, biliyorum!
"Küreselcilerle milliyetçiler mücâdelesi" dediler, hemen kimseye haber vermeden safımı açıkladım! Çünkü milliyetçiydim ve Türk milliyetçiliğinin açık ve tek adresi MHP'ye destek vermek, her Türk milliyetçisinin görevidir diye biliyordum!
"Referandum sonucu ne olursa olsun MHP'de tsunami olacak!" kehânetine; yine kimseye danışmadan, sevenlerimle istişâre bile etmeden; "Bahçeli'nin berberde traş artığı saçının bir teline, bin BOP Eş Başkanı'nı gözümüzü kırpmadan fedâ ederiz!" dedim! Çünkü MHP Türk Milliyetçiliğinin tek adresi ve Bahçeli de mevcût Genel Başkandı! Safa kabul edilmesem de açık destek vermekle mükelleftim, MHP Genel Başkanı'na yapılacak saldırılara bigâne kalınmamalı diye düşündüm!
"MHP'siz Meclis" plânını duyar duymaz; "12 Haziran seçimleri, yeniden İstiklâl Harbi'dir. Bu seçimde kullanılacak her oy, Çanakkale'de kullanılan mermiden daha kudretlidir! Bu oyunu bozmak ve MHP'yi daha güçlü bir şekilde Meclise taşımak, her Türk Milliyetçisinin nâmus borcudur." diye düşündüm ve seslendim!
Hazırlandıkları ve belgelerle beslendikleri belli olan bir grup, kasetlerle tehdît edince yine, 'yol arkadaşları'nı aşıp ulaşamadığım Bahçeli'ye hitâben bir açık mektupla; "Tehdît edilenler ve diğer şüphelenilenlerin âcilen ihrâç edilmelerini, hem kendilerinin hem de partinin önünü açmalarını" yalvararak önerdim! Çünkü MHP'de ahlâki zaafiyetleri olanlara yer olamazdı! Türk Milletinin refleksi Ülkücülerin, bu zayıf karakterliler yüzünden itibâr kaybetmelerine izin verilemezdi!
Diyarbakır Mitingini duyar duymaz; "Diyarbakır'da mutlaka miting yapılmalı! Alanda bir kişi bile olsa konuşulmalı! Çünkü oradan söylenecek sözün muhatapları, başta Diyarbakır ve Güneydoğu'da PKK sıkıyönetimine tabi Kürt kardeşlerimiz olmak kaydıyla Okyanus Ötesi, AB ve bölücülüğe destek veren müttefik(!) Haçlı'dır." diye feryât ettim! "Diyarbakır Mitingi'ne gidemezsem, o tarihi fotoğrafta yer alamazsam, gözlerim kapanmaz!" diye de Diyarbakır'a gidilmesi gereğini duyurdum sesimin gücü kadar! Çünkü Türk Miliyetçiliğinin kucaklayıcılığıyla MHP'den başka; "Onlar ne kadar Kürtse ben de o kadar Kürdüm; ben ne kadar Türk'sem onlar da o kadar Türk'tür." diyen; "Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat" sloganı olan başka bir siyâset kurumu yoktu! Her Türk milliyetçisinin bu mitinge destek vermesi farzdı, şarttı!
Bizim seçim süresince, düşünce ve tavrımız böyle oldu!
MHP Genel Merkezinde ise "Devlet ve milletin bekası için güç birliği" çağrısı ile davet edilen kanaat önderi, Ülkü Devleri, göstermelik törenlerle yakalarına sanki başka partiden transfer ediliyorlarmış gibi rozet takılarak rencide edildiler! Önce çağrılıp sonra görüşmeyerek ve görüşmeme sebebi olarak ta davet edilen gösterilerek bir iç paniğe neden oldular! Davete sorumluluk bilinciyle katılan ülkücüleri, seçilmeleri mümkün olmayan yerlere koyarak dolgu malzemesi ettiler! Kasetleri servis edilenleri ihraç etmeyip istifalarını istediler! İstifasını istedikleri bir kaset başrol oyuncusunun istifasını alamadılar! Ülkücülerin ve Türk Milliyetçilerinin Çanakkale'deki mermiden daha kudretli ve kutsal oylarıyla bir kaset figüranının milletvekili seçilmesine sebeplik ettiler! Millî duygu ve kutsal oyları, suistimâl ettirdiler!
Sonuçtan kendimi de sorumlu görüyor ve sorguluyor, yargılıyorum! Aptallığı bu kadar açık yaptıktan sonra, birilerinin görmesi için alnıma yazmasına gerek yok ki! Bu rencîde edici sonuçtan sonra; "Tarihi bir vebâle girdiniz ve bizi de kendinize ortak ettiniz Hocam!" diye sitem eden gönüldaşlarıma verecek cevabım yoksa; "Neden?" diye kendime sormalı, kendimi insafsızca yargılamalı ve cezalandırmalıyım artık!
İmralı'da ağırlaştırılmış ömürboyu hapse mahkûm bir sehpa artığı câni, Devlet'e tehditler gönderme hakkına sahipse; ben de kendimi mahkûm etsem bile susmadan, kadere küsmeden ve asla hız kesmeden koşmaya, konuşmaya devâm etmeliyim vesselâm...
SADECE MÜDAFAA İLE ZAFER KAZANILMAZ!
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: