Salı, Haziran 14, 2011

SIRA, CİHÂD-I EKBER'E GELDİ...

Artık zamanı! Karından konuşmayı bırakıp, birbirimizle anlaşmadan, eteklerimizdeki taşları dökmeden, 1965'ten beri Ülkücülerden hayatta olanlarla buluşup fikirlerini alıp eksikleri tamamlamaya soyunmanın zamanı geldi!
Ülkücüler, Türk Milliyetçileri, MHP'nin aslî sahipleri Bozkurtlar, "Aslını inkâr eden harâmzâdedir" ve "Kişi, kavmini sevmekle kınanamaz." hâdisleriyle Türk Milletine sevdâlananlar!
Allah(c.c.)'tan yanlışa vesîle edilmemeyi dileyerek gördüğüm, duyduğum doğruları, söylenmiş ama duymazdan gelinmiş veya söylenmesine izin verilmemiş Ülkücü söylenmelerini söze çevirerek sizinle paylaşacağım! Ben sadece yazacağım! Çâreyi siz arayacaksınız!
Fikrimizin, Devlet-i Ebed müddet ve teşkilatların, Millet ve Devlet'in bekâsı için var olduğuna inanıyorsak bu anlamda; "Ne yapılabilinir?"i bulmak zorundayız! Önce milletliğimizi muhafaza edemeden devleti koruyamayız!
"Farklılıkların farkındalıkla ülke yönetimi" düşüncesi ile milletlik muhafaza edilebilir mi? "Toplumsal dayanışmanın siyâsal iz düşümü" gibi çok yabancı bir sloganla Milliyetçi Toplumcu, bağdaşabilir mi? Bağdaştırmak için uğraşanlar yozlaşmaz mı? Bu yüzden deforme olmuş, yozlaşıp yabancılaşmış ve bizi rahatsız edenler olabilir mi? İncelemeden, sorgulamadan, hatta kıyaslamadan doğruyu bulabilmek, tekâmül etmek mümkün müdür?
Biz Ülkücüyüz. Biz millî fikir ve milli sevdâ adamlarıyız. İmânımız aklımıza, aklımız Allah'a teslîmdir. Aklımızla fikretme, fikredip Allah'ı zikretme yeteneğimiz olmasa meleklerin en bilgesi ve kıyâmete kadar Allah'tan izinli olan şeytana kafa tutma cesâretimiz olabilir mi? Cihâd-ı Ekber'in; kendi şeytanımızla, nefsimizle mücâdele olduğunu bilmiyor muyuz?
Nefsinin ve hırsının oyuncağı aklının, şahıs emrine girmesine izin vererek teslîmiyetçilik, adamcılık, taraftarlık yapmayı ülkücülük zanneden samîmi gençleri, lisân-ı münâsiple uyarmazsak vebâle girmez miyiz?
Şahsen, kimin millet vekili olup olmayacağı, zerre kadar meselem olmadı, olmayacak ta! Ama Türk Milliyetçiliğinin siyâseten tek adresi ve markası olmuş MHP'ye Genel Başkanlığa niyetlenenlerle çok ilgiliyim! Varsa bunlardan; Bahçeli'ye 'boyu kısa' diyenin boyu, en az bir santim uzun olmalı değil mi? Bahçeli'ye 'konuşamıyor' diyenin, hiç değilse iki şiiri ezbere ve şakır-şakır okuması gerekmez mi? Bahçeli'yi zayıf veya kilolu diye tenkit edenlerin, mutlaka bir kantara çıkarak kilolarını karşılaştırmış olmaları gerekmez mi?
Türk Milleti ve Devleti'nin bekasını ideal edinmiş bir fikrin mensuplarının değişmez, değiştirilemez adresi MHP'ye genel başkanlık, bu kadar sıradan bir iş midir ki sıradanlar heveslenir?
Mevcût Genel Başkan'a sadâkat adına; hakaretvâri sözlerle, 14 yıldır Teşkilatlara sokulmamış olmalarına rağmen canlarını dişlerine takarak el öpüp yalvaran, MHP barajda kalmasın diye ölümüne çalışıp oy toplayan Ülkü Devleri'nin emeklerini inkâr, vicdâni midir ve kime ne kazandırır?
Bu konuda herkes sussa da ben susamam! Niye icap ettiyse; "Yahu! Türkeş artık ihtiyarladı, gençlere bıraksın, diyenler; şimdi de Devlet Bahçeli'ye aynısını yapıyorlar." tezini dillendirmek, bilmezlikten kaynaklanmıyorsa samîmi değildir! "Türkeş'siz MHP" kumpasının aktörlerini, ben ve emsâlim bütün ülkücüler bilmiyor muyuz? Milliyetçi Çizgi ve benzeri Türkeş muhalifi dergi-gazeteleri, kimin finans ettiğini, kimler vasıtasıyla çıkartıldığını bilenler de epeycedir!
Ülküdaşlarım; "Keşke" şeytan sözüdür, vesvese başlangıcıdır! Zaman hiç tersine işlemez! Bir şeyi, önemseyerek sormak isterim; Başbuğumuzdan sonraki ilk "Olaylı Kongre"de; "Milli irâde tecellî etmiştir." diye Bahçeli'nin elini havaya kaldıranlardan partide kalan var mı? Partide değillerse neredeler, merak eden var mı?
Neyse! Artık yöneticiliğe, genel başkanlığa hevesli olanlar varsa açıkça söyleyebilmeliler biz de hem bilmeli, hem de alkışlayabilmeliyiz! Aksi halde adamcılık, taraftarlık mücâdelesine girilir ki bu mücâdelede asla olmam! Seçimlerden sonra olağanüstü kongre sözü verdiği söylenen Bahçeli'nin açıklamasına kadar, bir ayağım frende olarak izleyeceğim olanları ve olayları! Sizi sevmekle mükellef bir Ülküdaşınız olarak hepinizi millî akla ve çâre üretmeye çağırıyorum.
KURT, İNİNİ TERK ETMİŞSE İNE TİLKİ GİRSE ÇOK MUDUR?
Selâm, sevgi, dua...

Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: