Perşembe, Haziran 16, 2011

HELÂL OLSUN !...

Fazla teknik biri değilim! Teknolojiden, sevdiğim kadar korkuyorum da! Çünkü bana çok yabancı eletronik kavramları, algılayamıyorum!
Mobil telefon denilenn cep telefonumu gözaltına alınıp bırakıldığımdan beri rahat kullanamıyorum! Yeni makineyi tamirciye gösterdim, makine sağlam ama ben normal görüşme yapamıyorum demek ki şebeke(!)lerde bir hâl var! Konu bu değildi!
Asıl konum, çeneye yumruk yemiş boksör gibiyiz! Groki durumdayız! Yediğimiz yumruğun şiddetinden fazla, yumruğu vuranla şaşkınız! Boksta bazen, hakeme-hocaya kazara yumruk değebilir ama hakem veya hocanın boksöre yumruk vurduğu görülmüş birşey değildir!
Bize, raund arasında masörlük etmesi gereken Hoca yumruk vurdu! Aklımız o yüzden groki! Bugün, polis koleji mezunlarının; "Beraber yürüdük biz bu yollarda" AKP marşıyla kep fırlatmalarını; Suriye'de kilometrelerce uzunlukta bayrakla yapılan, bize tanıdık gelen nümayişi ve 10.000 kişilik Suriyeli Çadır Kenti'ni, 30.000 kişiye varan Suriye'deki kayıtdışı vatandaşları ve bizi güneyden tehdit eden gelişmeleri yazacaktım, bırakmadılar!
Artık iki seçmenden birinin oyunu alma başarısını göstermiş BOP Eş Başkanımız'ın, neleri doğru yaptığını merakla, "yandaş" tv'leri izleyip, yandaş "dolma kalemler"i okumaya çalışırken R.T. Erdoğan'ın "helalleşme" çağrısıyla duygusallaştım! Ateşli bir muhalif olan ben de kendimi bu seslenişte muhatap alınmış sayarak; "Ben eşref-i mahlûkatla, sen bozkurtla dolaşıyorsun?" diye güya Bahçeli'ye seslenirken siyâsi sıfatlarımdan biri olan "Bozkurt"a hayvan anlamı yüklemesiyle hakârete uğramıştım ve özür dilerse hakkımı helâl edeyim diye düşünüyordum! Bırakmadılar!
MHP Genel Başkanı, cevâbî açıklamasında, hiç hak etmediğimiz şekilde bize hakâret etti! Demek ki bizim asıl helalleşmemiz gereken, R. T. Erdoğan değil, kolay işimizi zor eden ve yanlışlarını hâlâ kabullenmeyen, bizden olmayan bizimkilermiş!...
Bahçeli; Fikret Bila'ya; "Erken kurultay talep edeni MHP’yi Meclis dışında bırakmak isteyenlerle ilişkilendiririm. MHP’ye karşı oynanan oyunlarla ilgisi olduğundan kuşkulanırım!" buyurdular! Aldık mı tam çeneden nakavt yumruğunu! Önce; neden bu mülâkat Milliyet Gazetesi ile? Cihan harbinden çıkmışça yorgun Ülkücüler, pürdikkat Yeniçağ ve Ortadoğu Gazetesi'nden MHP Genel Başkanı'nın söyleyeceği teşekkür veya tenkîtleri beklerken neden Milliyet Gazetesi? Bütün gezilerini adım adım, hayatını risk ederek dolaşan Selcan Taşçı, bu mülâkatı yapamaz mıydı? Partinin yayın organı Ortadoğu Gazetesi'nden bir ülkücü gazeteci yok muydu?
İçi kan ağlayarak, kaset figüranlarına, tiksintiyle tahammül ederek, onları ihraç etmeyip istifalarını isteyerek vazgeçilmez olduklarını düşündüren Genel Başkan'ın davranış hatalarına, telaffuz hatalarına, kendini dinletmemek için gereksiz bağırmalarla gösterdiği özel gayretlerine rağmen, Okyanus Ötesi'nin "MHP'siz Meclis" planını bozmak için ölesiye çalışan; dışlanmış, incitilmiş Ülkü Devleri'nin seçim sonrası kongre beklentilerine cevap: "MHP'yi Meclis dışında bırakmak isteyenlerle ilişkilendiririm!" olunca; ne kendi hakkımı, ne de imrenerek, içim yanarak izlediğim canhıraş emek sahibi ülküdaşlarımın hakkını Bahçeli'ye helâl edebilir miyim?
Bizim oyumuzla vekil olmuş, Bahçeli'nin en kurmaylarından İhsan Barutçu'dan sadece istifa isteyip onu da başaramamışlığını, görmezden gelebilir miyiz?
Barışmaya niyetliydik barışmıyoruz! İzmir'den ve Ege'den dev kanaat önderlerini MHP'ye katmak için Bahçeli'ye ikibuçuk ay ulaşamadığımızı unutacaktık, unutmuyoruz! "Hocam! Düşene vurulmaz! Genel Başkan'a en yakınları ihânet ettiler! Biz vurmayalım!" diyen; hatırlarını saydığım, onlarsız bir hayatı asla düşünemediğim, 47 yıllık Ülküdaşlarımıza sitem hakkımız var!
Sayın Bahçeli; bize istediğiniz gözle bakabilirsiniz ki hep öyle baktınız, yakışır! Biz de istediğimiz gibi ve kesinlikle millî gözle takip ederek size bakmaya devam edeceğiz ve ne size, ne de listelerinizden Meclis'e gönderdiğimiz ve size yakınlık uğruna, gözleriyle gördükleri emeklerin inkârına sessiz kalan millet vekillerine hakkımızı helâl etmiyoruz! Sizin bu merhâmetsiz, kindâr ve hiç âdil olmayan yaklaşımınıza ses çıkaran olursa helâlleşmek üzere sizi, vicdânınızla ve "yol arkadaşları"nızla başbaşa bırakıyoruz! "İstiklal Seçimi" meydanında -en fazla sizden- aldığımız moral yaralarımızı tedâvi etmek ve nasîpse yeni sefere hazırlanmak üzere karargâhımıza, evimize çekiliyoruz! Size hakkımızı helâl etmiyoruz vesselâm!
ŞİMDİ; KENDİ DÜŞENİN AĞLAMASI ZAMANI!...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

Halil dedi ki...

Selamün Aleyküm Mustafa abi,

Sayın Bahçeli'nin seçim sonrası bir özeleştiri yapıp kurultay düzenlemesini ve tüm teşkilatları lağvedip yeniden bir oluşuma gitmesini bekliyordum. Ama görünen o ki hayal kurmuşum. Milliyetçi Hareket'e ayak bağı olan, başkaları değil aynen dediğin gibi bizden olanlar. Bizi bizden olanlarla vuruyorlar. Bende bunca zamandır Sayın başkanım Devlet Bahçeli hakkında olumsuz konuşmamaya, konuşanları da tabiri caizse "dere geçerken at değiştirilmez" diye susturmaya çalıştım. Ama içimden de ve kaset skandalından sonra da dışımdan sürekli seçimden sonra ciddi bir özeleştiri yaparız içimizdeki çürük yumurtaları temizler ve bu vazifenin ağırlığını kaldıramayanları bu vazifeyi yapabilecek olanlarla nöbet değişimi yaparız diyordum. Maalesef böyle olmayacak gibi görünüyor...
Peki abi biz ne yapacağız şimdi? Mücadelemizi nasıl yürüteceğiz? Ben sürekli etrafıma güzel insanların, siyasete atılıp elini taşın altına koymaları gerektiğini söylüyordum. Ama birde işin şu tarafı var tepedeki çürük yumurtalar temizlenmeden; güzel insanların sadece birer piyon konumunda kalıp etkisiz olacaklarından korkuyorum. Balık baştan kokar demiş büyüklerimiz.Sayın genel başkanımızın ve yönetim kurulundaki insanların hal ve hareketlerine bakınca hazımsızlıklarına bakınca, "seçim sonrası kongre beklentilerine cevap: "MHP'yi Meclis dışında bırakmak isteyenlerle ilişkilendiririm!"" cevabı verilirse bizi başkalarıyla aynı kefeye koyan bir genel başkanın Milliyetçi Hareket'i ne kadar temsil edebileceğini, beni ne kadar temsil edebileceğini düşünemiyorum.
Abi mücadele etmenin yolu nedir? Biz bunlarla nasıl mücadele edip inandığımız davayı TÜRK - İSLAM davasını nasıl daha ileriye taşıyabiliriz?
Evlerimize mi çekileceğiz? yoksa meydana çıkıp mücadele mi edeceğiz?

Ben mücadele etmek istiyorum. Artık bu meydanı bizi idare edebilecek vasıflara sahip olmayanlara bırakmak istemiyorum. Varsınlar beni başkalarıyla ilişkilendirsinler, artık taşın altına elimizi değil herşeyimizi koyup uyandığımız derin uykudan uyanmanın vakti geldi de geçiyor abi.
İçimizdeki mafyavari insanlarla bu dava hiçbir yere varamaz. Onları temizleyip bu davaya gönül vermiş her kesimden insanımızın katılımını sağlamamız gerekiyor.
Necip Fazıl'ın dediği gibi : "Bu dava hor bu dava öksüz bu dava büyük." Bu hor görülmüş öksüz bırakılmış büyük davayı sahiplenip taşımamız gerekiyor.....
Allaha emanet olun
Allah İslamın bayraktarlığını yapan TÜRK MİLLETİ'ni korusun