Pazartesi, Mayıs 05, 2008

68 KUŞAĞI'NIN DEVLERİYDİ ONLAR !...

Tarihin tekerrür ettiğini hep duyduk, hep duyacağız ve herkes hep duyacak! İstiklâl Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'a bu söz hatırlatıldığında; "İbret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?" itirazını ve öğüdünü de bilenler hep hatırlayacaklar...
Hatırlayacağız veya hatırlayacaklar da ne olacak?
Usta Hulki Cevizoğlu'nun 68 Kuşağı'nın cephe temsilcilerini buluşturduğu, 68 Kuşağını ve dönemlerini, bizzat temsilcilerine anlattırdığı programı, içercesine izledi Türkiye... Zamanın duyarlı Türk gençliği'nin, nasıl cansiperâne mücadeleler verdiğini iki kanaat önderi, seminer verircesine anlattılar.
Programın heyecanlı ve çok eğitici-öğretici akışı; bir siyâsinin katılımıyla bozuldu! Sansasyonal haberlerle popüler olan, eski bir Cumhurbaşkanı oğlu olmaktan başka özelliği olmayan, Türkiye'ye ve Türkiye meselelerine yabancı bir siyâsi, programa katılıp, programın insicâmını bozuncaya kadar program harikaydı! Belki de son ayların hatta yılların en verimli, en faydalı, en öğretici bir programını izliyorduk. Siyâset foseptiğine hiç girmeyerek kirlenmemiş iki kanaat önderi; tecrübelerinden hareketle ve benzer söylemlerle gençliğin kendilerini, yani 68 Kuşağı'nın temiz kalmayı başarmışlarını dinlemelerini, kendilerini dinlemeden, kendilerinin tecrübelerinden istifâde etmeden hareket etmemelerini ısrarla rica ettiler...
Tarih, tekerrürden ibâret dedik ya! Biliyoruz ya!
Yine tarihin tekerrürünü yaşadığımızı ve yine ibret alarak tekerrürünü engellemeye yönelik bir şey yapmadığımızı tespit ettim üzülerek!
68 Kuşağı'nın iki canlı tanığı; 1961 Anayasası'nın gençliğe tanıdığı demokratik haklarını kullanarak sağcı-solcu ayrışmasına gitmeden, meselelere nasıl sahiplendiklerini anlattılar. Bir de Hulki Cevizoğlu ekibinin titiz çalışmaları ile belgesel olarak aralarda serpiştirilen görsel belgeler izledik hayretlere düşerek!
Günümüzde de sağcılığın-solculuğun ertelenip milliyetçilik-ulusalcılık benzer adlandırmasıyla; "İki el bir baş içindir." doğru mantığıyla, bir araya gelinerek meselelere sahiplenilecekken, art niyetli hareketleri ve art niyetli kişileri tesbite yaradı bu program! Tam ibret alınarak tekerrüre izin verilmeyecek diye sevinecekken; siyâsetin neresinde olduğu bellisiz bir siyâsi, programa katılarak insicâmı bozdu!
Kendisi 68 Kuşağı'ndan değil. Babası da 68 Kuşağı'nın içinden değil hatta Babası ve emsalleri 68 Kuşağı'nın alkışlanacak mücâdelesine muhalif cenâhtan olan birisi, eskimiş siyasallığını ve Babası'nın eskimiş ünvanını kullanarak programa katıldı!
Niye katıldı?
Programa katkısı ne oldu?
68 Kuşağı'nın neresindeydi? Belli edemeden; programın eğiticiliğine, öğreticiliğine kastederek, kendisinin, siyâset mezarlığına defnedilmiş, hafıza çöplüğüne atılmış bir partinin genelbaşkanlığına aday olduğunu vurgulayıp kişisel propogandası ile sanki siyasal görevini tekrarladı! Kendisinin ve benzerlerinin şahsî çıkarlarının herşeyin üstünde olduğunu vurgularcasına, kurnazlıklarıyla hür akıllılara meydan okurcasına!....
Türkiye; yıllar yılı, bu; "Ekerken yok, biçerken yok, harmanda kardeş!" zihniyetli şark kurnazları yüzünden kaybetti kaybedeceklerini!
Nihat Çetinkaya; “Elçibey, KGB generallerinden birinin kendisine Türkiye’deki solu Amerikalıların, Pentagon’un idare ettiğini söylediğini söyledi” tarihî tanıklığı ile enteresan bir gerçeği açıkladı.
Atilla Sarp'ın; "ABD üniversitelerinde Maoculuğu öğrenip gelenler vardı. Şimdi Tayyip Bey’e (Erdoğan) danışmanlık yapıyorlar.” tarifiyle kişilik ve karakterleri târif edilen akıldânelerin, memlekete nelere mal oldukları da -ibret alabilirsek- aşikâr!...
Keşke'nin hiçbir zaman hiçbirşeye yaramadığını, yaramayacağını bile bile bir daha "Keşke!" dedim! "Keşke o siyâsetin bile neresinde olduğu belli olmayan kişiyi programa katmasaydılar!" diye hayıflanıp durdum!
Öyle bir heves ve iştiyâkla programa katılmayı bekliyordum ki anlatamam! Nihat Çetinkaya'nın Ülkü Ocağı Başkanlığı döneminde İstanbul'u ve öğrenciliğin militan kesimini yaşamış biri olarak hevesle-heyecanla bir şeyler katacaktım programa! Olmadı!
Siyasal provakatör, hiçbirşeye yaramamış eski siyasallığı ile katılarak, programa kast etti! Allah'tan programdaki iki kanaat önderi, söyleyeceklerinin büyük bir kısmını söylemiş, meselelerin kimlikli bir Türk Milliyetçiliği veya Ulusalcılığı ile aşılabileceği öğütlerini verebilmişlerdi!
Siyâsetin pisliğine bulaşmamış bu iki kanaat önderini ve bunların benzerlerini dinlemeğe ne kadar ihtiyâcımızın olduğunu, umarım Cevizoğlu da hissetmiştir. Nihat Çetinkaya'nın ve Atilla Sarp'ın bilgi ve birikimlerinden, öğüt verici deneyimlerinden istifadeye çok ihtiyâcımızın olduğunu hissetmiştir...
Aynı gazetede refiklikten haz duyduğum Sevgili Cevizoğlu'nun, bu kanaat önderlerinden daha fazla istifâdemizi sağlamasını da temenni ettiğimi söylemeliyim. Art niyetlilerce, yerli işbirlikçilerce, "Dolma kalemler"ce, Karen Fogg Çocuklarınca ısrarla kaşınan yaralarımızın çaresini, bu kanaat önderlerinde aramamız gerektiğine çok inandım.
İbret alabilirsek sanki bu defa tekerrürü engelleriz gibi bir heyecana kapıldım!... 68 Kuşağı'nın gerçek devleriydi onlar...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: