Çarşamba, Mayıs 21, 2008

YENİÇAĞ'IN FARKI VE BAŞARISI...

Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan; "Belki de Aydın Doğan’ın, gazetelerini basılmadan önce görmesinde büyük yarar vardır çünkü grubun amiral gemisi hızla ’Yeniçağ’laşma yolunda ilerlerken...” demiş ve devâm etmiş. Kimden, kimlerden, nereden aldığı belli olmayan talimatla!...
Sayısız "Dolma Kalemler"den biri olan Babahan'ın; görevini yaptığını, yerine getirdiği bu son göreviyle de talimatı veren yerden aferinini ve aferini somutlaştıracak ikrâmiyesini alacaktır. Alsın! Yesin! Afiyet olsun!
Elbet bir gün; "Tatlı tatlı yemenin acı acı çıkarması vardır." gerçeğini hep berâber yaşayacağız! O güzel günleri beklerken, "Dolma Kalemler"e; YENİÇAĞ'a saldırın talimatı veren 'Uzaktaki Yakınlarımız' ın, artık kendilerini saklamaya bile gerek görmemeğe başladıklarını hissederek şaşırdım!
Kendilerine "ulusal" adını verip asla ulusallıkla, millilikle alakaları olmayan, uzaktan kumandalı rüzgâr güllerinin, siyasi topaçların, 'Dolma Kalemler'in bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş Yaygın Basın'dan para vererek gazete aldığımı hatırlamıyorum!
Çünkü gazete olmadıklarını, maaşlı ve yüksek dolar maaşlı 'Dolma Kalemler'in gazeteci olmadıklarını, olamayacaklarını da biliyorum!
Uzaktaki veya yakındaki patronlarının talimatlarıyla, patronları arasındaki ticari rekabetlerin üzerini örtebilmek için, özel kamuflaj malzemeleri olduklarını, yine kendileri yazıp-çiziyorlar! Milyon milyon dolarlarla transfer adıyla alınıp satılıyorlar!
Bu yüzden de yatlar-katlar karşılığı kucaktan kucağa gezen kadın müsveddelerinin adına "sosyete" diyorlar! Çünkü kendilerinin de bu "sosyete güzelleri"nin erkek versiyonları olduklarının bilincindeler!
Sevgili Hayri Köklü Kardeşim'in; çok ustaca, çok gazetecice ve milli bir tavırla verdiği karşılığı keyifle okudum. Ama keşke, bu "Dolma Kalem"i muhatap almaya tenezzül etmeseydi! Şimdi O'na "Cevap ver ve şöyle şöyle söyle!" denmezse cevap veremeyecektir! Keşke, Yeniçağ Gazetesi ve bu milli gazetenin Türkçe düşünen, Türkçe konuşan, Türkçe yazan ekibinden korkan işbirlikçilerin patronlarına saldırmaya devam etseydi!
Herkesin ana diliyle düşündüğünü bildiğimiz için, Türkçe düşünemeden aldıkları talimatları konuşma diliyle aktarmaya çalışan biçârelerin bundan başka yapabilecekleri bir şey yok! "Bir kurdun peşinden yüz köpek ürümezse, o kurt kurt değildir." Türk atasözünün yaşandığını fark ederek, keyiflenmeğe devam edeceğiz demek ki!...
Demek ki fincancıların katırlarını ürkütmeyi başarmışız! Demek ki; milli duruşumuz ve Türkçe tavrımızla yerli işbirlikçilerin, ödlerini patlatmayı başarmışız! Demek ki; -bura çok önemli- Yerli İşbirlikçilerden bazılarınca taklit edilmeğe başlanmışız!
Hayırlı olsun!
Demek ki; millî formalı, gayrıı millî ve yabancılardan oluşmuş kalem erbabı kişilerden, milliyetçi söylemler duymaya başlayacağız! Bu Osmanlı'nın son zamanlarında da böyle olmuştu. Türk olmayanların Türkçülük, Kürt olmayanların Kürtçülük, bilmem ne olmayanların bilmem necilik oynadıkları zamanları, çok fazla geride bırakmadık!
Biz, ne "Dolma Kalemler" gördük!
Mürekkepleri bittiği ve mürekkep koyacak patronlarını da denize döktüğümüz için, bir işe yaramaz ne "Dolma Kalemler"i, kalem kolleksiyonumuzun içinde duvara astık!
Tebrikler YENİÇAĞ!
Ve tabi ki tebrikler bu kadar yaygın basının içinden inatla, Türkçe yazan ve "Dünyayı Türkçe Okutan" YENİÇAĞ'ı alarak okuyan muhteşem Türkler...
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: