Çarşamba, Mayıs 07, 2008

MÂDEM VARIM, DÜŞÜNECEĞİM...

Önce; "Düşünüyorum." diyebilen herkese, "Hür akıllıyım." diyebilen vicdan sahiplerine, aşağıdaki iki paragrafı birkaç kere, ısrarla anlamaya çalışarak okumalarını rica edeceğim. İnsanın değişmediğini, değişemeyeceğini, tekâmülün; "Zaman sana uymazsa sen zaman uy!" öğretisini doğrular gibi olduğuna dikkat çekmek isterim. Zamana hükmetmeye çalışanların insan olduğunu ve bizim de insan olduğumuzu hatırlayınca, bu öğreti de sadece tekrarlanacak ve uygulamaya koyulamayacak gibi geliyor bana!
"Demokrasi, hürriyet ve değerli sayılan diğer bütün mefhumlar, milletimizin yükselmesine ve güçlenmesine yardım ettikleri sürece saygı görürler. Fakat nifak tohumlarının yeşermesine müsait bir zemin haline gelirlerse, itibarını yitirmekten kurtulamazlar."(Galip Erdem)
Demokrasiyi kendi ideolojilerine araç gören zihniyet ve kişilerin, demokrasiyi nasıl zavallılaştırdığını düşününce, zavallılaştırılan demokrasinin kaybettiği hükmü kadar zavallılaşan insanımızın, bu muameleye ne kadar müstehâk olduğunu düşünmekten vazgeçmeğe davet ediyorum! Yaşadığımız iç hesaplaşmayı; Galip Erdem ve akranları da aynen yaşamışlarmış farkında mıyız?
Galip Erdem ve akranlarının şikâyetlendikleri kişiler, bizlerin ya çok abartılı şekilde büyüttüğümüz ya da abartılı şekilde düşünce hakaretlerine maruz bıraktığımız zevât!
Dinlemeğe, okumaya devam edelim Galip Hoca'yı ve düşünmeğe devam edelim:
"Yarın, seçim zamanı, milletin huzuruna, tıpkı benim gibi, utanarak çıkacaksınız. Artık, «Oylarınızı bize verin, her istediğinizi yapalım!» diyemeyeceksiniz. Deseniz bile, söylediğinize önce kendiniz inanmayacaksınız. Evet, itirazlarınızın hepsi yerindedir. İlk bakışta, «Eksik olsun böyle siyaset» diyerek, milletin müşfik sinesine dönmek en iyisi gibi gelir. Sırf şahıslarınızın şerefini korumak açısından bakıldığı zaman, en haysiyetli davranış gerçekten budur. Ama unutmayınız ki; asıl sahibine teslim edeceğiniz iktidar emaneti, belki iyi niyetli, fakat hiç şüphesiz sizden daha acemi ellere düşecektir. Çok kısa bir zaman içinde tökezleyip; yerini vermek üzere, bir başkasını arayacağı yahut milletçe yıkılacağı da doğrudur. Ne var ki, o çok kısa müddet zarfında. Türkiye'miz çok büyük şeyler kaybedebilir. Hepinizi, fedakârlığa davet ederim. «Kayıtlı ve şartlı» bir hâkimiyete razı olunuz. " (Galip Erdem)
Bu târif edilen utancı ve sıkıntıyı yaşamıştık değil mi? Yarın yani önümüzdeki seçimlerde tekrar yaşayacağız değil mi? Galip Hoca ve akranlarını rahmetle yad ettikten sonra, itiraz hakkımı da kullanayım mı?
Mâdem ki sıkıntı ve 'yanlış seçim' biz kaynaklı, mâdem ki milletin içine çıkacak yüzümüz kalmamış, mâdem ki "Eksik olsun böyle siyâset!" iç isyânını yaşayacağız, o zaman "Kayılı şartlı bir hâkimiyete razı" olmak neden?
Düşünenler, düşünebilme kabiliyeti olanlar düşündüklerini uygulamaya geçseler; daha cesur, daha doğru, daha 'Dâvâ Adamı'na yakışır bir davranış olmaz mı? Bu memlekette, bu Vatan'da milliyetçilikleri adlarından önce hatırlanan kanaat önderleri de artık hainler kadar, bölücüler kadar, sisteme kafa tutma cesaretini gösterseler; "Bağımsız Aday"lıkla, gerçekten "Bağımsızlık karakterimdir." târifini uygulamaya koysalar daha doğru olmaz mı?
Ki sistemi kuran ve bizlere emânet bırakan Muhteşem Türk Atatürk' ün sistemi de, bu u'cûbeleştirilmiş "Genel Başkanlar Sultası" değil!
Yanlış olduğunu bile bile, yanlış yaptığını göre göre, yanlışa destek vermenin adını "fedakârlık" koymak!... Kendi teslim olmuşluğunu saklamak için sarf edilmiş çâresiz bir söylem mi, yoksa ben mi isyânların zirvesindeyim?
İçimde fırtınalar kopuyor! Beynim zonkluyor Dostlar!
En dost bildiklerimizin bile kuyruk acısı olduğunu bildiğimiz milletlerin, el birliği içinde adlarını "Avrupa Birliği" veya "Amerika Birleşik Devletleri" koyarak ve "Haçlı" zihniyetiyle bize saldırdıklarının farkında mı değiliz, yoksa bizde mi korkumuzun adını demokratlık koyarak cesur rollerindeyiz?
Bir bilsek ve inansak ki; "Türk'ün en korkağından bile diğer milletlerin en cesurları korkarlar." ve sadece Türkçe durmaya niyetlensek meselemiz hallolur!...
Zoru kolaylaştırmalıyız, kolaylaştıracağız! Türk'ün Türkçe durmasından kolay ne olabilir ki Allah aşkına?...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: