Pazar, Mayıs 11, 2008

"SÖYLESEM TESİRİ YOK, SUSSAM GÖNÜL RAZI DEĞİL."

Yine "Gel-git"lerdeyim!
Ruhumdan, hamasi gönlümden aklıma yapılan tazyiklerle med-cezir yaşamaktayım gene!
Yıllardır; "Yerli işbirlikçilerin, Karen Fogg çocuklarının, Dolma Kalemler'in; "Halkların kardeşliği ve halklar" söylemiyle alt-üst kimlik vehmeden kiralık kalemlerin methettiği kişide bir anormallik olmalı!" diye haykırdım durdum!
Yıllardır; "Artık teamülleşmiş 3 Mayıs Türkçüler Günü'nün adını değiştiren, 'Ne mozaiği ulaaan!' diye naralayan zihniyeti 'Çiçek Bahçesi' ile değiştiren, 'Farklılıkların farkında olarak ülke yönetimi' diye bize çok yabancı söylemlerle yüreklerimizi inciten, 'Toplumsal dayanışmanın siyasal iz düşümü' gibi hem muhteva, hem de söylem olarak bize yabancı sloganlarla siyaset sahnesine çıkan kişi ile olmaaaz!" diye bağırdım durdum!
"Demokrasi'nin bizlere tanıdığı demokratik haklarımızı kullanarak neden meydanlarda, miting alanlarında yokuz? Bu memlekette DTP'ye tanınan demokratik miting hakları, ülkücülere yasak mıdır? Sadece susarak ne yapılmak isteniyor?" diye yırtınırcasına sordum durdum!
"Ülkücüleri kimse sokaklarda göremeyecek! Ülkücülerin elinde silah değil kitap ve bilgisayar olacak!" şeklindeki bir ajitasyonla; hem söylediklerimiz saptırıldı, hem de ülkücü harekete oda hapsi verildi!
Şimdi Apo alçağının, örgütlerine; "Kent konseylerine mutlaka bir MHP'li alın!" talimatı geldi! Renkler tamamlanmak üzere! Diyarbakır'da "Kürtçe oy topla! Kürtçe toplantılar yap!" talimatını uygulayan İl Başkanı'nın önünde hiç bir engel kalmadı!
Ve tam da bu günlerde, yine bir Karakolumuza yapılan hain saldırı sonucu, 6 şehidimiz var! Askerimiz sınır ötesine operasyona gittiğinde yapılanı, anti-demokratik bulan yerli işbirlikçiler sustular!
Tarihinde ilk defa Ordu mensuplarıyla kavga eden MHP yöneticileri de sustular! Alt-üst kimlik kompleksinde olanlarınsa ekmeklerine yağ sürüldü elbette!
Başka bir şeyler daha yapılmaya başlandı bu günlerde! "Sivas'ta Yazıcıoğlu mu? Şener mi?" mukayesesi servis edilerek yapılmaya başlandı! Bu art niyetli, sapla samanı karıştırmak için özellikle yapıldığı belli olan uygulamaya, taraf olanlar incitmeye başladı yüreğimi!
Muhsin Yazıcıoğlu'nu sevip sevmemek elbette serbest! Bahçeli'nin bin-bir Türkeş'e muhalif hareketindense, Muhsin Yazıcıoğlu'nun sağlığındayken Başbuğ'la tersleşerek istifa etmesini mukayese etmeden Yazıcıoğlu'nu yargılamak ta serbest!
Kimsenin sevgilerine ve düşüncelerine müdahele gibi bir kastımız ve ukalalığımız olamaz. Ama Muhsin Yazıcıoğlu gibi bir çile adamıyla, vefa adamıyla, dost yürekli ile Abdullatif Şener gibi bir renksizi mukayese de olmaz!
Böyle insafsızlık, böyle aymazlık, böyle bir gaflet te olamaz!
Aynı kuşaktan olmamız, aynı kulvarlarda koşmamız ve aynı pınarlardan beslenmiş olarak seyreden hayatı yaşamamız elbette benim için bir şans! Kırk yıllık tanışıklığımızda beni şahsen bir kere (MHP'den istifa ederek) inciten Muhsin Yazıcıoğlu'nu, bin kere affettim!
Ama 10 yıllık genelbaşkanlığı süresinde, beni ve bütün ülküdaşlarımızı en az bin kere inciten Bahçeli ile mukayese edilse, bu kadar incinmezdim!
Bir kavga adamı, bir savaş adamı, bir mücadele adamı, bir vefa adamı olan Muhsin Yazıcıoğlu'nu; bir eyyamcı ile, bir takıyyeci ile, bir Milli Görüş Gömleği'ni değiştim diye çıkararak geliştim diyenle mukayesede, insaf olmadığı gibi art niyet ve husûmet ararım!
Bu mukayese tuzağına düşenler de kim olurlarsa olsunlar, asla Muhsin Yazıcıoğlu'nu sevenlerdir diyemem! Bu insafsız, gereksiz ve zamansız mukayesenin hem Muhsin Yazıcıoğlu'na, hem onun şanlı-şerefli geçmişine, hem de O'nu gerçekten seven dostlarına hakaret olarak algılarım!...
Ama bu mukayeseye itiraz ederken de satır arasında; "Lordlar kamarası'nda ne işimiz vardı?" diye de sormadan edemem!
"Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil!" iç kavgasını, yüzlerce yıl sonra bir daha yaşıyoruz! Bir daha yaşatılıyoruz! Ve hâlâ "Hür akıl" lılıktan bahsedebiliyoruz!
Ya Rabbi! Aklımıza mukayyet ol!

HATIRALAR

Bir anda uzun yıllar aşar hâtıralarla;
İnsan ona derler ki yaşar hâtıralarla.

Mazideki kanlar, düşünüşler ve sadâlar
İnsan denilen fertleri insanlığa bağlar!

Geçmişle bütün bağları çözmek ne ağırdır,
Hayvanların ancak dünü, mazisi sağırdır. Nihal ATSIZ

"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: