Çarşamba, Mayıs 21, 2008

ADRESE AÇIK MEKTUP...

Sayın MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ve
Sayın Ülkü Ocakları Genel Başkanı Harun Öztürk Beyfendilere...
Sayın Genel Başkan; Milliyetçi Hareket Partisi, adının içinde milliyetçiliği barındıran, yaklaşık kırkbeş yıldır Türk Milliyetçiliğini siyaset meydanına çıkaran ve tavizsiz yaşayan tek kuruluştur. Tereciye tere satmak gibi bir kastım Allah şahidimdir ki yok! Saygısızlık etmek kastında da değilim. Ama hür akıllı, dolayısıyla da hür vicdanlı birinin ve konuşmaya hakkı olan birinin, birilerinin bazı gerçekleri Ülkücü Edebi ve Teşkilatçılık adabıyla söylemesi gerek.
"Ülkücüyüm." diyen her kesin çok özlediği, Başbuğlu MHP dönemlerini çok aradığımızı ve bu özlemin tek sebebi olduğunuzu söyleyerek başlamak isterim.
67 vilayetli Türkiye'nin her bölgesinde ve her vilâyetinde hem teşkilatlar hem de ülküdaşlar olarak var olan bir harekettik biz. Partimizin tarihinde hiç bir zaman Kürt kardeşlerimizle bir meselemiz olmamıştır. Hatta Diyarbakır'da o tarihlerde var olan kürtçülerin Başbuğumuz'a saldırısında Ülküdaşımız Kürt Kardeşlerimizin verdikleri cansiperane kavga gözlerimin önündedir. Maalesef sayenizde o tarihlerde canları pahasına kavgayı göze alan Kürt asıllı Ülküdaşlarımızdan da kimseyi bırakmadınız teşkilatlarda!
Kürt asıllı olduklarını bildiğim ve bizzat tanıdığım, tanımakla da müftehir olduğum Ülküdaşlarımı isim isim saymaya kalksam sahife yetmez sanırım. Hatta şu anda Genel Merkezlerimizde görevli, Kürt asıllı Ülküdaşlarımızı da tanıyor ve varlıklarıyla iftihar ediyoruz. Ve biliyoruz ki o Kürt asıllı Ülküdaşlarımız da en az bizim kadar PKK'lılara ve yandaşlarına karşıdırlar ve öfkelidirler! Sizin "Çiçek Bahçesi" tanımınıza da "Renkli mermerin farklı renkleriyiz." diyerek tepki verdiklerini size defalarca duyurmaya çalışmıştım!
Bütün bu öfkeleri görmezden gelerek PKK yandaşı siyasilerle tokalaşmalarınızla, onları bizzat çağırarak "renk tamamlamak(!)" kastıyla yanınıza oturtmanızla, Kürt Kardeşlerimizin ve bütün milletin vicdanlarında tarifsiz tahrîbatlar yapıyorsunuz!
Elbette her yiğidin bir yoğurt yemesi olacaktır! Bu da sizin siyâset tavrınız olabilir. Buna itirazın mantığı yoktur ama bu siyasetin çatısı, Milliyetçi Hareket partisi değildir. AB'nin yolunu Diyarbakır'dan geçirenlerin, dağdakileri düz ovada siyâsete çağıranların, ümmetçilik adıyla kürtçülerden daha fazla bölücülük yapanların, hacıların, bacıların, bu siyâseti yapmalarına millet alışkındır! Ve yine Millet, Milliyetçi Hareket Partisi'nin ve mensûbu Ülkücülerin milletin refleksi olmasına da alışkındır!
Türk Milleti'ni milliyetçi söylemlerle ama asla milli olmayan davranışlarla kandırmaya, oyalamaya hiç kimsenin hatta sizin bile hakkınız yoktur! "Doğusuyla-Batısıyla, Kuzeyiyle-Güneyiyle, sünnisiyle-alevisiyle Türkiye bölünmez bir bütündür." diyerek milletle yıllardır beraber olmuş bir hareketin siyasi çatısı altında sizin yaptıklarınıza, milletin rızası yoktur!
Lütfen bir araştırma yaptırın! Son seçimlerde; "CHP'ye olmazsa MHP'ye" sloganı yüzünden emaneten gelen sosyal demokrat oylarda da müthiş bir nedâmetin olduğunu göreceksiniz! Hatta bana göre mutlaka bu rahatsızlıklardan haberdarsınız!
Ülkü Ocakları'nın ve ülkücü gençliğin birinci dereceden kaynağı olan üniversitelerimizde PKK'nın kurdurmak istediği hakimiyet ve bu yüzden de ülkücü gençliğe yaptığı baskı ve saldırılardan millet rahatsızdır! Cemiyetlerin, derneklerin bile mensuplarının meselelerini dile getirmek için mitingler düzenleyebildiği Türkiye'de Ülkücü Üniversiteli Gençliğin mahkûm edildiği teşkilâtsızlık ve sahipsizliği kime şikâyet edelim?
Size karşı muhalefetimizden ve bu muhalefetimizi dillendirdiğimiz gazetemiz Yeniçağ'ı okumalarından dolayı, PKK'lılardan ve yandaş örgütlerden daha fazla Ülkü Ocakları mensuplarınca tâciz edilen Ülkücü Gençliğin sahipliğini kimden talep edelim? Sakarya'da başlayan ve diğer illerde de başlamasından ciddi manada endişeli olduğumuz kardeş kavgalarından korkumuzu, ülkücü babalar olarak kime aktaralım? Bu memelekette bütün ülkücüler, Başbuğumuz'un vasiyet buyruğu yüzünden bütün sahipsizliğine, bütün dışlanmışlığına rağmen hala MHP'ye ağlayarak oy veriyorlar farkında değil misiniz?
DTP'ilere, hatta Diyarbakır ve Güneydoğu İllerimizde PKK'lılara meşrû sayılan meydan mitingleri, MHP'ye ve Ülkü Ocakları'na yasak mıdır? Sadece "Biz kaç kişiyiz?" sloganı ile meydanlara milyonu aşan kalabalıkları toplayabilen sosyal demokratlar kadar demokrat değil miyiz yoksa? Demokrat değilsek, demokrasinin haklarından faydalanamadığımız için baskılara muhatap olacaksak size ve partiye gerek var mıdır?
Sayın Harun Öztürk Başkanım;
"Ülkücüyüm." diyen her ülkücünün, yaşı kaç olursa olsun tevilsiz, itirazsız Başkanımızsınız. Partilerin oy kaygısı, Ülkü Ocakları'nın "Ehil Türk yetiştirmek gâyesi" olmalıdır. Öyle olduğunu, öyle kaldığını ümit ve hayal etmekteyiz. Ülkü Ocakları, asla MHP'nin veya bir başka partinin yan kuruluşu değildir. Böyle bir bağ hissedilirse hukûken Ocağa çok zarar verir. Hatta söylemekten imtina ettiğim yaptırımlar gerektirir.
Ülkücünün, Ülkü Ocakları'ndan başka ne sığınabileceği bir yeri ve ne de Ocak'tan başka bir sahibi olmamalıdır. Fakültelerde "Gerekirse dönem kaybedin!" tavsiyesinde bulunulan ülkücü gençler, Türkiye sevdalısı ve çok zor geçinen ailelerin çocuklarıdır. Onlar için bir dönemin maddi külfeti çok ciddi bir yüktür. Madem ki meydanlarda mitingler yaparak demokrasinin her vatandaşa hatta PKK'lılara tanıdığı meşrû davranışı, "Sokağa inmek." diye doğru kelimelerle ama yanlış tonlamayla anlıyor ve anlatıyorsunuz; bari hukûken ülkücüleri sahipsiz bırakmayın! Rektörlere, dekanlara, Cumhuriyet Savcıları'na haber vererek bu Ülkücülerin okuma hürriyetlerinin engellenmesine mani olun. Başka illerden gelen ve Üniversitelerde PKK'ya direndiği için teşkilatlardan dışlandıkları söylenen ülkücülere saldıran veya saldırtılanlara mani olun! Bu sizlerin Ülkü Ocakları olarak görevlerinizdendir.
Kardeşliği bitirerek, bitirdiğinizi söyleyerek teşkilatçılık yapamazsınız! Ülkücü, ülkücünün öz kardeşidir. Kardeşlik te, cephede ölümde bile kardeşi yalnız bırakmamayı gerektirmez mi?
Biz mi ülkücülüğü yanlış öğrendik, yanlış anladık ve yanlış yaşadık, yoksa sizler mi başka bir harekete ülkücülük adını vererek bize yabancılaştınız? Allah aşkına kendinize dönün!
"Üze Tengri Basmasar asra yir telinmeser, Türk Budun ilingin töringin kim artadu, udaçi erti? Türk Budun, ökün!"
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: